AZERBAYCAN, Coğrafi olarak Kafkasya’nın güneydoğusunda, Hazar
Denizi’nin batısında yer alır. Osmanlı Döneminde Maverayı Kafkasya olarak
adlandırılmış, Türk Dünyasının kapısı da denmiştir. Azerbaycan’da ilk Türk
yerleşimi 5.yüzyıl olarak bilinmektedir. Azerbaycan, Selçuklular Döneminden
itibaren Türk Devletleri (Kirman Selçukluları ) veya hanlıklar tarafından idare
edilmiş , bir dönem de (bazı bölgeleri) İran tarafından yönetilmiştir.
Azerbaycan’ın işgal sayılabilecek yılları ise Çarlık Rusya’sının Kafkasya’nın
Güneyine sarkmasıyla başlamıştır. Çarlık Rusya’sının ilk Kafkasya hareketi Çar
1.Petro zamanında olmuşsa da başarısızlıkla sonuçlanmış fakat ”sıcak denizlere
inmek” istilacı fikri Çarlık Rusya’sında sabit kalmıştır. Bakü’nün ilk Rus
işgali 26 Temmuz 1723’de gerçekleşmiştir. Osmanlı işgale engel olmaya çabalamış
ancak başarısız olmuştur. İstanbul Antlaşması (12 Temmuz 1724) ile Hazar
Denizinin batı kıyıları Rusya’ya geçmiştir. Daha sonraları Çarlık Rusya’sı İran
Azerbaycan’ında bazı toprakları kazanarak (1728) Hazar Denizi Ticaret yoluna
hakim olmuştur. Derbend, Kuba, Lenkeran, Şeki, Revan, Şirvan (Bakü), Karabağ,
Gence, İrevan ve Nahçıvan’da Azerbaycanlı Türk hanlıkları 1828’e kadar devam
etmekle birlikte Rus-İran ve Osmanlı ilişkilerinde anlaşmazlık konusu olmuş, bir
kısmını Ruslar kendilerine bağlamışlardır. (1813) Rusların Güneye yayılmak
stratejilerinin temel dayanağı Osmanlı Devleti’ndeki Ortodoks olan Rum –Ermeni
ve Slav halklarıyla da bu politika üzerinden yeni oluşumları hazırlamak
olmuştur.
KAFKAS’LARIN İŞGALİ Çarlık Rusya’sının yayılmacı temelli Ortodoks ve/veya
Slav birliği stratejilerinin etkileri Osmanlı topraklarının batı sınırlarında da
ortaya çıkmış, İngiliz, Fransız ve Çarlık Rusya ittifakının teşviki ve
kışkırtması neticesinde Yunan ayaklanması baş göstermiş ve Mora’dan başlayarak
bütüm Yunanistan bağımsızlığını elde etmiştir.(1830) Öncesinde ittifak
donamasının Osmanlı donanmasını Navarin’de yakması (20 Ekim 1827) ile aynı
dönemde Osmanlı-Rus savaşı (1826-1828) Türkmençay Antlaşmasıyla sona ermiştir.
Karadeniz kıyıları, Kafkasya ve Hazar bölgesinde yayılmacı bir istila
stratejisini ısrarla sürdüren Çarlık Rusya’sı, İran’dan kazandığı Nahcivan ve
Yerivan (Erivan) Hanlıklarının topraklarını zapt ederek Ermenistan Kontluğunu
kurdu (Armyanskaya Oblastı) (1828) Çarlık Rusya’sı kendi lehlerine nüfus dengesi
için de İran civarında yaşayan çok sayıda Ermeni gruplarını bu yeni vilayete göç
ettirdiler. Erivan Kont’u ünvanı verilen Kafkas ordu komutanı Mareşal F.Paskeviç
Osmanlı-Rus savaşının doğu kısmında Poti’den başlayarak Erzurum’a kadar bu
işgali ilerletti. Osmanlı’da Yeniçeri ocağının henüz kaldırılmasından
dolayı(1826), ordularımızın eğitimsiz/talimsiz oluşundan istifade eden Rus
orduları batıdan Tuna’yı aşarak Rumeli’ye saldırdı, diğer Rus kolu da Edirne’yi
işgal etti. Doğudan ve batıdan yapılan bu Rus saldırılarını durduramayan Osmanlı
Devleti çaresizce Rusya ile imzalanan Edirne antlaşması(1829) ile de Anapa
(K.Kafkasya-Karadeniz kıyısında) Poti (Batum’un Kuzeyinde ), Ahıska ve Ahılkelek
Rusya’ya yüklü bir tazminatla birlikte verildi. Böylelikle 1774 Antlaşmasından
sonra yapılan bu en ağır antlaşma Osmanlı’yı hayli hırpaladı üstelik Türkistan
kapısına da Çarlık Rusya’sı yerleşmiş oldu.Ancak kazanılan bu
toprakları/peykleri stratejileri için yeterli görmeyen Çarlık Rusya’sı bundan
sonra Türk Bölgelerini bir insan laboratuvarına dönüştürerek, yeni etnik
grupları, unutulmuş eski dilleri canlandırmak veya işlevsel hale getirmek
suretiyle, gelecekteki hedefleri için bir üstünlük kazanacaklardı. 1853 Kırım
Savaşında Ruslar yine Kars’ı işgal ettilerse de Avrupa Devletleri bu kez
Osmanlı’yı desteklediklerinden Rusya işgal ettiği yerleri geri iade etmek
zorunda kalmıştır. Bu arada dünyada başlayan sanayi devrimiyle önemi artan
petrol için Bakü’de ilk rafineri kurulmuş (1859) ve bir süre sonra da stratejik
önem taşıyan Gazyağı üretimine başlanmıştı (1863) “Sıcak Denizlere İnmek”
şeklinde tanımlanan istilacı hedefi hiç bitmeyen Çarlık Rusya’sı 1877-1878
savaşında doğudan ve batıdan yine Osmanlı’ya saldırdı. Batıda Plevne ve Şıpka’yı
aşarak Yeşilköy’e kadar gelirken, Doğuda yine Erzurum’a kadar ilerlediler ancak
Nene Hatun önderliğinde Şehri savunan Erzurum halkı Rusları Erzurum’dan
püskürttü. Ancak Osmanlı Devleti barış istedi. Ağır şartlarda önce Ayastefenos
sonra da daha hafifletilmiş şekliyle Berlin antlaşmasına göre Doğuda
Kars-Ardahan-Batum (Evla-ı Selasiye), Batıda Romanya ,Sırbistan ve Karadağ’a
bağımsızlık verilecek, Bulgaristan’a Prenslik, sadece Doğu Rumeli Osmanlı’ya
bağlı muhtar bir vilayet olacak, Batı Trakya , Kosova ve Makedonya’da ise
Islahat yapılacaktı
1877-1878 Osmanlı harbi (Kaynak:Anonim) Berlin Antlaşmasından sonra Çarlık
Rusya’sı hem Balkanlarda hem de Kafkasya –Doğu Anadolu’da bir yandan misyonerler
yoluyla, bir yandan da açtıkları konsolosluk teşkilatlarıyla Ortadoksluk
propagandası yapmaya, bir yandan da bütün kavimlerin Slav olduğunu iddia ederek
Slav Birliğini pekiştirmeye çalışmışlar, kabul etmeyenleri de Osmanlıya düşman
göstererek bağını zayıflatmak istemişlerdir. (Kültürel uygulamalar, Misyonerlik,
Para –silah v.s. uygulamaları ) Rusya, sıcak denizlere yaklaşmak için inatla
saldırıyor ve insanlarımızı yok ediyordu. İşte yukarıda sözü edilen Erivan
kontluğunu Rusların yönetiyor olmasıyla (Türk ordusuyla yapılan savaşlarda
bölgeyi bilen Ermeniler kılavuzluk da yapıyorlardı) Ermenilerden oluşan tugaylar
kurulmuş, sivil Ermenilere de silah dağıtılmıştı.(Plevne savaşında ele
geçirdikleri 40 bin tüfeği Kafkasya ve Doğu Anadolu’daki kendine yakın Ermeni ve
diğer topluluklara vererek isyana teşvik etttiler.) Çarlık Rusya’sının Ermeniler
üstünde kurmaya çalıştıkları üstünlüğü çıkarlarına aykırı bulan İngilizler ve
ABD Protestan Ermenileri, Fransızlar ise Katolik Ermenileri yanına çekme
siyaseti güderek bölgeye hakim olma faaliyetlerini sürdürdüler. Rusya diğer
yandan Türkistan bölgesine de girerek diğer Türk Bölgelerini de işgal ediyordu.
