Sultan Ahmet Camii
Gravürü(Yabancı)seyyahların gözüyle
SULTAN 1. AHMET’İN YAPTIRDIĞI ESERLER
Sultan 1. Ahmet, Mekke ve Medine'deki kutsal mekanların ve Kabe'nin onarımı için İstanbul'dan ekipler
göndererek gerekli onarımları yaptırmıştır. Kâbe'nin her yıl yenilenen
örtülerinin de(yaklaşık 800
metre kumaş,81 kg altın tel ,153 kg ipek işleme ve sırma ) İstanbul'da dokunup gönderilmesini
emretmiştir.(o zamana kadar Mısır’da dokunuyordu) Sultan bütün usta ve
sanatkarlarını istavroz sarayına toplayarak Kabe’nin su oluklarını hep birlikte
tasarlayarak altından yapmışlardır.
İstanbul'da Sultan Ahmet adına yapılan önemli eserleri de Şehzadebaşı Kuyucu Murad
Paşa Külliyesi,İstanbul Mesih Paşa Camii,Piyale Paşa Camii,Elmalı Ömer Paşa
Camii ,Eyüp'teki Sultan Ahmed sebili, Beşiktaş'ta Tersane Bahçesi'nde köşk ve
kasır, Kavak Sarayı ve İstavroz sarayı ve mescitleri(Şimdiki Beylerbeyi sarayının bulunduğu araziye yapılmış-daha sonra yıkılmıştır), Alemdar, Tophane, Tersane,
Haydarpaşa ve Üsküdar iskelesindeki I. Ahmet çeşmeleridir.
SULTAN AHMET CAMİİ
SULTAN AHMET CAMİİ
At meydanının (eski hipodrom) güney yönünde bulunan, Sultan Ahmet meydanı olacak
alanda(İstanbul’u gören en güzel mevkide bulunan sarayı Ayşe Sultan’dan , satın
alan Sultan Ahmet ,sarayı yıktırarak
ortaya çıkarttığı alana verilen isim.) Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya
(Mimar Sinan’ın talebelerinden olup; Başta müzik ve sedef süslemeciliği dışında
yüksek görevlerde bulunduktan sonra 1606 yılında mimarbaşı olmuştur.)yaptırılmıştır. 4 Ocak 1610'da altı büyük
minareli ve 16 şerefeli Sultanahmet
m Camii'nin temel atma merasimi yapıldı. Camiin projesinde görülen minarelerin
sayısı ortaya çıkınca(6 minare) sultan ; Kabe’ye saygısızlıkla
suçlanmıştı. O zamanlarda, Mekke'deki Kâbe'de
de 6 minare bulunmaktaydı. Sultan bu problemi Mekkede olan (Mescidi Haram)
camiye yedinci minareyi yaptırarak bu
sorunu böylelikle çözer. Dinine bağlı bir insan olan Sultan I. Ahmet, taht
şehrinde o zamana kadar görülmemiş güzellikte bir camii, o zamana kadar yapılmış olan camilerin en
büyüğünü ve güzelini yaptırır .Caminin temelleri kazılırken eteğinde toprak
taşıdı, her gün cami inşaatını bizzat teftiş ederdi.Cami inşaatında Devlet
ricaliyle birlikte halk da gönüllü olarak çalışmışlar ve asırlarca gurur duyacakları
bir eser meydana getirilmiştir. Batılı gezginler caminin çinilerinden dolayı
“Mavi Cami” olarak adlandırmışlardır. Camiin meşhur çinileri Kütahya ve İznik‘teki
atölyelere yaptırılmıştır.21.000 den fazla parçadan ibarete çinilerin motifleri
; selviler, laleler, sümbüller, nar çiçekleri, üzüm salkımları şeklinde
tasarlanmıştır. Camii ibadet alanı biçim olarak kareye yakın bir dikdörtgendir.
53.50x49.47 (2.646 m2)
metrekaredir. Sultanahmet caminin içi dört yapraklı yonca planına sahiptir.
Geleneksel Sinan tasarımları gibi Dört fil ayağı üzerine kubbe
oturtulmuştur.Ana kubbe 43
metre yüksekliğinde ve 23,5 m çapındadır. Bu
ölçüler Mehmet ağanın iyi bir statikçi olduğunu gösterir. Caminin
içi çok ustaca yerleştirilen 260 pencere sayesinde ferah bir havaya
bürünmüştür. Pencerelerin yerleştiriliş şeklinden dolayı büyük kubbe adeta havada
asılı gibi duran çok estetik bir görünüm almıştır. Camideki Minber ; altın
yaldız kaplamalı geometrik desenlerle, Mihrab : Mermerden yapılmış ve üzeri
altın yaldızlı minik sütunlarla süslenmiş, hünkar mahfeli ise ;altın yaldızlı
çinilerle süslenmiş ,kapısı da sedef kakma olup
çok güzel sanat ürünleridir.Hünkar mahfiline ; Hünkar Kasrından kolayca
geçilebilecek yakınlıktadır.Sultan Ahmet Camiin iç avlusu 26 sütün üzerine
oturtulmuş klasik tarzda 30 kubbe ile
çevrilmiştir.
