Hemşin Konakları
Rize'nin sahil kesiminden itibaren Kuzey Anadolu dağları
aniden yükselerek güneye doğru sıralanan bugünkü; Hemşin, Çamlıhemşin, Fındıklı,
Çayeli, Pazar, Ardeşen ve İkizdere ilçelerinin yüksek
ve dağlık kesimlerinde yaşayan Orta Asya
kökenli (Kaşgar-Altay), Kıpçak, Saka, Akkoyunlu Türk boylarının yaşadığı ve yine adını Orta Asya’dan
alan “HEMŞEN” coğrafyası olarak adlandırılmıştır. ”Hemşen”
coğrafyası yada vadileri Doğu Karadeniz Bölgesi’nin
önemli bir coğrafi bölümüdür. Günümüzde Hemşin denilince artık Hemşin ve
Çamlıhemşin ilçelerimiz anlaşılmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesi; tarihin ilk
çağlarından itibaren başlayan Türk göçleriyle birlikte; yerleşmeler,
geleneklerin ve toplum yapısının, coğrafya koşullarıyla iç içe geçtiği kendine
özgü bir mimariyi
oluşturmuştur. Bugün anlaşılmıştır ki bu mimarinin hala kullanılıyor olması ve
sahip çıkılarak korunmaya çalışılıyor olması, ne kadar özgün ve bölgenin aşırı
yağışlı iklimine karşılık, dededen ve babadan görüldüğü şekilde doğaya karşı
savunmayı ve estetiği içeren sağlıklı yaşamaya imkan verdiği göstermektedir. Bu mimarinin oluşumunda
ve gelişiminde, toplumumuzun tarihi ve kültürel özellikleri, ihtiyaçları,
coğrafi yapı ve çevredeki malzemelerin yerinde kullanılarak belli bir birikimin
deneyimlerle sağlanması etken olmuştur.Doğu Karadeniz Mimarisi
de kendi içinde ; Hemşin,Yusufeli,
Sürmene ve sahil(Kıyı) şeklinde tarzlara ayrılmaktadır.
Bu muhteşem Hemşin doğasının
güzellikleri: Kaçkar, Verçenik, Pogut,Bulut ve Cağalver Dağlarında dereler tarafından derinleştirilen ve dağlık Fırtına Vadilerinin
yeşiliyle bütünleşen bir yapı tarzı elbette Orta-Asya göçebeliğinin izlerini
taşıyan Hemşin konakları ve yapılarıdır. Hemşin Coğrafyası ne kadar özgün ise,
mimarisi de bir o kadar özgün ve etkileyicidir. Dik yamaçlarda, dağınık
şekilde, çoğu zaman gruplar halinde, bazen de birbirinden bir iki kilometre
uzakta konumlanmıştır. Yamaçlardaki yeşille bütünleşmiş birkaç evden oluşan
yerleşmelerdir. Yapı malzemesi olarak genellikle bölgede çok bulunan ahşap ve
taş kullanılmıştır. Bölgede düz arazinin yokluğu ve göçebe geleneğinin yaşatılması
sonucunda dağınık yerleşim ortaya çıkarmıştır. Karadeniz mimarisinden az-çok
farklılık arz eden bu durumun; Yöresel malzeme ve ihtiyaçlar, gelenekler,
göçebeliğin bir türü olan yaylacılık , Hemşin
tarzının oluşmasındaki en önemli
etkendir.
,Çamlıhemşin , Hemşin evlerinin;
Yapımlarında ustalık ve işçilikleri
maksimum değere ulaşan, taş –ahşap
karışımı evlerdir. Evlerin çoğu konak gibi tasarlanmıştır. Hemşin aileleri
kalabalık ve bir arada yaşadığından, zaman içinde konak kültürü yaygınlaşmıştır. Bütün
yapılarda hayvancılık sektörü göz önünde bulundurulmuştur. Hemşin Konaklarının
çoğu iki veya daha çok katlıdır. En altta ahırlar, bunun üzerinde evin asıl
bölümü olan ocaklı hayat kısmı (salon), mutfak, odalar ile çatı katı yapılmışsa
burada da ayrıca odalar bulunur. Her konağın mutlaka bir misafir odası
bulunurdu. Misafir odası bazı konaklarda Hayat’ın bitiştiği olabiliyordu.
Konaklarda çoğunlukla giriş katı taş kemerlerle örülmüştür.
Hemşin tarzı iki şekilde kendini göstermektedir.