Çarlık Rusya’sı 1878 den itibaren bölgede açma hakkı elde ettiği
konsolosluklarla nerdeyse bütün Türkiye’nin haritalarını çıkarıp (yerleşim
yerlerinin etnik ve ekonomik yapısı dahil) farklı topluluklarla işbirliğine
zorluyorlardı. Balkan savaşında da Rus subaylar bizzat Bulgar ve Karadağ
ordularına danışmanlık yaparak başarı kazanmalarını sağlamışlardı. Bütün
bunlardan Çarlık Rusya’sının Türk Topraklarına (Avrupa- Batı-Doğu) göz dikerek
işgal etmek için her fırsata çok hazırlıklı olduklarını anlıyoruz.1.Dünya
savaşına kadar Çarlık Rusya’sının aldığı tek yenilgi Mançurya yenilgisidir.
(Rus-Japon savaşı1904-1905) Bu arada Osmanlı Ermenileri 1894’den itibaren Sason
,Zeytun olmak üzere Doğu ve Orta Anadolu hatta İstanbul’da peş peşe isyanlar
çıkardılar.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI
KAFKAS İLERİ HAREKATI
Lenin Doğu Türklerini böyle oyalarken, Batı
Türkleriyle de ilişki kurmuştu. Anadolu’yu işgal eden Çarlık Rusya’sının
askerlerini ( Trabzon’dan Muş’a kadar ) geri çağırmışlar (Ekim -1917’den
itibaren) ve Türk hükümetiyle de mütareke görüşmelerine başlamışlardı. Ancak
işgal ettikleri bölgeye Türk kuvvetlerinin girişine de böylelikle izin
vermemişlerdi. Yani burada da bir tür oyalama yapılarak, Rus silahlarını Doğu
Anadolu ve Kafkasya bölgelerinde bulunan Ermenilere ve diğer topluluklara
devrederek işgalin sürdürülmesini desteklemişlerdi. İşgal ettikleri Doğu
Karadeniz’de ise Rusya’dan getirdikleri Yunan asıllıları görevlendirilmişti. Rus
işgal bölgesinde Kaos sürerken Osmanlı Devletiyle Erzincan Mütarekesi(15 Aralık
1917) yapılarak ateşkes sağlandı. Ancak Barış görüşmeleri uzun sürdürülerek
bölgede askeri manada Albay Morel, Sivaslı Muradyan ve Antranik ; Erzincan,
Bayburt ,Erzurum, Kars ve Ağrı vilayetlerinde teşkilatlanıp Ağır Rus silahlarına
da sahip olmak suretiyle Müslüman Türklere saldırı ve tecavüzlerine başladılar.
Bu durum Türkleri yok etmeyi hedefleyen planlı bir soykırımdı. Durumun
vehametini gören Türk Hükümeti Brest-Litovsk barış görüşmeleri sürerken halkı
Ermeni-Rum tedhişinden kurtarmak için Kafkas İleri Harekatını
başlattı.(Şubat-1918).
Bu arada Brest-Litovsk antlaşması gerçekleşti (3 Mart 1918) antlaşmayla Kars,
Ardahan, Batum Osmanlı’ya geri verildi (Ama kağıt üstündeydi, gerçekte buralar
Ermenilerin ve Gürcülerin fiilen işgali halindeydi-ayrıca Hem Gürcüler hem de
Ermeniler bu anlaşmaya itiraz ediyorlardı ) Kafkas ileri harekatıyla 14 Nisan’da
Batum, 25Nisan’da Kars, 14 Nisan 1918’de Doğu Beyazıt kurtarılarak 1877-1878
Savaşı öncesi hudutlarımıza ulaşılmış oldu. Ancak geçen süre içinde bölgedeki
acımasız Ermeni gruplarının saldırı ve katliamlarının acı ve ateşi Anadolu’yla
Azerbaycan’ı mahvetmiştir.
AZERBAYCAN DEVLETİNİN KURULMASI
Kafkasya Bölgesinde Bolşevikliğin etkisiyle Tiflis’te Transkafkas Federasyonu ,
Gürcü;Ermeni ve Türklerden oluşan (Bizdeki adı : Maveray-ı Kafkas
Konfederasyonu-11 Kasım 1917) kuruldu. Kafkasya bölgesinde Türklerin ve diğer
Müslüman grupların sürekli bağımsızlık isteklerine karşılık olarak, Bakü’de
bulunan bolşevik liderlerin önderlerinden, Ermeni asıllı Komünist lider Stephan
Şuamyan büyük bir tedhiş hareketı başlatmış ve sonuçta 14.000 Azerbaycan
Türk’ünü katletmiştir (31 Mart 1918). Maveray-ı Kafkas Konfederasyonu Osmanlı
ile sorunlarını çözmek için Trabzon ve Batum Konferansları düzenlendi. (Trabzon
konferansına M.E.Resulzade katılmıştır) Ancak Petrol hesapları yapan
müttefikimiz Almanya bölgeye girmek için Gürcistan’ı himayesine aldı ve
Gürcistan konfederasyondan çıktı. Bu gelişme üzerine 26 Mayıs 1918 de
konfederasyon kendini feshetti. Konfedersayon yerini Milli Şura'ya bırakmasıyla ertesi gün AZERBAYCAN bağımsızlığını ilan etti.(28 Mayıs 1918)(Azerbaycan Bağımsızlık Günü Olarak Kutlanmaktadır)
Buna göre Azerbaycan ile yapılan Batum (4
Haziran1918) Protokolüne göre, Osmanlı hükümeti ihtiyaç olduğu takdirde
Azerbaycan'a askeri yardım yapmayı taahhüt etmiştir. Azerbaycan bir yandan
Osmanlıdan yardım isterken bir yandan da bağımsızlığını 28 Mayıs 1918’de
Tiflis’te ilan etti. Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti KARABAĞ-GENCE
’de kuruldu ve Devlet Dilini Azerbaycan Türkçesi olarak ilan etti. (27 Haziran
1918) Protokolü hayata geçirmek isteyen Enver Paşa 5 Haziran’da Batum'a geldi.