Sultan Ahmet Camii iç
mekan çinileri
9 Haziran 1617'de inşaatı biten Sultanahmet
Camii ibadete törenle açıldı.
Sultan Ahmet külliyesinde;Hünkâr Kasrı,Medrese,Dar-ül Kurra(Kuran öğretilen
,ezberletilen medrese), Sıbyan Mektebi(Çocuk okulu-ilkokul), Arasta(aynı
ürünlerin satıldığı çarşı-külliye dükkanları böyle olurdu), Hamam, İmaret(aşevi)
,Darüş-şifa(hastane), Türbe ve Sebiller bulunmaktadır.Bu gün külliye
binalarından sadece ; Arasta, darüşşifa hamamları ve türbeyle bitişik
dükkanlar, köşedeki çeşmeler ve yanındaki dükkanlar
anlaşılmakta/bilinmektedirler. (Sultan Ahmet ; Külliye binaları tamamlanmadan
vefat ettiğinden camiin avlusu dışındaki kuzeydoğu köşesinde bulunan türbesine
defnedilmiştir.)
(SULTANAHMET
CAMİİ’İN DIŞ AVLUSUNDA, BİRINCİ KAPININ
ALTINDA BULUNAN SEBİL KITABESI : “Içen abdan dari-naim içre mesrur ola,
Yazilub amali-hüsnü deftere medtur ola
Camii Han Ahmed'in banii ala mesrebi, Hazreti Mimarbasi ahreti mamur ola.
Kim Muhammed anin nam-u ali himmeti, Itti bu rana binayi hasredek mashur ola
Olmamistir dahi olmaz böyle ali bina, Bir eser konmustur ki, kim dembedem Mezkur Ola”
Yeni Türkçesi : “Bu sudan içen, nimetler yurdu olan Cennete kavuşsun mutlu olsun. Yaptiği güzel işler deftere satir satir yazilsin.Yüksek ahlaki kendisine huy edenin, Han Ahmed'in camiini yapan, Yüce mimarbasinin sonu da iyi olsun.Bu ulu mimarbaşinin kutlu adi Mehmed'dir. Dünya durdukça ünü her tarafa yayılsın diye, bu güzel, gözalıcı yapan odur.Bu büyük eserin benzeri yoktur ve olmayacaktı. Be eser, her zaman övgüyle konuşulsun, dillerden düşmesin diye yapılmıştır.”)
_________________________________________________________________
(İstavroz Mescidi - İstavros Sarayı: Şimdiki Beylerbeyi Sarayı'nın arazisindedir.)
Camii Han Ahmed'in banii ala mesrebi, Hazreti Mimarbasi ahreti mamur ola.
Kim Muhammed anin nam-u ali himmeti, Itti bu rana binayi hasredek mashur ola
Olmamistir dahi olmaz böyle ali bina, Bir eser konmustur ki, kim dembedem Mezkur Ola”
Yeni Türkçesi : “Bu sudan içen, nimetler yurdu olan Cennete kavuşsun mutlu olsun. Yaptiği güzel işler deftere satir satir yazilsin.Yüksek ahlaki kendisine huy edenin, Han Ahmed'in camiini yapan, Yüce mimarbasinin sonu da iyi olsun.Bu ulu mimarbaşinin kutlu adi Mehmed'dir. Dünya durdukça ünü her tarafa yayılsın diye, bu güzel, gözalıcı yapan odur.Bu büyük eserin benzeri yoktur ve olmayacaktı. Be eser, her zaman övgüyle konuşulsun, dillerden düşmesin diye yapılmıştır.”)
_________________________________________________________________
(İstavroz Mescidi - İstavros Sarayı: Şimdiki Beylerbeyi Sarayı'nın arazisindedir.)
İstavroz mescitleri nedir hocam
YanıtlaSilIstavroz Sarayı: Şimdiki Anadolu yakasında Boğaz kıyısında bulunan Beylerbeyi sarayının bulunduğu geniş bahçelere istavroz bahçeleri denirdi(Deniz kıyısında bulunan duvarında haç figürü bulunduğundan). Burada ilk olarak 1. Ahmet bir kasr ve saray yaptırdığından sarayın adına "istavroz sarayı" denmiş. Dolayısıyla buradaki mescitlerde aynı adla anılmıştır. Buradaki saraylar bir kaç kez yıkılıp yapılmış ve çeşitli isimler verilmiştir. Bu arazideki en son sarayın ismi "Beylerbeyi Sarayı" olmuştur. Hocam uyarınız için teşekkürler. Metindeki ifadeye açıklama olarak ekliyorum.
Silteşekkürler hocam
YanıtlaSil