30 Ocak 2017 Pazartesi

Tarihimiz ve Olaylar : 3 , FAHREDDİN PAŞA'NIN MEDİNE MÜDAFAA'SI-1


FAHREDDİN PAŞA’NIN MEDİNE MÜDAFAA’SI-1
HİCAZ CEPHESİNDE GENEL DURUM : 

Birinci Dünya Harbi başladıktan ( 28 Temmuz 1914) sonra İngilizler; 14 Ekim 1914 tarihinde, Osmanlı Devleti egemenliğindeki AKABE KALESİNİ (Denizden) bombalamış, 1 Kasım 1914 tarihinde ise Osmanlı Devleti ile siyasi ilişkilerini kesmişti. (Osmanlı Donanmasının Rus Limanlarını bombalaması üzerine) Ruslar Kafkas sınırından Osmanlıya saldırmış, Osmanlı Hükümeti ise Arap yarımadasındaki Suriye ve Irak cephesi ile Filistin, Hicaz, Asir ve Yemen cephelerindeki birlikleri için 7 Kasım 1914 tarihinden itibaren seferberlik ilan etmişti. Padişah Mehmet Reşat, Halifelik sıfatını kullanarak 11 Kasım 1914’te “Cihad-ı Mukaddes” veya Cihad-ı Ekber (Kutsal Savaş,Büyük Savaş)’i ilan etmek suretiyle, ortak düşmana karşı İslâm âlemini birlikte savaşa katılmaya çağırmış, Ancak Mekke Emiri Şerif Hüseyin, Hicaz’da Cihad’a razı olmamıştı. (Kahire’deki İngiliz Genel Valisi Sir Henry Mc Mahon ile Şerif Hüseyin arasında -Temmuz 1915-BÜYÜK ARABİSTAN Kralı olabilmenin pazarlığını yapıyordu.)

1.Dünya savaşı başladıktan sonra 14 Kasım 1914’te  Şeyh-ül İslam  Hayri Efendi "cihat" fetvası vermişti.Cihat için , Hicaz’da Basri Paşa ve kamu görevlileri ellerini açmış dua ederken
Sultan II. Abdülhamid döneminde Hicaz'daki bazı uygulamalarda değişikliğe gidilmiş, Haremeyn’de de devlet binalarına ve kalelere Osmanlı bayrağı asılmaya başlanmıştır. Mekke Emir’i Şerif Hüseyin, Abdülhamit döneminde (1876-1908) sakıncalı görülerek İstanbul’da tutulmuş ve Şura’yı Devlet üyeliği gibi oyalayıcı bir görev verilmişti. İttihatçılar Devlete hakim olunca Şerif Hüseyin’i tekrar Hicaz’a tayin ederek Mekke Emir’i yapmışlardı.(Emirler Harem-i Şerifteki günlük işlere bakarlar, askeri –idari bir yetkileri yoktu)
Osmanlı Devleti Hicaz-Yemen Cephesinde 1.Dünya Savaşı  boyunca 4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistan'daki kutsal İslam şehirlerini korumaya çalıştı. 7.Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuşlandırılmıştı.

Osmanlı Devleti Mısır'daki İngiliz üslerini ve mevzilerini tahrip etmek amacıyla Kanal(Süveyş) harekatları düzenlemiş ;1.Kanal Harekatı(28 ocak-3 Şubat 1915) Cemal Paşa komutasında 25.000 kişilik kuvvetle yapılmışsa da ağır kayıplarla sonuçlandı.2.Kanal harekatı da (Alman) Miralay Kreb von  Kressentein'in komutasındaki 10.000 kişilik kuvvetle yapıldı,(23 Nisan-5 Ağustos 1916) yine sonuçsuz ve“Romani” mağlubiyetiyle kayıpla geri çekilinmiştir.(4000 esir,çok sayıda silah verilmiştir) “3.Gazze”muharebesinin de kaybı Osmanlı’nın bölge hakimeyetinde zafiyet yaratmış , Yarımadadaki kuvvetlerimizin zayıflamasına neden olmuştur. Aynı dönemde Irak’taki Kût'ül-Ammâre muharebeleri 29 Nisan 1916 da Osmanlı zaferiyle sonuçlanmıştı.

