Kût´ül Amâre Zaferi; 1.dünya savaşında İngiliz ordusunun Irak’ı işgale yönelik harekatlarının ve
buna karşılık da Osmanlı ordusunun önce savunma, daha sonra da Taarruz yaparak kazandığı zaferin adı olup , 105.yıldönümü’ nde
bu zaferle İngiliz kuvvetleri şartlı
teslim olduklarından İngiliz Basını tarafından “ en aşağılık antlaşma
“olarak nitelendirilen ve maalesef biraz
da unuttuğumuz (Arşivimizde bu anlamda yeterince resim ve materyal de
bulunmamaktadır) , önceki yıllarda The Telegraph(İngiltere) gazetesinin yazarı Patrick Sawer, 1. Dünya Savaşı'na
dair yazdığı bir yazısında ;.Savaş günlerinden sonra ilk
kez ortaya çıkan görüntüleri (İngiliz Devlet arşivlerinden) yayınlayarak , Kut’ül
Amare Kuşatması'nda Türklerin İngilizleri mağlup
etmelerini belgeleriyle( Film ve
fotoğraflarla) anlatması üzerine bizler de
unutulan zaferimizi tekrar hatırlamaya
başladık.
Irak’ta cereyan eden bu savaş aslında küresel I.Dünya Savaşı’nın sadece bir bölümüydü. I.Dünya savaşı (28
Temmuz 1914) Avrupa’da başlayıp bütün dünya’ya yayılınca “Büyük Savaş” , Osmanlı’da ise “Harb-i Umumi “veya “ Seferbirlik”
olarak adlandırılmış , belli başlı büyük cephelerinde
: Batı cephesi (Almanya’nın batısı), Doğu cephesi (Avusturya-Macaristan ve
Bulgaristan’ın doğusu-Rusya) ve
Denizlerde cereyan etmiştir.Osmanlı da
,Savaş gemilerimizin Karadeniz'deki Rus Limanlarını
aniden bombardımanı (27 Ekim 1914) ile Almanya grubunun(İttifak) yanında savaşa
girmiş ve Cihad-ı Ekber
ilan etmişti. (Halifenin yanında Bütün Müslümanların savaşa davet
edilmesi- 11 Kasım 1914) ve (5) i ana (3) ü de tali olmak üzere toplam (8)
cephede (Çanakkale,Kafkas,Irak,Hicaz Yemen, Sina
Filistin – Galiçya,Makedonya,İran) birden
savaşmıştır.Bütün dünya ; bu büyük
harbin Fransa veya Almanya topraklarında sonuçlanacağını düşünüyordu.Ancak
Dünyanın en modern donanmalarıyla (İngiltere-Fransa birleşik donanmaları) Çanakkale’ye
saldırmaları (18 Mart 1915) ve mağlup olmalarıyla bir anda dikkatler doğu’ya
çevrilmişti.İtilaf grubunun lideri İngiltere için doğu çok önemliydi.Çünkü en
büyük sömürgesi Hindistan’la bağlantısının kesilmemesi ve Basra körfezinden
petrol sevkiyatı yapılan merkezlerin(En başta İran) kontrolünü kaybetmemesi
gerekiyordu.İngiliz stratejisi için Doğu Akdeniz’den ve Irak’ı da kapsayan
Çin-Hindistan’a kadar batı ve güney Asya’ya tam olarak hegomanyasına(sömürge
) almak için harekete geçmişti. İngiltere’nin bu hassas stratejisini tehdit edecek ise Osmanlı Devletiydi.İngiltere