Batum'da ordu birlikleri yeniden düzenleyerek, gruplaştırdı. 1918 yılı 7 ve 9
Haziran’da Enver Paşa'nın verdiği emirlerle 3, 6. ve 9. ordulardan oluşan Doğu
Orduları Grubu oluşturuldu. Grubun Komutanı Vehib Paşa oldu. Türk ve Azerbaycan
askeri birliklerinden oluşturulan Kafkas İslam Ordusu kumandanlığı görevine ise
Enver Paşa'nın üvey kardeşi Nuri Paşa tayin edildi. Nuri Paşa henüz Mayıs ayının
25’inde Gence'ye gelip burada kendi karargahını kurmuştu .Doğu Orduları Grubu
Kumandanlığından 1918 yılı 29 Haziran’da istifa eden Vehib Paşa'nın yerine Enver
Paşa'nın amcası Halil Paşa tayin edildi. Doğu Orduları Grubu’na bağlı olan
Kafkas İslam Ordusu'nun önündeki temel görev Bakü’yü almaktı. (1.Dünya Savaşının
Asya’daki nihai hedefleri : Bakü, Bağdat ve Batum petrollerine sahip olmak
anlamında “3 B” olarak ifade edilmektedir. )
Kafkas ileri harekatı devam ettirilerek 1.Kol Nahcivan üzerinden Tebriz’e, 2.Kol
da Gümrü üzerinden Bakü’ye ulaşacaktı (Ekim-1918) İlginçtir, bu harekatlarda
müttefikimiz Almanlar bize silah çekmiştir.(9.Kafkas Tümenimizle Almanlar
arasında Vorontsovka Savaşı-10 Haziran 1918) İleri harekatını Bakü istikametinde
sürdüren Kafkas İslam Ordusu ile Bolşevik-Komuna birlikleri arasında 1918 yılı
27 Haziran ila 1 Temmuz arasındaki dört günlük Göyçay savaşı cephenin durumunu
netleştirdi. Bu savaşta Kafkas İslam Ordusu, 5.Kafkas Tümenimiz ve gönüllülerden
oluşan 6500 kişilik güç Ordu Komutanı Nuri Paşa(Killigil) ve Tümen Komutanı
Miralay Mürsel (Bakü), Azerbaycanlı Aliağa Şıhlinski ve Yarbay Osman Bey
liderliğinde, 10.000’i aşkın gücü bulunan Bakü Sovyeti Ermeni kuvvetlerini
Göyçay savaşı sonucunda bölgeden sürüp çıkarmıştır (17-30 Haziran 1918).
Bolşevik-Komuna birliklerinin Gence üzerine saldırısı da püskürtüldükten sonra,
Kafkas İslam Ordusu Bakü Harekatı için beklemeye başlamıştı. Çünkü ; •
Osmanlı’nın müttefiki Almanlar ile yeni-ittifakçı Bolşevikler dahil olmak üzere
Ermeniler ve İngilizler de petrol havzası Bakü’den Türkleri dışlamak için bir
nevi işbirliğine girmişlerdi. • Bakü'de Şaumyan Hükûmeti devrilmiş (25 Temmuz) ,
Menşevik ve Taşnaklardan kurulan Sentrokaspi hükûmeti İran’ı işgal altında
bulunduran İngilizleri yardıma çağırmıştı. Kafkas İslam Ordusunun karşısında
Bakü'deki askeri güçler ise 18 bin silahlı Ermeni(Bakü Sovyet ordusu General
Dokuchaev, Albay Avetisov), 1200 İngiliz(General Dunstenville) ve 1500 muharip
Rus birlikleri (Beyaz ordu-Rusya Federasyonu) olmak üzere Toplam 20 000 den
fazla askerden oluşan kuvvet idi. Bakü cephesinde savaşa hazırlanan Kafkas
-İslam Ordusunda ise Türkiye’den gelen 8 bin Türk askeri (Osmanlı Devleti), 7
bin Azerbaycan Türk’ü (Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti) bir miktarda
Dağıstanlı milis(Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti) vardır. Neticede Bakü’ye doğru
harekete geçen Nuri Paşa ; Bakü Muharebesi'nin ardından Kafkas İslam Ordusuyla
15 Eylül 1918'de Bakü’ye girerek şehri işgalden kurtardı.Bakü'nün bu kurtuluş
savaşında 1130 Türk askeri şehit olmuştur. Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti
Tiflis’te ilan edilmiş ve daha sonra Gence’yi merkez edinmişti. Demokratik
Azerbaycan Hükümeti 17 Eylül 1918 tarihinde Gence'den Bakü'ye taşındı.Bu
Tarihten sonra Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin Başkenti BAKÜ şehri oldu.(Bu olay
Türk Tarihinde ilan edilen ikinci Türk Cumhuriyeti olmuştur. İlki Batı Trakya
Cumhuriyetidir)
Azerbaycan 26 Haziranda kendi ordusunu kurdu (Osmanlı subaylarının yardımıyla) , 27 Haziran'da Devletin Resmi dili Türk Dili olarak kabul edildi.Azerbaycan Bayrağı ,Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Hükümeti tarafından üç renk
(Mavi : Türklük , Kırmızı Çağdaşlık , Yeşil : İslamı temsil ediyordu) üzerine ay
ve sekiz köşeli yıldızdan oluşacak şekilde kabul edildi.( 9 Kasım 1918)
Nahçıvan’da ise epey sert tartışmalardan sonra Aras Cumhuriyeti kuruldu.
(Kasım/1918) Başkenti Nahçıvan şehri olan bu cumhuriyetin yüzölçümü 16.000
kilometrekare, nüfusu ise 1 milyona yakındı. Nahçıvan Toprakları,
Şerur-Daralagez, Ordubad , Uluhanlı, Vedibasar, Kemerli’yi kapsıyordu.