MEDİNE MÜDAFAASI ÖNE ÇIKIYOR :
Dördüncü Ordu kumandanı Cemal Paşa(Karargahı Şam), Mekke Şerifi Hüseyin’in isyana hazırlandığını öğrenince Fahreddin Paşayı Medine’ye gönderdi. ( Mayıs 1916). Fahreddin Paşa 31 Mayıs’ta Medine’ye ulaştı ve Şerif Hüseyin’in birkaç gün içinde isyan edeceği bilgisini/Hicaz geneli , özelde Medine hakkındaki raporunu Şam’da bulunan Cemal Paşa’ya ilettikten sonra Medine civarındaki Karakol ve tren hatlarına yapılan saldırılarına karşı hazırlıklara girişti. Şerif Hüseyin ve dört oğlu, 3 Haziran 1916’da Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek isyanı başlattılar. Haziran 1916 ayının başında ilk defa ayaklanan Cihad-ı Ekber’i kabullenmeyen Şerif Hüseyin Liderliğindeki asiler, Suriye ile Medine arasındaki Hicaz demiryolunu Hedye (Hediye) kesiminde tahrip etmiş, 140’tan fazla telgraf direğini hasara uğratmışlardı.Asilerin maksadı, ilk aşamada Hicaz ile Osmanlı Devleti arasındaki irtibatı ve ikmal akışını kesmekti.5–6 Haziran 1916’da Mekke Emiri Şerif Hüseyin ve oğulları Ali ve Faysal; önceden tasarladıkları plan gereğince, asi Arap aşiretleri ile birlikte yaklaşık 5–6 bin kişilik kuvvetle, Medine etrafındaki Türk karakollarına saldırıya geçmişti. 5-6 Haziran gecesi Medine karakollarına saldırdılarsa da Fahreddin Paşa’nın aldığı tedbirler sayesinde geri püskürtüldüler. Başlangıçta âsilerin sayısı 5.000, bütün Hicaz bölgesindeki Osmanlı askerinin sayısı 15.000 civarındaydı. (Hicaz’daki Osmanlı neferlerinin dağılımı;. Bunlardan 4 bini Fahri Paşa komutasında Medine’de, 3.500 ‘ü de yazın Taif’te ikamet eden Vali Galip Paşa’nın komutası altındaydı. Mekke’de 1200 Derviş Bey’in komutası altında, Cidde’de ise 2600 Osmanlı askeri mevcuttu. Ayrıca Yenbu’nun ve tren yolu istasyonlarının muhafızları da mevcuttu)

Osmanlı Hükumetince ; Mekke Emiri ,Şerif’i Hüseyin emirlikten azledildiğinden ,yeni ve meşru Emir olarak ilan edilen Şerif Haydar,Şam’a gelmiş, Şam Valisi ve 4.Ordu Komutanı Cemal Paşa da kendisini hemen Medine’ye göndermişti
Şerif Ali Haydar Temmuz 1916’da birkaç alimden oluşan heyetiyle Medine’ye ulaştı ve Şerif Hüseyin’i kınayan ilk karşı ve cihad bildirisini yayınladı.(Ancak İngilizler türlü hile ve desise ile cahil Bedevilere altın kazanmayı vaad ederek , akıllarını çelmeye ve isyana katılmalarını teşvik ediyordu.)
Medine’yi çevreleyen güçlü bir surun ve dört müstahkem kalenin bulunması ve Fahri Paşa‘nın kumandasındaki takviyeli Kahraman 12. Alayın Medine’de oluşu Medine müdafaasını elverişli hale getiriyordu.Osmanlı Devleti’nin Hicaz’daki en büyük başarısı Medine’yi elinde tutması ve tren hatlarının ileri karakollar ve “hecin süvari” birliklerinin gözetiminde süratle tamirlerinin yaptırılmasıdır. Aynı başarıyı Suriye-Hicaz kavşağında bulunan Türk garnizonu Maan garnizonu da göstermiştir.Devam eden saldırılara rağmen demiryolunu açık tutmayı başarılması savunmanın esasını oluşturmuştu. Âsiler. Mekke Valisi Galib Paşa’nın tedbirsizliği yüzünden 9 Haziran’da genel saldırıya geçerler. 11 Hazirandan itibaren Şerif Hüseyin’inbaşlattığı saldırılarla : Mekke ,Taif ,Cidde ,Vech ve Akabe ‘ye yönelecek.Demiryolu ve telgraf hatları tahrip edilerek Tümenlerimizle irtibatı kesmeyi hedeflemişlerdir.
Fahreddin Paşa hemen karşı harekâta başlayarak Medine Garnizonu yakınlarındaki Bi’riali, el-İlâve. Bi’rimâşî mevkilerindeki âsileri yenilgiye uğrattı (27 Haziran 1916).
İngilizlerin Kızıldeniz kıyılarından yaptıkları bombardıman ve baraj ateşi desteğiyle Asiler 9 Haziran'da başlattıkları genel saldırı neticesinde ; Cidde’yi 16 Haziran’da ,
Mekke’ye 7 Temmuz’da, Tâif’e 22 Eylül’de’ de girdiler ve işgal ettiler.Kızldeniz kıyısında ve Medine savunmasıyla alakalı Yenbu’nun düşmesi 26 Temmuz 1916’da gerçekleşti. (Yenbu, Cidde’de olduğu gibi karadan bedevi Arapların, denizden de 4 İngiliz savaş gemisinin bombardımanı sonucunda düştü)
HİCAZ KUVVE-İ SEFERRİYESİ KUMANDANLIĞI
Fahrettin paşa ,yeni birliklerle takviye edilen Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi kumandanlığına tayin edimesiyle (15 Temmuz 1916). Fahrettin Paşa 29 Ağustos 1916’da Medine çevresinde İleri karakollar ,Tren istasyonları ve stratejik kontrol noktalarından oluşan 100 kilometrelik bir emniyet şeridi meydana getirdi.Aynı zamanda medine kalelerini de yeni duvarlarla birleştirerek savunma tedbirlerini artırdı.Hayati öneme haiz Demiryolu hattını kontrol edecek şimendifer devriyesi ihdası , İstasyonları ve irtibat/İleri karakolların devriyesi için de Çölde hareket kabiliyetine sahip olan Hecin süvari birlikleri oluşturdu.(hecinsüvar birlikleri/Müfrezeleri Cihad-ı ekber’e itaat eden çoğunluğu Medineli Araplardan oluşmakta isede Komutanlarını Fahrettin Paşa tayin etmişti.) Medine çevresindeki İrtibat noktaları/İleri karakol ve İstasyonların muhafızlarını da takviye ettikten sonra , Medine’yi savunabilmek için İstanbul’dan devamlı takviye kuvveti isterse de , Osmanlı hükümeti ise istenen yardımı yapamaz.
                                       Medinede Tarik-i müstakim yoluna ray döşeniyor
Fahreddin Paşa Bir yandan askeri savunma taktikleriyle uğraşırken , bir yandan da Medine ‘de zorunlu imar faaliyetlerine girişir, Peygamberimizin Türbesinin bulunduğu (Ravza) ‘YA İstasyondan gelen yeni ve geniş bir yol da açtırmış, Çevredeki kontrol noktalarına su kuyuları da açtırarak lojistik faaliyetlere de önem vermiştir.