Çanakkale cephesi açılmadan ; 23 Kasım 1914 ‘de, Basra körfezinde bulunan FAV yarımadasına saldırarak ele geçirdikten sonra , Irak’ın büyük vilayetlerinden BASRA’yı ve ardından’da Ahvaz’ı (İran) işgal ederek aslında Irak cephesini
başlatmış ,Osmanlı da buna karşılık Cemal Paşa Komutasında Süveyş kanalına
saldırarak İngiliz stratejisine açıkça kafa tutmuş oluyordu.(3 Şubat 1915' da 1.kanal harekatı maalesef Osmanlı kayıplarıyla sonuçlanmştı)
IRAK CEPHESİ
Irak cephesinde Osmanlı kuvvetleri yetersiz
kaldığından(Osmanlı ordusu diğer cephelere buradan kuvvet sevkettiğinden,(6
taburdan oluşan) bir tümen’i vardı, savunmaya çekilmişti.Bundan cesaretlenen İngiliz ordusu General Nixon komutasında BASRA’yı ele
geçirdikten sonra ileri harekatına devam
ederek(Nihai hedefleri Bağdat idi) Şat-ül Arap(Fırat
ile Dicle’nin birleşerek Şat-ül Arap
adını almıştır) Kurna’yı da ele geçirdiler.Osmanlı bu cephede hazırlıksız
yakalanmıştı,teşkilatsız ve yetenekli komutanlardan yoksun bir şekilde mücadelesinde
etkili olamıyordu.Üstelik İngilizler
takviye bir tümen daha Irak’a getirerek bölge kuvvetlerini Kolordu seviyesine
çıkardılar.Osmanlı Genelkurmayı ;Cavit Bey’in yerine tümen/cephe komutanlığına Yarbay Süleyman Askeri Bey’i atadı(Teşkilat-ı
Mahsusa da önemli görevler üstlenmiş
,Trablusgarp ve 3.Balkan savaşı tecrubesine sahipti.).Kuvvetlerini
tertipleyen Süleyman Askeri Bey,gönüllü milislerden de takviye alarak BASRA’yı geri almak üzere önce Nasiriye’den
İngilizleri çıkarttıktan sonra İngilizler’e Şuayyibe bölgesinde
taarruz etti.(3) gün süren taarruzda Süleyman Askeri Bey çok kayıp
vererek geri çekildiği gibi bacağından
da yaralanmıştı.Verilen kayıplardan
kendini sorumlu tutarak ,üzüntüye kapılan ve yenilgiyi kabullenemeyen
Süleyman Askeri Bey intihar etti.( 14 Nisan 1915).Irak Osmanlı cephe komutanlığına Miralay(Albay) Nuretttin Bey'i (Sakallı) tayin etti..Osmanlı Ordusunun durumunu değerlendiren
İngiliz kuvvetleri komutanı General Towshend(22 Nisan
1915’de İngilizlerin yeni cephe komutanı olmuştu) ,ilerleyerek BAĞDAT’ı ele geçirmek amacıyla Fırat üzerinden Amara’yı(3 Haziran 1915), Nasiriye’yi
(25 Temmuz 1915) ardından da Osmanlı savunması yetersiz kaldığından Kut’ül Amare’yi ele
geçirdiler.(29 Eylül 1915) Bu şekilde İngilizler Kut’ul-Amare’nin işgaliyle ; BASRA vilayetinin ve suyollarının
tamamının kontrolünü ellerine geçirmiş oldular.(Osmanlı Irak’ı Basra,Bağdat ve Musul olmak üzere 3 vilayet’ten
oluşuyordu.)
