14 Ocak 2017 Cumartesi

Biyografi : 2 , ÖMER FAHREDDİN(TÜRKKAN) PAŞA



FAHREDDİN PAŞA BİYOGRAFİSİ -1 :
(1868,Ruscuk  (Bulgaristan) - 22 Kasım 1948, Eskişehir yakınları )
1868 yılında Bulgaristan'ın Rusçuk şehrinde doğdu. (Ruscuk o dönemde ,Osmanlı Devletinin  Tuna vilayetine bağlı bir sancak idi). Asıl adı Ömer olan Fahreddin Paşanın babası Tuna Vilayeti Posta ve Telgraf Müdürü Mehmed Nahid Efendi, annesi Bali oğullarından (Akıncı ailesi, Malkoçoğullarından) Fatma Adile Hanım’dı. Soyadı kanunundan sonra “Türkkan” soyadını alan Fahreddin Paşa, babasının yanında görevli olan Fransız mühendislerinden Fransızca ve matematik dersi aldı.
1877-1878 (93 harbi) Osmanlı-Rus savaşlarından sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. ( Rumeli vilayetleri işgal edildiğinden ) İstanbul’a geldiğinde henüz 9 yaşındadır. 17 yaşındayken başladığı Harbiye’ye başladı. Babasının aldığı fotoğraf makinesinin etkisiyle  Pera (Beyoğlu) da Febüs fotoğrafhanesinden dersler aldı.  1888’de İstanbul Harp Okulu’nu, 1891’de “Erkân-ı Harbiye’yi bitirdikten sonra 1891'de kurmay yüzbaşı olarak Osmanlı ordusuna katıldı. Fahreddin Paşa sırasıyla : Erzincan , İstanbul, Tekirdağ, Edirnede çeşitli askeri görevlerde bulundu. . Erzincan’da iken  4. Ordu Müşiri Zeki Paşa’nın yeğeni, Süvari Ferik Ahmet Paşa’nın kızı Ayşe Sıdıka Hanımefendiyle (1884-1959) 1900 yılında evlenmiştir.
1906 da Türk-Rus sınırı Tahdit komisyonunu Başkanlığı görevindeyken Yarbay’lığa(Kaymakam) terfi eder. 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra, İstanbul Selimiye'deki 1. Nizamiye Tümeni Kurmay başkanlığına tayin oldu. 1910'da Kurmay Albay (Erkanı Harp Miralay)lığa terfi ederek Tekirdağ'daki 2. Kolordu kurmay başkanlığına getirilir. 1911 yılındaki Türk-İtalyan harbi (Trablusgarp) gibi çarpışmalarda bulunduysa da, adını duyurması Balkan Harbi sonrasında oluyor. Balkan harbinde, Çatalca savunmasındaki başarısıyla  dikkati çekti. 2.Balkan Harbinde de 22 Temmuz 1913’da Enver Paşa öncülüğünde Edirne'ye giren ilk askeri birliğe komutanlık etti.
Birinci Dünya Savaşı’na girildiği zaman Miralay(Albay)  rütbesiyle 4. Ordu’nun , 12. Kolordu kumandanı olarak Musul’da görev yapan Fahreddin Paşa, 1914’te Mirliva(tuğgeneral)liğe terfi etti. 1915 ‘te Dördüncü Ordu komutanı olarak vekaleten  tayin olunan  Paşa, Urfa, Zeytun, Haçin ve Musa dağı Ermeni isyanlarını bastırmakla  hem de tehcire tabi tutulan Ermeniler'i bölgeye  yerleştirme işiyle görevlendirildi. Sonrasında Musul ve Halep görevleriyle yine Mezopotamya bölgesinde bulunuyor.
Arabistan yarımadasındaki hareketlenmeler üzerine yeni görev yeri Hicaz olarak tayin edildi. 4. Ordu kumandanı Cemal Paşa, 28 Mayıs 1916’da Fahreddin Paşa’yı Medine’ye gönderdi