2.İleri
Kafkas Harekatının bir diğer hedefi de Güney Azerbaycan’ın İngiliz İşgalini
önlemek olduğundan 6.Ordumuza bağlı 4.Kolordumuz Ali İhsan( Sabis) yönetiminde
Kuzey yönünde harekete geçerek Tebriz’i ele geçirdi.(8 Haziran 1918).Buradan da
hareketle Hoy bölgesinde bulunan Ermeni kuvvetlerini dağıtarak Karabağ’a girdi.
Aslında bu büyük bir başarıydı ve bu iki harekatla Kuzey Azerbaycan’la Güney
Azerbaycan fiilen birleşmiş oluyordu. Ancak 1.Dünya savaşının ilerleyen
yıllarında Rusya’nın yerini ABD almış ve durumun İttifak Devletlerinin aleyhine
gelişmesiyle Osmanlı Hükûmeti, Müttefiklerle birlikte ateşkes görüşmeleri için
girişimlerde bulunacak ve neticede 30 Ekim 1918’de imzalayacağı Mondros Ateşkes
Antlaşması ile Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılacaktır. Mondros ateşkes
koşullarına göre Kafkas İslam Ordusu 1877-1878 hudutlarına çekilecek, Türkiye’ye
geri dönüşe başlayacaktı. 6 Kasım'da Bakü'den, 15 Aralık'ta ise Azerbaycan’dan
tamamen ayrılmıştır. 4.Kolordu ise Ali İhsan(Sabis) Paşa tarafından (Güney'e)
Irak’a (Musul) çekilmiştir.
• Kafkasya’da bulunan Osmanlı Askerlerinin harpten önceki hudutlara çekilmesi
hakkında milletlerarası kararın uygulanmasının hemen mümkün olamayacağı ve bölge
ahalisinin can güvenliğinin sağlanması için bu kararın İngiliz Amiralliğine
tebliğ edilmesini belirtir karar. (28 Kasım1918 Tarih ve 467 sayılı Meclis-i
Vükelâ Kararı)
Türkiye ağırlıklı Kafkas İslam Ordusu Kuzey Azerbaycan’dan,
4.Kolordu da Güney Azerbaycan’dan ayrılmış ancak Demokratik Azerbaycan
Cumhuriyeti egemenliğini sürdürmeye devam etti. Azerbaycan Meclisi açılarak
(Musavvat Partisi çoğunluğunda) Cumhurbaşkanlığına M.Emin Resulzade, İlk Meclis
başkanlığına Alimerdan Topçubaşov seçildi. (7 Aralık 1918) Fethali Han
başkanlığında Azerbaycan hükümeti (3. Kabine) kuruldu. (26 Aralık 1918)
Azerbaycan Meclisi , Demokratik Azerbaycan Cumhuriyetinin yetkili en büyük
organı olarak kabul edilerek, Hükümet Meclise karşı sorumlu olacaktı.Azerbaycan
Cumhuriyeti küçük bir ordu ile Hazar’da küçük bir filo oluşturdu. Tarihi açıdan
en önemli olay ise Resmi dilin Türkçe ilan edilmiş olması ve Bakü
Üniversitesinin bu dönemde kurulmuş olmasıdır (1919) Demokratik Azerbaycan
Cumhuriyetinin sonraki hükumetleri , Nasib Bey Yusufbeyli’nin Birinci Kabinesi
(14 Nisan 1919) ile İkinci Kabinesi (Aralık 1919) kuruldu. Ancak Yusufbeyi’nin
ikinci kabinesi döneminde Azerbaycan bağımsızlığını kaybedeceğinden bu ilk
bağımsızlık döneminin sonu olacaktır. (Bundan sonraki hükümetler Bolşevik
destekli olduğundan Milli ve Bağımsız kabul edilmemektedir. 12 Ocak 1920
tarihinde Rusya dışında dünyanın 23 devleti Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin
varlığını resmen tanımıştı. Kafkasya’da Milli Hükümetlerin kurulmasıyla Şubat
1919'da İngilizler Bakü'yü,Temmuz 1920’de de Batum’u terk edeceklerdir Mondoros
Ateşkesi’nin ardından 17 Kasım'da İngiliz kuvvetleriyle beraber Rus ve Ermeni
kuvvetleri de Bakü'yü yeniden işgal ettiler. Bu durum bölgenin yeniden kaosa
sürüklenmesine neden olacak ve buna göre hududumuz Brest-Litovsk(1918)
antlaşmasının imzalandığı hudutlar yerine ateşkes sınırı denilen daha çok Berlin
antlaşmasının (1878) çizdiği hudutlara çekilecekti (Mondros’un 11.maddesi : ..”
İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetler, işgal ettikleri
yerlerden geri çekilecekler..”) Yani Erzurum’un doğusundan itibaren
Sarıkamış,Oltu, Ardahan ve Yusufeli’nin doğusu yeniden bizden ayrılacaktı.Zaten
Almanya 11 Kasım 1918 de İtilaf devletleriyle ateşkes imzalayınca Sovyet
Hükümeti Brest antlaşmasının ortadan kalktığını ilan etmişti. Kafkas ileri
harekatında ordularımızın cansiperane çarpışarak kurtardığı şehirler yeniden
zulme terk ediliyordu. Kızılordu henüz kurulmadığından Ermeni kuvvetleri bu
sefer İngiliz, Fransız ve ABD hamiliğinde yeniden katliam ve tedhiş
hareketlerine başladılar. Ermeni istila ve tedhişine zemin hazırlayan Mondros’a
gizli bir madde de konulduğundan (24.madde) Altı doğu vilayetinde (Vilayet-i
Sitte) karışıklık çıktığı takdirde buralar İtilaf Devletlerince işgal
edilecekti.(Erzurum-Sivas-Van-Diyarbakır-Elazığ-Bitlis) Mütareke Bölgesi
(Türkiye) ve Azerbaycan’ın Başta Karabağ ve diğer bölgeleri 30 Ekim 1918’den ilk
Oltu Muharebesine kadar (28 Eylül 1920) her türlü tedhiş , katliam ve
tecavüzlere uğramış yine Büyük Harpte olduğu gibi kan ve ateşle kavrulmuştur.
Bu sırada Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti adına tek olumlu gelişme ise ; İtilaf Devletler'nin Azerbaycan Devletini tanımasıdır.(10.Ocak.1920)
Türk Kuvvetlerinin Kafkasya’dan ayrılmasından sonra Lenin yönetimindeki Rusya
görünürde emperyalizme karşı olmakla birlikte yeniden Kırım, Dağıstan, Kafkasya
ve Türkistan’ı işgale başladı.Aslında halklara sunulan bu tablo Gizli bir
Rus/Slav milliyetçiliğinin, Bolşevizmle süslenmiş şekliydi.Öyle ki bu yeni durum
Çarlık Rusya’sını mumla aratır duruma gelmiş üstelik yeni bir kültürel soykırımı
da başlatmıştı. İleride Rusça dışında bütün diller yasaklanacak, ibadetler
ortadan kaldırılacaktır. Kafkasya ve Türkistan’daki Türkleri zorlamayla
kurdurdukları Federasyonlara yeni bir kimlik , orada yaygın kullanılmayan alt
düzeyde lehçeleri de dil olarak kabul ettirecek ve daha sonra da Kiril
alfabesini dayatacaklardır.