SELMANI PAK MUHAREBESİ
Kutü’l-Amare’yi
ele geçiren İngiliz Ordusu ardından Aziziye’yi
de ele geçirdi.Yani Bağdat, Kralın askerlerine sadece 80 kilometre
mesafedeydi. İngiltere’nin Irak Seferi Başkomutanı Sir
John Nixon ,Bağdat’ı ele geçirmek üzere(mümkün
olabilirse ; Türkler takviye alamadan) 6.Hint Tümeni (Poona) Komutanı General Towshend’a ilerleme emrini verdi.Türk ve İngiliz kuvvetleri
bu sefer yeniden Selman-ı Pak’da karşılaştılar.Türk ordusu başarılı bir şekilde
çekilerek Selman-ı Pak’da savunma tertibatını almışlardı.Burası artık Bağdat’tan önceki
Türklerin son savunma bölgesiydi.(Bölge adını İslam büyüğü ve sahabe Selman-ı
Farisi’den alıyordu.) İngiltere’nin hayali Akdeniz’den Hindistan’a kadar kıta'yı
ele geçirip,Şark dünyasındaki prestijini
yükseltmekti.Bizim amacımız ise
Çanakkale’den sonra Bağdat’ı da “canımızı dişimize takarak “savunmaktı.Her iki
kuvvet Bağdat’ın doğusundaki Selman-ı Pak denilen yerde savaşa tutuştular(22
Kasım 1915).Bu savaş bizde “Selman-ı Pak”, İngiliz Harp tarihine ise “Ctesiphon Muharebesi” olarak geçmiştir.İngilizler savaşı
kazanacaklarını düşünerek nehir yolundan ikmal için botları da
hazırlamışlardı.Osmanlı Devleti de İran ve Musul’daki iki tümenide
birleştirerek 6.ordu olarak
teşkilatlandı, Irak Kuvvetlerini takviye
ederek Kafkas cephesinde bulunan Miralay(Albay) Halil Bey(Kut)’i iki Tümen -51. ve 52. Tümenlerle birlikte bölgeye
gönderdi.Halil Bey’e ayrıca Pozantı’da konuşlu 45.Tümen’i de katılarak ;
18.Kolordu’sunu kısa sürede fakat zorlu
yollardan (Erzurum-Hınıs –Muş-Bitlis-Siirt ki buradan sallarla Musul’a ve
nihayet Bağdat’ ulaşarak cephede
(Selman-ı Pak ‘da İngilizler’ i
durdurmak üzere hazırlık yapan) Miralay(Albay) Nurettin Bey(Sakallı)’in emrine
girmiştir.(Kasım-1915) İki Türk komutan(Rütbeleri aynı olmakla birlikte ;
Nurettin Bey daha kıdemli olduğundan Ordu Komutanı ,Halil Bey ise
Kolordu Komutanıydı) cepheyi birlikte incelediler ve savunma için kuvvet
düzenlemesinde bulundular. Halil Bey komutasındaki takviye birliklerin Nurettin Bey komutasındaki birliklerle
birleşmesi Osmanlı ordusunun gücünü
artırmıştı..
Selman-ı Pak Muharebenin başlarında 45.Osmanlı
Tümeninin cephesine saldıran İngilizler
başarı kazanarak ,45.tümen’i gerilettiler.Bu arada
Osmanlı 51.Tümen’i İngilizlere karşı taarruz ederek Towshend’ın
süvarilerini püskürttüler.45.Tümenimizde hafif bir takviye alarak cephesindeki
İngiliz ilerleyişini durdurdu.İngilizler ,Osmanlı Kuvvetlerinin şiddetli
direnişi ve karşı taarruzları sonucunda 4.500 kayıp verdiklerinden toparlanarak
,savunma yapmak amacıyla önceden hazır
mevzileri bulunan Kutü’l-Amare’ye
çekilmeye başladılar.(25 Kasım 1915).Selman-ı Pak muharebesi Irak cephesinde
bir dönüm noktası olmuş ;Osmanlı ordusu İngilizler püskürtmüş,Taarruz yapan İngiliz Kuvvetleri bu sefer savunma yapmak zorunda kalmıştır.