 Hicaz bölgesinde isyan ederek İngilizlerle birlikte harekete geçen Şerif Hüseyin’le mücadele etmek için gönderilen Fahreddin paşa, Medine’ye ulaştıktan sonra Şerif Hüseyin ve dört oğlu, 3 Haziran 1916’da Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek  isyanı başlatmışlardı. Hicaz ve Medine hakkındaki raporunu Şam’da bulunan Cemal Paşa’ya ilettikten sonra Medine civarındaki Karakol ve tren hatlarına  yapılan  saldırılarına karşı hazırlıklara girişti. Artık Cihan harbimizin  “Plevne” si sayılan Fahreddin Paşa’nın  şanlı Medine müdafaası dönemi başlamıştır.
MEDİNE MÜDAFAASI YILLARI-2 :
Fahreddin Paşa 5 ve 6 Haziran gecesi Medine civarında/çevresinde  irtibat ve istasyon görevi gören  ileri karakollarımıza  saldıran Şerif Hüseyin’in güçlerini Fahreddin Paşa, geri püskürttü.
Durumun ciddiyetini anlayan Genel kurmay, Fahreddin Paşa’yı, yeni birliklerle  takviye edilmiş Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi Kumandanlığı’na  getirdi. (15 Temmuz 1916)
Fahreddin Pasa, elinde bulunan son derece kısıtlı imkânlarla Medine'yi iki yıl yedi ay  müdafaa edeceği dönemde Medine’nin yerli halkıyla birlikte Arabistanlı Lawrence’ın da bulunduğu Şerif Hüseyin birliklerine karşı adeta destan yazacaktır. Önce Medine ve çevresinde bir güvenlik hattı oluşturmak için Asar Boğazı, Bi'r-i Derviş, Bi'r-i Abbas ve Bi'r-i Reha mevkilerini asilerden temizledi. 29 Ağustos 1916'da Medine çevresinde 100 kilometrelik bir emniyet hattı meydana getirdi.
 Fahreddin Paşa Medine’de bulunduğu sürece adalet içinde  ve yerli halkı küstürmemeye özen göstermiş  , kurduğu özel bir  komitenin müsaadesi olmadan  herhangi bina askeri amaçla da   istimlâk edilmiyordu .Fahreddin Paşa, tarım alanlarına ve Medine hurmalıklarına hiç zarar verdirtmedi. tarlalara ve hurmalıklara büyük itina gösterdi, ayrıca 6 ton buğday ektirdi , su kuyuları açtırarak yöre halkı ile bütünleşti. Fahreddin Paşa Medine`de imar faaliyetlerinde de bulunmuştur. Peygamberimizin türbesi çevresinde, bitişik ve sık dükkan ve binaları yıktırarak demiryolu istasyonundan türbeye kadar uzanan geniş ve düz bir yol yaptırmıştır.
( Ömer Fahreddin Paşa, sadece Hicaz Seferî Kuvvetler Kumandanı değil aynı zamanda Medine-i Münevvere’nin vekâleten “Muhafızlığı”nı da yapmıştır.” Kâinatın Efendisi’nin mübarek Şehri’nin  müdafaa” sı  Kıyamete kadar unutulmayacak bir destan olacaktır .) 
İngilizlerin "Çöl Kaplanı"nı adını verdiği Fahreddin Paşa askerleriyle de çok ilgilenir morallerini yüksek tutmaya çabalardı :
-‹‹Bir kıtayı teftiş ederken, kıtanın en başındaki eri, herkesin gözü önünde kucaklar, öper ve bu kucaklama, kumandan tarafından bütün kıta erlerinin aynı şefkatle sarılma edildiğinin sembolik ifadesi olurdu. .››(ALINTI : 4. Ordu Kurmaybaşkanı Ali Fuad Erden)
Fahreddin Paşa, her sabah Harem-i Şerif`in hademeliğini yapar, kefene bürünerek ve başına beyaz sarık sararak Peygamberimizin türbesini kendi eliyle siler süpürürdü. O, Ravza-i Mutahhara`nın hizmetkârı ve muhafızıydı.
Yeni Mekke Emiri Şerif Ali Haydar Paşa, Fahreddin Paşa ve Medine Muhafızı Basri Paşa, Medine Telsiz Telgraf İstasyonu’nun temel atma törenine giderken