İSTİKLAL SAVAŞINDA DOĞU CEPHE HAREKATI
Mondros’la
her yönden İşgale uğrayan Türkiye işgallere direniş gösteririken topyekün
savunma amaçlı siyaset için TBMM nin açılışından sonra (23 Nisan 1920)TBMM
hükümeti Birinci Dünya Savaşında galip gelen devletlerle (İngiliz+Fransız ve
daha sonra Yunanistan) tekrar savaşa girmiş bulunuyordu. (Rusya hariç )
Aynı düşmanlarla savaşmakta olan Sovyet Rusya Türkiye için bir müttefik olarak
görülüyordu. Sovyet Rusya’da bunu kullanarak İtilaf Devletlerince sıkıştırılan
Türkiye’ye yardım etmek ve Kafkasya’da da işbirliği istiyorlardı. Bu arada
Azerbaycan’da Musavvat Partisi Destekli Hükümet yıkılmış yerine Bolşevik yanlısı
hükümet kuruldu. Nerimanov, Sovyet Azerbaycan Hükumetinde Dışişleri bakanı ,
daha sonra Halk Komiserleri Kurulu Başkanı oldu. (Nerimanov TBMM hükümetine
Azerbaycan halkının yardımlarını ulaştırmıştır.) Nerimanov’un daveti üzerine
Bolşevik Kızıl ordu 26 Nisan'da sınırı geçerek Azerbaycan'ı işgal etti ve XI
Bolşevik Kızıl Ordusu 27 Nisan 1920’de Azerbaycan Cumhuriyeti’ne son verdi. •
DEMOKRATİK AZERBAYCAN DEVLETİ, Gence’de kurulduğu 27 Haziran 1918 Tarihi esas
alındığında, Kızıl ordu’nun 27 Nisan 1920’de son verdiği tarih itibariyle ancak
1 yıl 10 ay Bağımsız kalabilmiştir. 28 Nisan 1920'de Azerbaycan Sovyet Sosyalist
Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ancak Azerbaycan Türkleri bu işgali kolay kabul
etmediler ve yeniden bağımsızlıkları için mücadele ettiler. 20.000 ‘i aşkın
Azerbaycan Türk’ü bu çatışmalarda/mücadelelerde hayatını kaybetmiştir
TBMM Hükümeti Kazim Karabekir Paşa komutasında Doğu Cephe Harekatıyla, Ermeni
istilasına son vererek (Batum Hariç) Brest’te öngörülen sınırlarına ulaştı. Türk
Ordusu Gümrü’deyken Ermenistan’la yapılan bu antlaşma ile Türkiye’ye dayatılan
SEVR Antlaşmasının “Reddini” Ermenistan kabul etmiştir. (Gümrü antlaşması -3
Aralık 1920) Bu antlaşma ile Erzurum -Bakü demiryolu onarılarak hizmete açıldı
ve doğrudan Azerbaycan ile Sovyet ‘lerle (karadan) bağlantı neticesinde
Türkiye’ye bu yolla askeri malzeme tedariği başladı. (Bir diğer Lojistik yolu
Denizyolu ile Karadeniz’den sağlanıyordu)
• Daha sonra Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile TBMM hükümeti
arasında (Ali Fuat Paşa TBMM temsilcisi): Moskova Antlaşması TBMM (16 Mart 1921
), • Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti işbirliğiyle Trans –Kafkasya
Sovyet Cumhuriyetleri olan Azerbaycan ,Ermenistan ve Gürcistan ile TBMM
hükümetleri (Kazim Karabekir Paşa’ TBMM temsilcisi ) Kars Antlaşması (13 Ekim
1921) imzalanarak Türkiye’nin Kafkasya ile sınırları kesinleşmiş oldu. Güney
Cephesini ise Antep, Maraş,Urfa halkı kahramanca Fransızlara karşı müdafaa
ederek , Fransız ordusunu(Ermeni askerlerin de yer aldığı) çekilmek zorunda
bırakmıştır.(Ankara Antlaşması-20 Ekim 1921)(Bu günkü Sınırlarımız Hatay hariç
belirlenmiş oldu) Batı Cephesinde ise Yunan İlerleyişini Başkomutan Mustafa
kemal Paşa komutasında Sakarya Muharebelerinde (13 Eylül 1921) püskürtülmüş.
Büyük Taarruzla da Yunan ordusu Anadolu’dan tamamen atılmıştır.(Mudanya
Mütarekesi -11 Ekim 1922) Neticede TBMM Hükümeti İstiklal savaşını başarıyla
tamamlayarak, Lozan antlaşmasıyla(24 Temmuz 1923) dünya’ya kabul ettirmiş ve
Türkiye Cumhuriyetine ulaşmıştır.(29 Ekim 1923)
Kafkasya’ da ise Mart 1922 ‘de Ermenistan ve Gürcistan TransKafkasya SFRS’nin
bir parçası haline getirildi. Lenin’in önerisiyle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliğinin kurulmasıyla (26 Eylül 1922) Merkezi organizasyon yeni doğrultusunda
,Aralık 1922 ‘de de TSFRS Sovyetlerin cumhuriyetiyken 1936’da feshedilerek
SSCB’ye bağlı bir cumhuriyet halinde ama Komünist Parti yönetiminde kalmıştır.
Güney AZERBAYCAN’da ise Şeyh Muhammed Hıyabani ayaklanarak Tebriz’e geldi ve
Azadistan Cumhuriyetini ilan etti.(1920 başlarında). Rıza Han Rus Kazaklarından
oluşturduğu ordu ile Tebriz’i geri alarak ve Hıyabaniyi idam ederek bu harekete
son verdi.(1921) 1936 döneminde Stalin’in emriyle Azerbaycan milli düşünceye
sahip aydınlar ve Pantürkizm savunucuları olan: Hüseyin Cavid, Mikail Müşfik ve
Ayla Sultanova tasfiye sonucu binlerce Azerbaycanlıyla birlikte öldürüldü.