KUT’ÜL AMÂRE
ZAFERİ
Osmanlı Ordusu kazandığı zaferin üstünlüğüyle
,süratle geri çekilen İngilizleri takibe başladı.Ordu sıkı bir yürüyüşle
Aziziye’ye gelerek Delebaha köyüne yerleşti.(30
Kasım1915)Burada fark etmeden İngiliz ordugahına fazla yaklaşan 13.Osmanlı
Kolordu’su; İngilizlerin ani topçu ateşiyle paniklemeş (Kolordu Komutanı Mehmet Ali Bey-topçu
ateşinde şehit oldu), ancak 44.Alayımızın adeta kendini feda ederek karşı hücuma geçerek ,İngiliz hücümünu püskürtmüş ve böylelikle Delebaha
muharebesi kazanılmıştır.(31 Kasım 1915)
Towshend savunma yapmak için niçin
Kut’ül-Amare’yi seçmişti ?. Kut’ül Amare ; Dicle nehri
kıyısında Şat ‘ül Arap kanalı/nehri ile birleşen
Basra körfezinin 350 km
kuzeyinde, Bağdat’ın ise 160
km güneyinde olup hazır mevzileri bulunan 2 km'lik
dar ağzı olan yarımadada daha kolay
savunma yapılabilirdi.Üstelik burada uzun süre yetecek yiyecek stok’uda cabasıydı.Ayrıca da
çeşitli harekatlar ve ikmal için nehir yollarında gambot ve botlar
bulunuyordu.Eğer Towshend kısa süre dayanabilirse
Birleşik Krallık takviye göndererek durumu düzeltebilme imkanına kavuşacaktı. Towshend geri
çekilişine devam ederek 3 Aralık’ta Kutü’l-Amare mevzilerine yerleşti.Osmanlı’da
buradan İngilizler’ i atmak için yeni düzenlemeler yaptı ; Harbiye Nazırı Enver
Paşa ,yayınladığı ordu emriyle ;Van Gölünün güneyinden Basra Körfezine kadar tüm İran ve Irak’ı da kapsayan
6.ordu komutanlığının Mareşal von der Goltz paşa emrinde
olduğunu duyurdu.Golç(Goltz)
Paşa 5 Aralık’ta Bağdat’a gelerek(Beraberinde 6.Ordu Kurmay Başkanı Miralay Kazim
Bey(Karabekir ) ile 1.şube başkanı Yüzbaşı Saffet Efendi (Arıkan’la
) görevine başladı.İlk taarruz emrini Cephe Komutanı Miralay(Albay) Nurettin Bey(Sakallı)’
e verdiğinden ,Türk ordusu 27 Aralık’ta Kut’ u kuşattı.İngilizler Irak’a yeni
kuvvetler sevketmeden ,Bölgedeki mevcut Osmanlı Kuvvetlerine Kut’taki kuşatmayı sonuçlandırma görevi verdi.
İngiliz General Aylmer komuta
ettiği Dicle(Tigris) Kolordusuyla Kut’u kuşatan Osmanlı ordusuna hücüm etti. General Aylmer komutasındaki
İngiliz hücümü Dicle’nin kuzey kıyısındaki kuvvetlere saldırmasıyla Şeyh el
Saad Muharebesi olarak tarihe geçecek (6 Ocak
1916) ve neticede 4.000 ölü veren İngiliz kolordusu geri çekilmiştir.
Golç (Goltz)
Paşa Kut’ a gelerek kuşatma tertibatını yerinde gözlemlemiş ve alınacak
tertibat konusunda Kolordu Komutanı
Nurettin Bey ve 52.Tümen komutanı
Bekir Sami Bey’le birlikte karşıt görüşü ileri sürmelerinden dolayı
,hem de Hiristyan
bir komutanın 6.ordu komutanlığına
getirilmesinden de rahatsızlığını açıkça ifade etmekten çekinmeyen ; 9.Kolordu Komutanı Miralay(Albay) Nurettin
Bey (Sakallı) cephe görevinden alınarak
yerine Miralay(Albay) Halil Bey( Kut- Enver Paşa’nın amcası ama Enver Paşa’dan
1 yaş küçüktür) tayin edildi.(Cephe komutanlığına ve ilaveten Bağdat Valiliğine
getirilmiştir.)10 Ocak 2016 Vadi Muharebesinde İngiliz Ordusu(General Alymer komutasında), Dicle nehri’nin kuzeyinde mevzilenmiş bizim 35.,38. ve 52 tümenlere saldırmışlar,1.600 ölü vererek
çekilmek zorunda kalmışlardır. (13 Ocak 1916 )
Bizim “Çöl Yılanı”
adını verdiğimiz İngiliz Ajanı olan Arabistanlı Lawrence ‘de ekibiyle Bölgeye
gelerek bazı kabileleri para ile ayaklanmalara teşvik ederek vur –kaç
yaptırarak küçük miktarlı Osmanlı Birliklerine zayiat verdirmesi üzerine ; Halil
Bey’de bu işlerden anlayan Yahya Kaptan’ı Kut’a çağırarak gayri-nizami harbe
karşılık vermeye çalışılmıştır.