 Fahreddin Paşa diğer Hicaz şehirlerinin bir bir düşmesinden (Cidde –Mekke – Taif –Yenbu )  dolayı Medine’nin boşaltılmasına şiddetle karşı çıkarak ,savunmaya devam  etmiş ancak yağma ihtimaline karşı da Ravza’da bulunan “Kutsal Emanetleri” İstanbul’a göndermiştir.(14 Mayıs 1917)
Medine Müdafiilerinin Erzak ve mühimmatı iyice azalınca  Fahrettin Paşa meşhur ”çekirge “ talimatını yayınlayarak askerlerinin içerisinde bulunduğu şartlar her gün biraz daha zorlaşmasına rağmen  maiyetindeki subay ve erleriyle birlikte  sabah namazını Mescid-i Nebevi‘de edâ ettikten sonra Peygamberimizin kabrine gelir ve mübarek  huzurunda "Ya Rasulullah!. Son neferimize varıncaya dek şehid olmadıkça senin mübarek bedenini düşman eline teslim etmeyeceğiz..." yemin eder.
Hicaz bölgesinin düşman eline geçmesine rağmen düşman Medine-i Münevvere‘ye asla giremez. Fahreddin Paşa, maiyetindeki  Mehmetçikle emperyalist güçlere karşı destanlar yazıyordu.
Yiyecek ihtiyacını dengelemek için ve Medine halkından isteyenlerden kalabalık bir kafileyi de Şam’ a yolcu ederek tasarruflu bir şekilde uzun süreceği belli olan mücadelesine yine devam etmiştir.Ancak 1917 yılından itibaren Medine Hicaz da savunulan tek nokta haline gelecektir.
Hicaz Kuvve-i Seferiyesi kumandanı Fahreddin Paşa, kumandası altında yararlılık gösteren birliklerden 42. Alay sancağına, Mescid-i Nebevi'de merasimle "muharebe madalyası" takıyor
Fahreddin Paşa ve askerleri bir taraftan düşmanla, diğer taraftan açlık ve hastalıkla mücadele ederken, Kanal Harekâtı felaketle bitmiş, Filistin ,Şam ve Bağdat elden çıkmış ve en yakın Osmanlı kuvvetleri Medine’den 1300 km. uzakta kalmıştı. 
Bir süre sonra da Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi’ni imzalamıştı (30 Ekim 1918). Mütarekenin 16. maddesine göre  Fahrettin Paşa’nın Şerif Hüseyin’e ve İngiliz birliklerine teslim olması isteniyordu.Fahreddin Paşa zaman kazanmak için, kendisine bu emri getiren Osmanlı subayına padişah emri ve şeyhülislam fetvasının gerektiğini söyleyerek  red eder.Bir süre sonra hem padişah, hem şeyhülislam fetvası içeren ikinci bir “teslim olun” emri kendisine tebliğ edilir. lakin paşa bu emri de “padişahın İngiliz baskısı altında verdiği” mesnediyle yine  Medine’yi düşmana teslim etmez.Ancak Kurmay heyetinin de baskısını da  kabullenemeyen Fahreddin Paşa, “Ravza-i mutahhara” da  bir medreseye gitti ve buradan çıkmayacağını  söyleyerek silahlarını -düşmana vermektense- buraya bırakır.Yapılan anlaşmayla Medine,  Paşanın rızası dışında 13 Ocak günü teslim edilir. Medine ahalisi ve kahraman Türk askeri paşa’nın bütün bu direnişini gözyaşları içinde ve gurur duyarak seyreder.
Fahreddin Paşa her taraftan düşmanla çevrili olduğu halde Haziran 1916 başından Ocak/ 1918 ‘e kadar tam 2 yıl 7 ay 5 gün Peygamberimizin mezarını İngiliz ve Fransız topçuları ile takviye edilmiş asi Arap aşiretlerine  karşı savundu. ( Mondros Mütarekesinden sonraki kısmı 72 gündür)
FAHREDDİN PAŞA BİYOĞRAFİSİ-3 ;
Medine’yi teslim etmek zorunda kalan Paşa, 27 Ocak1919 ‘da savaş esiri olarak Yenbu`da bir İngiliz destroyerine bindirilerek Mısır’a götürüldü. 6 ay Kahire`de İngilizlerin Kasır-el-Nil kışlasında tutuklu kalmıştır. 5 Ağustos’da Malta’ya Savaş suçlusu olarak sürüldü. Malta’nın Fort Salvatore kışlasında 2 yıl 33 gün tutuklu kaldı.( 8 Nisan 1921’ e kadar).  Bu süre zarfında İngilizce öğrendi ve İngilizlerin zorlamasına rağmen sırtındaki üniformayı çıkarmadı “Ben bu elbiseyi Harbiye’den mezun olduğumdan beri çıkarmadım” diyerek sürgün boyunca üniformalı bulundu.
Sürgün sırasında İstanbul’da vazife yapan ve savaş suçlularını yargılamak için işgalci kuvvetlerin kurdurduğu Nemrud Mustafa Divân-ı Harbi diye isimlendirilen mahkeme tarafından –gıyaben-ölüme mahkum edildi.