1-Hemşin Tarzı Kırsal Mimari uygulamaları
2-Sanat Yapıları
ÇAMLIHEMŞİN , HEMŞİN TARZINDA; KIRSAL MİMARİ
Kırsal
mimaride dış çevre dediğimiz yerleşmeler geleneksel Anadolu yerleşmelerinden
farklıdır. Örneğin evlerin sıralanması veya sokaklar görülmez. Bunun yerine
bölgede yaygın olan hayvancılık uğraşısından dolayı; evler seyrek olarak
yerleştirilmiştir. Burada kullanılan ölçü genellikle insanla beraber yüklü bir
hayvan katarının geçebileceği ölçektedir. Çünkü öteden beri kente veya
yaylalara gidişler topluca ve hayvanlarla yapılmaktadır.
Dolmataş tekniğinde Aliefendioğlu konağı-Yukarı Çamlıca ve Ocaklık
İç
çevrenin tasarlanmasında ise her şey yine kalabalık yaşama biçimine göre ve
günlük-mevsimlik işler dikkate alınarak düzenlenmiştir. Bu özellikler;
Pratiklik, işlevsellik, doğa koşullarına uygunluk, kullanılacak malzeme ve
gereçleri en yakın yerden almaktır. İç ve dış çevre arasında plan düzeninden
doğan sıkı bir ilişki görülür. Zemin kat genelde yarı bodrum şeklinde olur (Bir
yamaca dayalı olduğundan) hayvan barınağı veya ambar vazifesini görür. Üst kata
çıkmalarla sokağa açılır. Evler yaşamın yoğun olarak geçtiği avluya yönelirler.
Avlu çevresi genelde “fırahti “denilen ağaç
dallarından oluşturulan basit çitlerle çevrilmiştir. Yakacak odun genelde
burada depolanır. Pek çok evin etrafında yağmur sularını ve evde meydana gelen
atık suları avludan uzaklaştırmak için
“herk “denilen kanallar açılmıştır. .Genellikle ahırlara evin her iki
cephesinden de giriş bulunmaktadır. Bazı yerlerde bodrum katında genelde iki
ahır bölmesi bulunur; bunların üzeri düzgün kesme taştan yapılmış, basık
kesmelerle taşınan tonoz (yığma ) örtülere
sahiptir. Eskiden bu evlerde kalabalık ailelerin yaşadığı düşünülürse, ahıra
beslenmeleri açısından büyük önem verdikleri ortaya çıkmaktadır. Ahırlar ayrıca
taş ve ahşap katkılı yapılardır. Ahırların içinde hayvanların beslendiği
yemlikler ve su içtikleri yalaklar bulunmaktadır.
Giriş katının inşasında Çamlıhemşin , Hemşin Konakları diğer Karadeniz tarzlarına göre
farklılıklar gösterir. Geleneksel Türk evinde en önemli mekân oda iken,
Karadeniz evinde aşhanedir (ocaklı Mutfak). Aşhane bu evlerde günlük hayatın
geçtiği mekândır. İki yan girişten ulaşılabilen bu mekânda, aşhaneyi boydan
boya kat eden kemerli bir ocak yer almaktadır. Ayrıca bu mekân hayat ve
selamlık mekânlarına geçişlerin ortasındadır. Yörede, ocağın kemeri aşhanedeki
perde olarak söylenmektedir. Taştan ve basık kemer biçimindedir. Büyük baca
üstten açıktır ve ortasında, ateşin üstüne gelen yerde kazanların asıldığı
büyük ve kalın bir demir zincir asılıdır. Dolap ve raflar büyük bir ustalıkla
ahşap oyma tekniği ile süslenmiştir. Salon olarak kullanılan ve bölgede
‘’Hayat’’ olarak da adlandırılan mekan evin
merkezindedir ve yamaca bakar; dolayısıyla manzaraya açık konumdadır. Önünde
sıra pencereler, gerisinde de genellikle ahşap bir sedir yer alır. ‘Hayat’ın
sağında ve solunda odalar yer almaktadır. Binaların çatılarının yapımında iklim
koşulları önemli etkendir. Yapı/binaların planlamasında helâ/tuvalet ev içerisinde bulunmaz. Helâ kokuyu
engellemek amacıyla evin dışında yapılmıştır. Helâya yakın bir noktada “kakanozluk” adı verilen ve çöplük olarak kullanılan bir
çukur bulunmaktadır. Banyo ihtiyacı hemen her evde bulunan hamamda giderilir.