Hannah ve Felahiye Muharebesi'nde 2.700
askeri kaybederek yine geri püskürtüldü. (21 Ocak 1916)
Sabis meydan Muharebesi , İngilizler Mart başında tekrar taarruza geçti. Ancak 8 Mart 1916'da Sabis (Dujaila) mevkiinde Miralay (Albay) Ali İhsan Bey (Sabis) komutasındaki 13. Kolordu'ya hücum etti ama 3.500 asker kaybederek geri çekildi.Sabis meydan savaşında “Kerha “ grubuna komuta eden Dağıstanlı Mehmet Fazıl Paşa ( 80 yaşında, İmam Şamil’in kayınbiraderi idi) emrindeki aşiret süvarilerinin bulunduğu grubuyla en önde atının üstünde elinde palasıyla hücuma kalktığında vurularak şehit düştü.80 yaşındaki bu Kafkas kartalının kahramanca savaşması İngiltere’de çıkan haftalık dergilerde de yer almıştı.(Harbiye Nazırı Enver Paşa ; 6.orduya gönderdiği yazıyla Mehmet Fazıl Paşa’nın şehadetinden dolayı üzüntülerini bildirmiştir.) (23-27 Mart 1916)
Sabis meydan Muharebesi , İngilizler Mart başında tekrar taarruza geçti. Ancak 8 Mart 1916'da Sabis (Dujaila) mevkiinde Miralay (Albay) Ali İhsan Bey (Sabis) komutasındaki 13. Kolordu'ya hücum etti ama 3.500 asker kaybederek geri çekildi.Sabis meydan savaşında “Kerha “ grubuna komuta eden Dağıstanlı Mehmet Fazıl Paşa ( 80 yaşında, İmam Şamil’in kayınbiraderi idi) emrindeki aşiret süvarilerinin bulunduğu grubuyla en önde atının üstünde elinde palasıyla hücuma kalktığında vurularak şehit düştü.80 yaşındaki bu Kafkas kartalının kahramanca savaşması İngiltere’de çıkan haftalık dergilerde de yer almıştı.(Harbiye Nazırı Enver Paşa ; 6.orduya gönderdiği yazıyla Mehmet Fazıl Paşa’nın şehadetinden dolayı üzüntülerini bildirmiştir.) (23-27 Mart 1916)
Mehmet
Fazıl Paşa
İngilizlerin Bu(Sabis muharebesi)
yenilgisinden dolayı
Dicle Kolordu’su komutanı General Aylmer
azledilerek yerine General Gorringe getirilmiştir.
Felahiye(2.)savaşında İnglizler çok ciddi kuvvetlerle Kuşatmada bulunan Osmanlı
birliklerine saldırdılar.(6 Nisan 1916) yine 7.000 lik
ağır bir kayıp vererek geri çekildiler.
6.Ordu komutanı Mareşal
Von der Goltz Paşa
yakalandığı tifüs hastalığından Bağdat’ta vefat etti.(19 Nisan 1916).Yerine
vekaleten Albay Halil bey daha sonra da Mirlivalığa(Tuğgeneral-22-23 Nisan 1916) terfi
ettiğinden asaleten Irak Genel Komutanlığına tayin olmuştur.)