Ankara hükümetinin çabaları ile  İstanbul`dan buraya getirilen diğer savaş suçlularıyla birlikte kurtarılmıştır .8 Nisan 1921’de Malta’dan kurtulan Fahreddin Paşa,  İtalya(Roma), üzerinden Almanya’ya (Berlin) gitti.. Berlin’de karşılaştığı Enver Paşa’nın daveti üzerine
Rusya ‘ya (Moskova) gitti ve İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı Kongresi’ne katıldı(=Rusya Müslümanları kongresi). Daha sonra Batum üzerinden gelip Sarp(Maradit)  sınır kapısından Türkiye’ye girdi(Doğu Cephe Komutanlığı sahası-Kars /Ardahan  ). 2 Ağustos 1921’de Kazım Karabekir Paşa, tarafından merasimle karşılanan Fahreddin Paşa, Kars`taki 12. Tümen`le Fahreddin Paşa, Sakarya Savaşı`na katılmak üzere 20 Ağustos 1921 de Erzurum`dan Ankara’ya – Batı Cephesine -hareket  etmiş ise de, Sakarya Savaşı 23 Ağustos 1921 de başlamıştı. Bu tümenle ortalama 1200 km lik karayolunu katederek Ankara’ya geldiklerinde  ise Sakarya`da savaşı kazanılmış bulunuyordu.( 24 Eylül 1921’de Ankara’ya geldi )   Batı Cephesi karargahında Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ile görüşerek  askeri bir görev talep etmiştir. ( Söz konusu Kafkas  tümeni 1922 de Büyük taarruz ve Başkumandan Meydan Muharebesine ancak katılabilecektir) Güney cephesindeki Fransızlara karşı savaşan Türk kuvvetlerini birleştirmekle görevlendirildikten sonra, Fransızlarla Ankara antlaşmasının imzalanmasından(20 Ekim 1921) sonra; TBMM Hükumeti tarafından  9 Kasım 1921’de Afganistan elçiliğine tayin edildi .
Fahreddin Paşa Afganistan Bayrağına, Afganistan Kralı Emanullah Han Türk Bayrağına sarınmış durumda.
Fahreddin Paşa  Kabil’deki Büyükelçilik görevindeyken, Türk – Afgan dostluğunu geliştirdi,Kızıl orduyla(Ruslarla)  çarpışan ,Başkırdıstan Cumhurbaşkanı Zeki Velidi Togan’ a çeşitli yardımlarda bulundu. 12 Mayıs 1926’da Türkiye’ye dönen Paşa, 31 Aralık 1929’da memuriyet hayatına başladı. Önce Askeri Yargıtay Divanı Üyeliğine, ardından Askeri Yargıtay Divanı İkinci Başkanlığına tayin edildi. 5 Şubat 1936’da Korgeneral'likten emekli oldu.
Fahreddin Paşa, soyadı Kanunuyla(1935)  “Türkkan” soyadını aldı. Hakkında bir çok kitap yazılmıştır. Gazi Mustafa Kemal  Atatürk, Fahrettin Paşa, için “Daha sağlığında adını tarihe altın harflerle yazdırmış kumandanımızdır” der. Tarihe “Çöl Kaplanı, Medine Kahramanı “ olarak geçen  Fahrettin Paşa’ya düşmanları bile saygı göstermiştir.
 22 Kasım 1948’de trenle; İstanbul’dan  Ankara’ya giderken, Eskişehir yakınlarında kalp krizinden vefat etti. Vasiyeti üzeri Rumelihisarı’ndaki Aşiyan Mezarlığında toprağa verilmiştirKabrinin kitabesinde : “1914-1918 Birinci Cihan Harbi’nde Medine’nin Kahraman Müdafii Ömer Fahreddin Paşa, burada yatıyor” yazmaktadır
Ömer Fahreddin Paşa(TÜRKKAN) ,askeri başarılarının yanı sıra 60 yıllık bir fotoğraf arşivine de sahipti. Çanakkale’den Kars’a, Medine’den Malta’ya ve Kabil’e kadar biriktirmiş olduğu 300 seçme cam negatif, çocukları tarafından İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'ne bağışlanmış ve teslim edilmiştir. Fahrettin Paşa’nın Üç oğlu, bir kızı vardı. Oğulları Em. General Mehmet Selim , Em. General Mehmet Orhan ve Y. Makine Mühendisi olan küçük oğlu Ayhan Türkkan Hava Yedek Subay iken şehit düşmüştür(1955). Kızı’nın adı Suphiye Türkkan’dı.
Rifat GÜNDAY
Eğitimci,Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni(13.01.2017)

http://rifatgunday.blogspot.com/2017/01/fahreddin-pasanin-medine-mudafaasi-1.html

http://rifatgunday.blogspot.com/2017/01/tarihimiz-ve-olaylar-3-fahreddin.html

1 yorum:

  1. Türk Milletinin geçmişini anlamak ve istikbali hakkında bir fikir edinmek isteyenlere büyük kahraman Fahreddin Paşanın hayatını okumalarını tavsiye ederim.

    YanıtlaSil