Konaklarda hamam ocağın yanındaki yıkanma dolabıdır. Duvarların yağmurdan
korunabilmesi için saçaklar olabildiğince geniş tutulur. Çatı yüzeyleri üç ya
da dört eğimli olabilir(Yayla evlerinde genellikle iki eğimlidir). Çatı,
eskiden balta ile ayrılan ince ahşap tahtalar (hartama/hartoma)
ile örtülürken daha sonraları saç ve kiremit kullanılmaya başlanmıştır (2.Dünya
savaşından sonraları). Giriş katı yapım tekniğinde; Ahşap çatkının arasının taş
veya tuğla ile doldurulduğu dolma tekniğindeki konaklar/evler. Bu yapılarda
yatay, dikey ve bazen de çapraz ahşap elemanlar demirci imalatı büyük çiviler
yardımıyla birbirine sağlamca tutturulur ve bu ahşap çatkının arası taş ya da
tuğla ile doldurulur. Oluşturulan dış duvarlar içerden ahşapla kaplanır. Ya da Hatilli kargir duvarlar (50 cm.kalınlıkta) örülerek üstü kalasla birbirine
tutturulabilir. Kesme taşla örülen
duvarlarda hatil kullanılmaz.Kat
aralarındaki taban döşemeleri ardıç kütük üstüne kızılağaçtan tahtalarla
örtülür. Genel olarak konakların yapımında Tercih edilen ahşaplar; Kestane,
ardıç, karağaç, çam, felamur
(ıhlamur) ve pelit (Kayın) mimaride
uygulanan en yaygın ağaç türleridir. Evlerde her odada ocak bulunmaz. Isınma
ihtiyacını karşılayan ana kaynak mutfak kısmındaki ocaktır. Daha sonraki
yıllarda ısınma ve pişirme için” pilita” adı
verilen kuzine kullanılmaya başlanmıştır. Konaklarda oturmak için “goç” adı verilen arkalıksız ahşap iskemlelerle genellikle
pencere önlerine ve ocağın yanına yerleştirilen yaklaşık bir metre yüksekliğe
ve yarım metre genişliğe sahip olan sedir/kerevet kullanılmıştır. Odalarda
yatma ihtiyacı yaklaşık 30 cm.
yüksekliğinde ve 1,5 m.
genişliğinde ahşap kerevetlerle giderilmiştir. Ayrıca gene odalarda ahşaptan imal
edilen beşikler bulunmaktadır. Yemek fındık ağacından imal edilen ayaklı
sofralarda, bakır sahanlarda yenir. Giysiler sandıklarda, yatak ve yorganlar
ise duvardan bağımsız “müsendere” veya yüklük adı
verilen dolaplarda muhafaza edilir. Mutfakla ilgili araç-gereçler mutfaktaki
dolaplarda, kaşıklıkta ve “terek”te (raf)tutulur.
Çamluhemşin , Hemşin ’de yapılan
konakların dışında kalan
evler de konak mimarisinden etkilenmiş daha sade ve genellikle
iki katlı olarak yapılmıştır. Hemşin’de her türlü yapım faaliyetlerinde “meci” denilen komşular arası yardımlaşma geleneğiyle ücret
talep edilmeden bir usta liderliğinde yürütülürdü.
Çamlıhemşin ,Hemşin gibi dağlık ve ticaretin uğramadığı yerlerde bu kadar
konak nasıl yapıldı. ? Konakların yapılış tarihi bize ip ucu
vermektedir. Konaklar 19.yüzyılın son çeyreği ile 20.yüzyılın ilk çeyreğinde
yapılmış olması, kaynağının Hemşinlilerin Rusya gurbetinden zor şartlarda
biriktirdikleriyle yapıldığını sonucuna ulaştırmaktadır.Hikayesi bilinen ; konağı yaptıran Hurşit ağa oldukça zengin
biriymiş.Rusya ‘dan gelen paralarla 3 katlı 17 odalı
bir konak inşa ettirmiş.Misafir odaları şömineli,pencereler vitray’ lıymış.
-Bu satırların yazarının doğduğu
ev / Şenköy
Konak
iç çevresinin dışındaki en önemli yapılar, hayvan barınakları ve yiyecek
depolarıdır. Yiyecek ambarları daha çok mısır ambarı olarak bulunan küçük
yapılardır ve evlerin hemen yanında bulunurlar. Kullanılış amacına ve içine
konulacak ürün miktarına göre çeşitli boyut ve şekillerde yapılan küçük, zarif,
ahşap yapılardır. Geleneksel mimarinin en güzel süsleme ve ağaç oyma
örneklerini bu eserlerde bulmak mümkündür. Nayla-Serender isimlerle anılan bu yiyecek depoları (ki
genellikle bitkiler depolanırdı) çok güzel bir örnektir.