Kut’ ül Amare
savaşında Türk
ordusu sınırlı sayıda uçak ile önemli görevler yaptı. Fedakarca
Keşif görevleri yapan Türk uçakları bir taraftan da düşman hedeflerini
bombardıman etti. 26 Nisan 1916’da Kut’ ül Amare’deki İngiliz kuvvetlerine havadan erzak atmaya
çalışan bir İngiliz uçağı da Türk uçağı tarafından düşürülmüştür. Kuşatma
altındaki İngiliz ordusuna Felahiye’den
yardım getiren “Julnar Vapuru” 12 Nisan 1916 gecesi 270 ton erzak ve çeşitli silahlar ve üç
makineli tüfek, kaptanı ve mürettebatıyla birlikte Türk ordusu tarafından ele geçirilince ; uğradığı
son mağlubiyetler ve yardımların da ulaşamaması üzerine İngiliz Genel
Komutanlığı, Kut’ül Amare’de
Halil Paşa ordusu tarafından
kuşatılan İngilizlerin
kurtarılması imkanı kalmadığından
General Townshend’e kendi başının
çaresine bakmasını emretti
İNGİLİZLERİN TESLİMİYETİ
General Townshend, bu sıkışık
durumdan kurtulmak
için son bir çare ile ve
Mirliva Halil Paşa tarafından şaka
şeklinde adlandırılan bir rüşvet
teklifinde bulundu. Bu teklif İngilizlerin ünlü casusu Arabistanlı
Lawrence, tarafından ikinci kez tekrarlanmış ise de red
cevabı alınmıştı..6.Ordumuzun komutanı Halil Paşa’ya yapılan rüşvet teklifi
Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde: “Townshend’in
kurtulmak için ettiği teklif” başlığıyla Osmanlı kamuoyuna duyurulmuştur.
Kuşatma dışındaki diğer İngiliz Kuvvetlerinin.(Türk ordusu
hem kuşatma altında tuttukları Townshend 6.Hint Tümeniyle,hemde kuşatmadaki İnigliz birliklerini kurtarmaya gelen İngiliz Kolordusuyla
savaşmak zorunda kalmıştır.) ; Towshend’ın Tümenini
kuşatan Osmanlı Birliklerine üç kez saldırmaları ve her seferinde geri püskürtülmeleri ,üstelik İngiliz Hükümetinin başkaca yardımı
da gelmediğinden – ve kuşatma altındaki İngiliz birlikleri içinde başka sorunlarla uğraşmak zorunda
kaldığından( özellikle 6.Hint Tümenin içinde bulunan Müslüman Patanlar(Peştunlar) ,dindaşı Müslüman Türklere karşı savaşmak istemedikleri için
disiplin sorunlarına hatta firarlara
sebep olmaktaydı. Mirliva Halil Paşa, Müslüman askerleri Halifenin
ordusuna katılmaya teşvik ,gayri Müslim askerleri de
İngiliz emperyalizmine karşı isyana davet eden , bildiriler dağıtmıştı) Çaresiz
kalan Towshend
komutasındaki İngiliz Kuvvetleri teslim oldular.(29 Nisan 1916). 4 ay 23 gün
süren Osmanlı Kuşatması sonucunda ;Teslim olan İngiliz Hint Tümeni ; 6
sı general olmak üzere 476 subay ,13.309
askerinden oluşuyordu.(İngilizler teslimden önce silahlarını imha etmişlerdir).
Kut'ül-Amare
zaferi İtilaf Devletlerinin Osmanlı kuvvetleri karşısında aldığı
,ikinci büyük yenilgi idi.(Diğer yenilgileri Çanakkale savaşıdır.Böylelikle
İngilizler iki kez Osmanlı’dan tokat yemişlerdir.)
Bu zaferin kazanılmasında elbetteki
kumanda ettiği
kuvvetlerine vatan ve millet sevgisiyle hitap eden Halil Bey’in payı büyüktür. Irak
Ordusu Komutanı Halil Paşa Kut'ül-Amare
zaferinden sonra 6 ncı Orduya yayınladığı mesajında
şöyle demiştir:
“Arslanlar! Bütün Türklere şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10.000 erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13.300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30.000 zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz- Bugüne KUT BAYRAMI namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü tesit ederken şehitlerimize yasinler, tebarekeler, fatihalar okusunlar. Şühedamız, hayatı ulviyatta, semevatta kızıl kanlarla uçuşurken, gazilerimiz de gelecekteki zaferlerimize gözcü olsunlar.”