1940’larda Azerbaycan SSR si 2.dünya savaşındaki durumuyla Sovyetleri
destekledi. Türkiye Cumhuriyeti ise 2.Dünya savaşına katılmamış olmakla
birlikte, Mütekabiliyet antlaşması çerçevesinde 193 Azerbaycan’lı Milliyetçinin
SSCB’ye teslim edildiği Boraltan Köprüsü faciası (6.Ağustos.1945) uzun yıllar
iki kardeş Devletin arasında acılara neden olmuştur. Sonraki yıllarda Azerbaycan
SSR’sinin dahil olduğu Varşova Paktı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin dahil olduğu
NATO paktı arasındaki soğuk savaşla geçmiştir. 1980’Lİ YILLAR 1980'lerin
sonlarında en önemli olayı Azerbaycanlı Haydar Aliyev’in Azerbaycan Politbüro
üyeliğine yükselmesidir. SSCB Lideri Gorbaçov döneminde (1990-1991), başta
Dağlık Karabağ meselesi olmak üzere Kafkasya'da artan huzursuzluk gündeme gelir.
Ermenistan'ın Azerbaycan SSR'ye bağlı Dağlık Karabağ Özerk Oblastı ile
birleşme/ilhak (Şubat 1988) odaklı etnik çatışmanın başlamasıyla Azerbaycan’da
1917 yılında olduğu gibi Mart 1988'de de bir diriliş başladı. Azerbaycan’ı
özgürlüğe ulaştıracak yeni bir milli bir uyanış gerçekleşmesi neticesinde artan
gerginliği (özellikle Bakü ve Sumgayıt’ta) ileri süren SSCB Rusya’sı askeri
yönetimi birçok kez duruma müdahale etmeye çalıştı ancak sukûnet sağlanamadı.
SSCB’nin, 70 yıldır Türk bölgelerinde asimilasyonlara başvurarak uyguladığı
enternasyonal politikaların baskısına rağmen Azerbaycan Türkleri haklarını
savunması neticesinde ortaya çıkan etnik gerilim Komünist Parti’nin beklemediği
bir durumdu. Glasnost ruhuyla bağımsız yayınlar ve Milli Hakları savunan gruplar
/örgütler ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan en etkilisi, 1989’un sonbaharında
Komünist Partiden iktidarı devralmaya hazır gibi görünen Azerbaycan Halk Cephesi
Partisi (PFA) idi. PFA kısa sürede bir fikir ayrılığı yaşaması sonucunda Bakü’de
Ermeni karşıtı bir tepki ortaya konmasıyla Sovyet birliklerinin müdahalesi
başladı.
KARA OCAK (20 YANVAR) KATLİAMI VE AZERBAYCAN’IN 2.KEZ BAĞIMSIZLIĞI
Sovyet birlikleri, gerilime engel olmak gayesiyle Bakü’yü işgal ederek 20 Ocak
1990'da Milliyetçi Azerbaycan Türkleriyle şiddetli çatışmalara girdi ve137
milliyetçi göstericiyi şehit ettiler. (Ayrıca 700 Türk yaralandı , 8800 Türk
Tutuklandı) Ancak bütün bunlar SSCB’nin dağılmasını engelleyemedi ve kararlı
olarak haklarını savunan Azerbaycan Türkleri (Halk Cephesi ,Komünist Partiye
muhalefet yapıyordu) SSCB'den bağımsızlığını ilan etti (30 Ağustos 1991)Bunun
öncesinde zaten Azerbaycan Parlamentosu 6 Şubat oturumunda Azerbaycan Devleti
isminin önünde bulunan “Sovyet” ve “Sosyalist “ kelimelerini atarak ;Azerbaycan
Cumhuriyeti olmuştu. SSCB’nin son döneminde Azerbaycan’ın Bağımsızlık ve
Özgürlük mücadelesi, diğer SSCB Federasyonlarının mücadelelerine göre daha çok
insan kaybına neden olmuştur. SSCB, çöküşü durdurmak ve Bölge hakimiyetini
pekiştirmek adına - Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov'un ilan ettiği bağımsızlık
hareketini/30 Ağustos 1991- bastırmak için Sovyet darbesini gerçekleştirdiler.
Muttalibov bu askeri baskı karşısında çekimser bir şekilde Sovyet darbesini
onayladığını açıklamıştır.Yine baskı karşısında Azerbaycan Halk Cephesini
(Bağımsızlık yanlısı olduğundan) feshetti ve cumhurbaşkanının doğrudan seçiminin
yapılacağı bir değişiklik yaptı.Yapılan Sovyet Darbesinin de etkisiyle
Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimine Muttalibov tek aday olarak katıldığından
seçimi –baskı ile- kazandı. (8 Eylül 1991) Bütün baskılar, darbelere karşın
Azerbaycan’ın milli direnişi karşısında Azerbaycan SSR Yüksek Sovyeti
-Azerbaycan Halk Cephesinin 30 Ağustos 1991 ‘de ilan ettiği –Bağımsızlık
ilanının Kabul etmek zorunda kaldı.(18 Ekim 1991) Ardından Azerbaycan Komünist
Partisi dağılmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla (Aralık- 1991)
Azerbaycan’ı ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti tanımıştır.( T.C. 48.Hükümette
Başbakan A.Mesut YILMAZ,-8.Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL - 9 Kasım 1991) Türkiye
,ayrıca Azerbaycan Cumhuriyetinin BM ve AGİK üyeliğine kabulüne destek
sağlamıştır. Daha sonra Azerbaycan’ı İsrail, Romanya ve Pakistan tarafından
bağımsız devlet olarak tanınmıştır. Azerbaycan’ı ABD ise daha sonra
tanımıştır.(25 Aralık 1991) Nihayet Rusya Federasyonu da Azerbaycan’ın
bağımsızlığını tanımıştır.(4 Nisan 1992) AZERBAYCAN CUMHURİYETİ (Azerbaycan
Respublikası) Tarihinde iki kez Bağımsızlık ilan eden Azerbaycan,
bağımsızlığının sona erdirildiği tarih olan 27.4.1920 yılından sonra Sovyet
yönetiminde 72 yıl 5 ay süren zulüm ve meşakkatli döneme büyük bir mücadeleyle
son vererek son kez bağımsızlığını ilan etmiş ve bu gün Azerbaycan ‘ın Resmi
Bağımsızlık günü olarak kutlanmaktadır.(18 Ekim 1991) Azerbaycan’ın
Bağımsızlığına kavuşmasıyla birlikte süregelen Dağlık Karabağ sorunları artan
çatışmalar ve zamanla geçici uzlaşmalarla devam etmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti
daha tam ülkesine hakim olamadan Karabağ’da hakim konumda bulundurulan Ermeni
grupları bağımsız bir cumhuriyet kurduklarını ilan ettiler 6 Ocak 1992 ).
Azerbaycan Cumhuriyeti ise bu –oldu bitti-yi kabul etmeyerek savaşa girdi.