Nayla-Serander
Çamlıhemşin , Hemşin’de
Konak örnekleri : Konaklar köyünde ; (7 konaklı)
Tarakçı ve Dudi konakları, Yukarı Çamlıca’da;
Aliefendi, Halilefendi, Reyhanoğlu, Şeref’in evi ve Ofluoğlu
konağı ,Kavak’ta; Hacıelimler,
Sağırlar, Pelitler ve Ertançlar konağı, Aşağı Şimşirli
köyünde Hacıömer Efendi, Hacı İdris Efendi ve Sarıoğlu
konağı Yolkıyı köyünde;
Kozizler, Mazikler, Çolakoğulları, Köseoğlu konağı Şenyuva’da
; Hunanoğlu ,Arifoğlu
konakları, Ülkü Köyünde; Firiloğlu Konağı, Ortan
Köy’ünde ; Hacaloğlu
, Gülaboğlu konakları, Badara
köyünde; Apali Ali Ağa konağı ilk akla gelenlerdir.
Çamlıhemşin ,Hemşin ’in kırsal mimarisinin bir başka biçimi
de yayla mimarisidir. Orta Asya’dan beri sürdürülen yaylacılık geleneği bu
alandaki ihtiyaçları karşılamak için bir mimari oluşturmuştur. Yaylalar
genellikle köy yerleşimlerinin sona erdiği 1300-1500
metrelik rakımlardan sonra başlar. Bu rakımlarda orman sınırı olup, artık
çayırlıklar başlamıştır. Yaylacılık kısa süreli olduğundan yine sürekli
barınaklara benzemekle birlikte daha basit ve küçük yapılarda sürdürülür.Yayla evlerinin ise su basmanı taşla çıkıldıktan sonraki bölümü ahşap katkılı olarak genellikle ardıç veya kestaneden yapılmış daha küçük ve sade yapılardır. Genellikle asıl yaylaya çıkmadan, “Merze” ya da Baş
Yayla denilen bir geçiş yeri bahar aylarına mahsus kullanılır. Baş Yayla birden
fazla köy’ün ortak kullanımına ait daha kalabalık ve ihtiyaçların
karşılanabildiği bir yapıdadır. (Kahve-misafirhaneler gibi) Yayla mimarisi,
yaylanın geçici süreli olmasından kaynaklanan ve üretime dönük oluşundan dolayı
oldukça sade yapılar göze çarpar. Tek odalı evlerin yanı sıra yemeğin
pişirildiği ‘’aş hane’’, yapılan süt ürünlerinin saklandığı ‘’ kiler ve
sütlük’’ ve yatak odasından oluşmuş üç bölmeli yayla evleri bulunmaktadır.
Bazıları ahşap ağırlıklı, bazıları ise taş ağırlıklı malzeme ile yapılardır.
Yaylalarımızdan önemlileri; Kito, Anzer (Ballıköy), Kavrun, Elevit, Ayder, Sal, Amlakit, Çeymaçur, Hazindak, Palovit, Pokut, Trovit Yaylaları
sayılabilir.
...‘’Yaylalarun başina ,
Kar yağar ince ince
İnsan bir garip
olur,
Yayladan ayrilinca’’…
Kalif ; Çamlıhemşin , Hemşin kırsal mimarisinin en basit uygulamalarından biri de “kalif” veya galif olarak adlandırılan tarla veya bahçelerdeki korucu
yapılarıdır. Ahşaptan yapılmış, tahta ayaklar üzerinde yükseltilmiş veya
ağaçların gövdesine inşa edilmiş 2-4 metrekare
büyüklüğünde dört tarafı açık ama
genelde üstü kapalı basit yapılardır. Yapılış ve kullanım amacı bahçeye,
tarlaya zarar verecek olan domuz, ayı
gibi yaban hayvanların girmesini önlemektir.Buralarda
bu tür hayvanlar gözetlenir , gerekirse
sesle, silahla korkutarak kaçırılırdı. "Kalifl"erin
altında daha kolay vakit geçirmek için ateş’de
yakılırdı.
https://durmusyilmaz31.blogspot.com
YanıtlaSil