“Arslanlar! Bütün Türklere şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10.000 erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13.300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30.000 zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz- Bugüne KUT BAYRAMI namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü tesit ederken şehitlerimize yasinler, tebarekeler, fatihalar okusunlar. Şühedamız, hayatı ulviyatta, semevatta kızıl kanlarla uçuşurken, gazilerimiz de gelecekteki zaferlerimize gözcü olsunlar.”
24.04.1916
Mirliva Halil 6.ordu Komutanı
Avustralyalı araştırmacı Dr.Gaston
Bodart bu zaferi, “İngiliz prestijinin
1. Dünya Savaşı’nda yediği en büyük darbe" olarak yorumlamıştır.
İngiliz Karargahı Komutanları,Mirliva
Halil Paşa ve Kurmaylarıyla 29 Nisan 1916. kazanılan bu Büyük zaferimiz Halil Paşa’nın da dediği gibi
Türkiye'nin NATO'ya üye olduğu 1952 yılına kadar, Silahlı kuvvetlerde 'KUT bayramı' olarak
kutlanmaktaydı.(NATO ve özellikle İngilizleri üzmemek adına kutlamalar kaldırıldığı düşünülmektedir)
Kut'ül Amare
ve çevresindeki bölgelerde görev yapan ve adlarını iki büyük zafere
yazdıran Halil Paşa ;
Kut ,Ali İhsan Paşa da ; Sabis pek çok subay’da Selman-ı Pak gibi bölgenin yer isimlerini soyadı olarak
almıştır.Ayrıca Kut'ül Amare'de
Osmanlı ordusu bizim bugün bu topraklarda yaşamamız için için Dicle ve Fırat boyunda 1915-1916
yıllarında 25 bin şehid
vererek 29 Nisan 1916’da Kutü’l-Amare
zaferinin kazanılmasında vatan müdafaası için her türlü sıkıntı ve yokluklara
göğüs gererek, vatan ve millet için
canlarını veren kahraman Türk askerlerini bir kez daha saygı ve minnetle
anıyoruz. Ruhları şad olsun!...Şehitlerimizden ancak
küçük bir kısmı Kut şehitliğinde yatmaktadır.(Kut Şehitliği ; 1920 yılında
Bağdat’a 180 km
uzaklıkta Kutü’l-Amare’de
inşa edilen şehitlik, etrafı duvarlarla çevrili büyük bir anıt şeklindedir.
Burada 7 subay ve 43 er olmak üzere 50 şehidimizin mezarı bulunmaktadır.)
Kut Şehitliği
Açıklama-1: Irak’ın gelecekteki vaziyeti: Enver Paşa, Kut Zaferi’ni
kazanan Ordu’yu “Iran Seferi” ne gönderdi. Ordumuz , İran’a
girerek ; buradaki İngilizleri kovarak
İran petrol havzalarının büyük kısmını ele geçirdi. Ancak o sıralarda, Ermeniler Azerbaycan’ı işgal
etmiş, sivilleri bile acımasızca katlettiklerinden ; ordu Azerbaycan’a yöneldi ve Bakü’yü
kurtardı. Ardından Batum’u da ele geçirdi.Bu
savaştan sonra 50.000.kişilik orduyla saldıran İngilizler Bağdat’ı ele
geçirdiler(Mart-1917) ve Mondros Ateşkesinden sonra da 3 Kasım 1918 de Musul’ u
da işgal ederek Irak’ı tamamen ele geçirdiler. Irak’ın Kuzeyi Musul vilayeti
Misak_ı Milli kavramı içinde yer alırken ; 1922 yılında Derbent’te Özdemir Bey
İngilizleri ciddi bir mağlubiyete
uğrattıysa da İngiliz Diplomasisi bu harekatın sürdürülmesini imkansız
kıldığından ;Ankara antlaşması ile Musul vilayeti İngiliz manda yönetiminde
bulunan Irak’ın olmuştur.(1925)Uğruna nice kanların döküldüğü Mezopotamya'daki dörtyüz
yıllık Osmanlı egemenliği böylelikle sona erdi. Irak'ın üç'e bölünmesiyle ilgili yorumların yapıldığı bu günlerde ; bu bölge hala kan ve ateş içinde istikrar ve huzuru bulamamaktadır.