Ermenistan ve Azerbaycan arasında gerçekleşen savaşta Ermeniler, Rus Ordusu'ndan
gizli yardım alarak üstünlük elde ettiler, yine ateşkes sağlandı yine de Dağlık
Karabağ Cumhuriyeti’ni hiçbir ülke tanımadı. Azerbaycan ; Dağlık Karabağ'da
Ermenilerin ısrarlı ilhak girişimleriyle gerçekleşen gerginlik, 1991'in sonundan
Günümüze kadar(2021) kadar devam eden savaşlar ve ateşkesler dönemlerini
başlatacaktır. Ermeni birliklerinin Karabağ'daki konumlarını sürekli Rus
yardımlarıyla kuvvetlendirerek ve Azerbaycan'ı Ermenistan'a bağlayan koridorları
işgal edeceği çıkmaza girmiştir.
HOCALI KATLİAMI
Ermeni gruplarınca işgal
altında tutulan Karabağ’ın Hocalı kasabasında Ermenistan ‘ın 366.Alayının da
desteğiyle Azerbaycan sivilleri katledilmiştir. (25 Şubat 1992) Hocalı Katliamı
Azerbaycan’da büyük bir öfkeye neden olmuş ancak Azerbaycan hükümetinin
tepkisizliğine kızan Azerbaycan halkı bu öfkeyle toplumsal bir ayaklanma
başlatmıştır .Azerbaycan Devletinin bağımsızlığına giden mücadeleli yolun
başından itibaren çekimser bir tutum sergileyen Mutallibov, Azerbaycan Halk
Cephesi Partisi'nin baskısıyla Azerbaycan Millet Meclisi'ne istifasını vererek
görevden ayrılmak durumunda kalmıştır.( 6 Mart 1992)
Elçibey Başkanlığı
(1992-1993)
Muttalibov’un istifasından sonra 1992 seçimlerinde eski Komünist
Parti taraftarları geçerli bir aday gösteremediler ve Azerbaycan Halk Cephesi
(PFA) lideri Ebulfez Elçibey oyların %60'ından fazlasını alarak başkanlığı
kazandı.Elçibey’in programında Bağımsız Devletler Topluluğu üyeliğine muhalefet,
Türkiye ve İran Azerbaycan’ıyla daha yakın işbirliği vardı. Bu yüzden Rusya ve
İran'la yıldızı hiç barışmadı. Baltık cumhuriyetlerinden sonra Azerbaycan,
topraklarından Rus askerlerini ilk çıkaran eski Sovyet cumhuriyetiydi, ayrıca
milli para manat basıldı, Latin alfabesine geçiş başladı Nahcivan, Ermeni
ablukasına alınınca Elçibey, Ermenistan'a giden tüm demir yolu trafiğini
durdurdu ve dış dünya ile olan kara bağlantılarının bir kısmını da kesti.
Azerbaycan ordusu Karabağ'ı yeniden almak için büyük bir saldırı başlattı. Hızla
bir şekilde hareket eden ordu, maalesef birkaç ay sonra üstünlüğü Ermeni
güçlerine kaptırdı. Sonuçta Ermenistan , Azerbaycan topraklarının beşte birini
ele geçirdi ve bir milyondan fazla insanı bölgeden sürüp çıkardı. Ancak
beklenmedik bir anda, Gence’den çekilen Rus askerlerinin bıraktığı silahlara el
koyan Albay Surat Hüseyinov ayaklandı ve emirlere uymadığı gibi 1993 yılı
Haziran ayında silahlı isyana kalkıştı. Bu durum Elçibey’in zorluklarını
artırdı. 1 milyondan fazla göçmen, Ordu’nun Hüseyinov ayaklanmasından etkilenmesi,
kötüleşen ekonomi ve Haydar Aliyev yanlılarının muhalefeti sonucunda Elçibey
Azerbaycan’da yalnız kaldı. Bakü'de ise H.Aliyev konumunu güçlendirerek etkisini
artırdı. 15 Haziran 1993’te Azerbaycan Milli Meclisi’nin başına geçmesiyle Azerbaycan iç tehditlerden kurtuldu. Haydar Aliyev’in Milli Meclis’in başına geçtiği gün artık Millî kurtuluş günü (15 iyem) olarak ilan edildi.Bu şartlarda Elçibey çaresiz 17 Haziran 1993'te gece yarısı başkentten
ayrılarak Nahçıvan'a gitti. Bir zamanlar Halk Cephesi'nin liderlerinden olan
İtibar Memedov'un parlamentoya sunduğu önergeyle Elçibey'in başkanlığı düştü ve
yetkileri iktidar boşluğunda parlamento başkanlığını üstlenen H.Aliyev'e
devredildi.Türkiye’ye gelen Elçibey 22 Ağustos 2000'de vefat etti.
Haydar Aliyev, SSCB döneminde Politbüro'nun
ilk Azerbaycanlı Türk üyesiydi. Elçibey’den sonra zaten fiilen yönetimi
devralmıştı. Yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini de çok yüksek oylar alarak
kazandı.(3 Ekim 1993) 1994-1996 döneminde Suret Hüseyinov da dahil olmak üzere
muhaliflerinden kurtuldu en son 1996'da, eski parlamento sözcüsü Resul Kuliyev’i
sürgüne göndererek Azerbaycan’ın tartışılmaz tek Lider’i oldu. H. Aliyev petrol
ihracatının artmasını sağlayacak olan (Azeri-Çırak-Güneşli dev petrol sahası
üzerinde) imzalanması sonucunda ekonomi gelişmeye başladı. H.Aliyev ikinci dönem
başkanlığına (76 oyla) tekrar seçildi.( 11.Ekim.1998) 1999'un başlarında,
Azerbaycan’ı büyük bir gaz ihracatçısı yapacak dev Şah Deniz doğal gaz sahası
keşfedildi. Türkiye ile 2003 yılına kadar bir gaz ihracat anlaşması imzalandı.
Türkiye’nin de katkısıyla planlanan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı
inşasına başlandı.( 2003) BTC hattı 2005 yılında, gaz boru hattı ise 2006
yılında tamamlandı. Azerbaycan ayrıca Nabucco Doğalgaz Boru Hattı'na
katılmıştır. Haydar Aliyev hastalandı ve tedavi için gittiği ABD’de vefat etti.
(12 Aralık 2003)
İlham Aliyev Başkanlığı (2003- ) Haydar Aliyev hastalandığı zaman
oğlu İlham Aliyev, Parlamento tarafından başbakanlığa seçilmişti. (4 Ağustos
2003) Daha sonra Haydar Aliyev’in hastalığının artması üzerine Cumhurbaşkanı
seçildi. (15 Ekim 2003) İlham Aliyev,15 Ekim 2008 yılında oyların %87'si ile
yeniden seçilmiştir. (2.Kez) Bu ikinci seçimi Muhalefet partileri boykot
ettilerse de 2009 yılındaki Anayasa referandumunda başkanlık için süre
kısıtlamaları kaldırılmıştır.(Ömür boyu Başkanlık yolu açılmıştır) 9 Ekim 2013
Tarihinde İlham Aliyev 3.Kez Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı. Azerbaycan,
Türkiye’yle birlikte Türksoy ve Türk Keneşi üyesidir. 1 ve 5 Nisan 2016
tarihleri arasında Ermeni ve Azerbaycan silahlı kuvvetleri arasında yeniden
çatışmalar yaşandı , ancak yine ateşkes sağlandı. İlham Aliyev döneminde 2007’de
temeli atılmış bulunan Bakü Tiflis Kars Demiryolu (Demiryolunun 503 km'si
Azerbaycan'dan, 259 km'si Gürcistan'dan, 76 km'si ise Türkiye'de) Yapımı
tamamlanarak 30 Ekim 2017’de törenle açıldı.(Törene, T.C. 12.Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan , Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev , Kazakistan Başbakanı
Bakıtcan Sagintayev, Özbekistan Başbakanı Abdulla Aripov ve Gürcistan Başbakanı
Giorgi Kvirikaşvili katıldılar)
KARABAĞ SAVAŞI ve BARIŞI(2020) Karabağ Çatışması, 1990'lı yılların başlarında, geniş
çaplı bir savaşa dönüşmüştü. 1994 yılında imzalanan bir ateşkes, Bakü'nün
Kafkasya ‘daki Sovyet dönemi mirası statüko ile olan sıkıntılarını artırmasının
yanı sıra, Erivan'ın Karabağ işgalini sağlamlaştırma çabalarından ibaret kısmi
istikrar sağlanmıştır. Ancak Ermenistan, Karabağ’ın ardından işgal edilen
Azerbaycan topraklarını elinde tutmayı inatla sürdürmüştür. Karabağ’da Nisan
2016'da cereyan eden dört günlük bir gerginlik, yine ateşkesten sonra bugüne
kadar yaşanan en şiddetli çatışma oldu. Fakat Azerbaycan’ın işgal edilen Ülke
topraklarının acısı da devam etmiştir. Dağlık Karabağ Bölgesi ve elde
ettikleriyle yetinmeyen Ermenistan Azerbaycan’a karşı yeni bir saldırı başlattı.
Ancak bu sefer Azerbaycan Devleti savaş için epey hazırlıklı bulunuyordu. (Eylül
2020) Azerbaycan’ın işgal edilmiş toprakları üzerinde bulunan Ermenistan hudut
birliklerinin başlattığı bu şiddetli saldırılar , 27 Eylül'de başladı ve giderek
bütün hudutları kapsayacak şekilde genişledi. Karşı harekata geçen Azerbaycan
kuvvetleri Ermenistan saldırılarını püskürttükten sonra, Kuzeyden Güneye ( İran
Sınırına) ve Karabağ istikametli taarruzlarıyla işgal altındaki yerleşim
birimlerini kurtarmaya başladı.Sonunda, 44 günlük savaşta Azerbaycan 2783 şehit
vererek zaferini tescillemiştir. Bu savaşta aralarında Türk İHA ve SİHA larının
da bulunduğu insansız Hava araçları büyük rol oynamış ve Ermenistan ‘ın başta
Hava Savunma sistemleriyle, ağır silahlarını tahrip etmiştir. Azerbaycan;
Cebrayıl, Füzuli, Zengilan, Kubadlı ve Şuşa kentlerini; Hadrut, Mincivan,
Ağbend, Bartaz yerleşimlerini olmak üzere toplamda 286 köyü ve aralarında
stratejik öneme sahip Murovdağı’nın da olduğu bazı tepeleri işgalden kurtardı.
Ayrıca Azerbaycan-İran sınırı tamamen kontrol altına alındı.(Ermeni işgaliyle
1993’den beri İran sınırıyla Azerbaycan’ın bağlantısı kesilmişti) 9 Kasım'da
Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan başbakanı Nikol Paşinyan ve
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından imzalandı ve Dağlık Karabağ
bölgesindeki tüm çatışmalara 10 Kasım 2020 tarihinde Moskova saati ile 00:00
itibariyle son verildi
Dağlık Karabağ Anlaşmasının Maddeleri :
* Azerbaycan ve Ermenistan kontrol
ettikleri pozisyonlarda kalacak.
* Kelbecer 15 Kasım, Ağdam rayonu 20 Kasım,
Laçin 1 Aralık'a kadar Azerbaycan'a geri verilecek. *Tarafların ateşkese
uymasını denetlemek amacıyla bir mekanizma oluşturulacak.
*Dağlık Karabağ'da
temas hattında ve Laçin koridorunda Rus barış gücü bulunacak
* Ermenistan
ordusu, geri çekilmesini Rus askerlerinin denetiminde yapacak.
* Rus barış
güçleri Dağlık Karabağ'da 5 yıl süreyle kalacak. Taraflar 6 ay öncesinde itiraz
etmezlerse süre otomatik olarak 5 yıl uzayacak.
* 3 yıl içinde Ermenistan ile
Hankendi arasındaki rota oluşturulacak. Rus askerleri bu rotanın korunması için
yeniden konuşlandırılacak.
* Yerinden edilmişler, Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliğinin kontrolünde Dağlık Karabağ ve etrafındaki bölgelere
dönecek.
* Azerbaycan'ın batı illeri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki
ulaşım koridoru açılacak.
* Taraflar arasında esir ve cenaze değişimi yapılacak.
Azerbaycan Zafer gününü ateşkes tarihi olan 10 Kasım yerine 8 Kasım gününü ilan
etmiştir. (Atatürk’ün ölüm gününe saygı olarak) Türkiye ile Azerbaycan
ilişkilerinin her yönden artarak ivme kazanması beklenmektedir.
*Rifat GÜNDAY
Eğitimci ,Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
Makale Yayın :
https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/tarihten/5816-turk-kapisinda-i-ki-kades-devlet-azerbaycan-ve-turkiye
Kaynaklar :
1-İki İmparatorluk
Arasında. Ahmet Ağaoğlu ve Yeni Türkiye, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yay.Tahirli, Abid. (2011)
2- TDV İslam Ansiklopedisi,Ziya Musa Buniyatov
3-Geçmişten Günümüze Azerbaycan ,Makale . Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 5 Sayı:1 Haziran 2016 Hacer Göl
4-Güncel
Habarler (2020-2021), Anadolu Ajansı , İnternet Medyası
5-Azerbaycan Demokratik
Cumhuriyeti (ADR) Dış Politikası ve Ali Merdan Topçubaşı,Avrasya İncelemeler
Dergisi , Yıl 2020 Sayı 2, Vügar İMANBEYLİ
6- Rus İhtilallerinin Azerbaycan’a
etkileri; Bağımsızlığa giden yol. Gazi Türkiyat , 2015/16 165-185 Ramin Sadıkov
7-1915-1923 Müstemleke Muharibesi , Prof.Dr.Seyit Sertçelik, 2017-TP Yayını
Teşekkür ederiz, çok kapsamlı çalışmadır.
YanıtlaSil