Açıklama-2: Mirliva
Halil Paşa(Kut)nın hayatı : Halil
Paşa Bolşevik Devrimi'nin ardından Rusların zayıflamasından
yararlanmak için kurulan, yeğeni Nuri Paşa komutasındaki Kafkas
İslam Ordusu'nun ileri harekâtına katıldı ve Bakü'ye girdi. Mütareke'nin
imzalanması sonrasında Ermenistan'a büyükelçi olarak atanmasına rağmen, yoldan
geri döndürülerek İstanbul'a getirildi,İtilaf kuvvetleri
tarafından Bekirağa Bölüğü'ne hapsedildiyse de
buradan dostu Yahya Kaptan’ın çabasıyla
kaçarak Anadolu'ya geçti. Anadolu'da Türk Kurtuluş Savaşı'nın
başlaması üzerine o sırada Sivas'ta bulunan Mustafa Kemal Paşa ile buluştu.
Mustafa Kemal Paşa tarafından Sovyetler Birliği'nin Millî Mücadele'ye
desteğini sağlamakla görevlendirildi. Moskova'ya giderek Sovyet liderleriyle
görüştü ve daha sonra Sovyet yönetimi tarafından TBMM Hükümeti'ne
gönderilen altınları ve silahları getirdi.Fakat Türkiye'de kalmasına izin verilmeyince, Moskova'ya gitti. Ancak Enver Paşa'nın Moskova’dan ayrılarak Türkistan'da
Sovyet yönetimine karşı savaş başlatması üzerine de 1922 yılında Berlin'e
gitti. Cumhuriyetin kurulmasından sonra hükûmetin
verdiği özel izinle Türkiye'ye dönen Kut, 1957 yılında öldü.
Açıklama-3: Sykes-Picot Anlaşması, I. Dünya Savaşı sırasında,; Irak cephesinde 29 Nisan 1916'da Kut'ül
Ammare Kuşatması sonucunda İngilizlerin Osmanlı
6.ordusuna teslim olmasından 17 gün sonra, 16 Mayıs 1916 tarihinde Britanya ve
Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki
topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmaya verilen addır.(İtilaf
Devletleri benzer antlaşmaları tekrar etmişlerdir.-Boğazlar,Londra,Petrograd,Mac-Mahon ve Saint Jean
de Maurienne antlaşmaları hep Osmanlı Devletinin
topraklarını paylaşmaya yöneliktirler.)
Rifat GÜNDAY
Eğititmci, Araştırmacı ve Tarih öğrt.
KAYNAKLAR :
1. Dünya Harbi Harp hatıralarım, Ali İhsan Sabis
Enver Paşa, Murat Bardakçı
Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Irak-İran Cephesi,
Genelkurmay Başk.
Birinci Dünya Savaşı’nda Irak Cephesinde Osmanlı Devleti ile
İngiltere Arasındaki Çarpışmalar, Serdar Sakin.
Hocam sizi tanımamda ki kazançlardan bir tanesi de ayaklı tarih kitabı olmanız.Ancak tarih kitabı dediysem de,sıkıcı, bezdirici,ezberci tarafı değil.Bilgi içine sohbet katan,bilgi arasına arka plan entrikaları ile efsanelerini de sokuşturan keyifli tarih sohbetçisi desek daha doğru olacak.Saygılar hocam.
YanıtlaSilAklımda deli sorular vardı
YanıtlaSilbu yazıyı okuduktan sonra daha da delirdiler hocam