Medine'de Jandarma Yarbayı Ahmet Bey'in kumandasında, gönüllü Araplardan oluşan Hecin Süvar Akıncı Alayı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında, çoğunluğunun isyana katıldığı doğru olmakla birlikte,Cihat-ı Ekber’e itaat edenlerin desteği sürmüştür.
Osmanlıyı Çanakkale’de aşamayan İngilizler Savaşı daha geniş bir araziye yayarak,geniş Hicaz Coğrafyasında bozguna uğratmak için var gücüyle yüklenmiş, bu amaçla Arabistan'daki saldırı planlarını organize edecek İngiliz heyeti de Cidde’ye gönderildi( Aralık 1916 ) heyetle tanınmış İngiliz ajanı Yüzbaşı Lawrence de gelerek , Şerif Hüseyin ve oğulları ile tanışmış, Emir Faysalın kuracağı Arap ordusuna teknik danışman olarak görevlendirildi.
(Lawrens'in en önemli taktiği : Türk Birliklerinin demiryolunu korumak amaçlı küçük müfrezelere ayrılmasına neden olacak ani ve şaşırtmacı baskınlar başlatması ve Şehit edilen Türklerin karınlarına doldurduğu altınları Bedevilere göstererek cahil bedevileri altına inandırmasıyla , bundan sonraki savaşlarda Türk askerleri teslim alınmadan doğrudan imha yolunu-savaş kurallarına aykırı olmasına rağmen- başlatmıştır.)

6 Ekim–22 Aralık 1916 tarihsel döneminde Medine Garnizonu kontrolündeki ,Medine’nin batısında bulunan : Cedid Boğazı, Bir-i Abbas, Bir-i Sait, Yanbu ve Biyarin Hasani bölgelerindeki Türk ve Urban (Asi arap Aşiretleri) kuvvetleri arasında ilk ciddi çarpışmalar meydana geldi. Fahrettin Paşa komutasındaki Türk birlikleri bu çarpışmalarda başarılı olmuş, sonuçta 1916 yılı sonuna kadar Medine müdafileri mağlubiyet görmeden ,Medine’nin işgaline yönelik girişimlere asla geçit verilmemiştir.
Aqiq vadisinde Fahrettin Paşa’nın yaptırdığı çeşmenin açılışı. Fotoğraf sırasında Fahrettin Paşa askerlerlerine ve açılışa katılanlara su veriyor.

Ancak 1916 yılı sonuna doğru Osmanlı asker ve devlet adamları büyük bir üzüntüye uğradılar.Beklenmeyen-umulmayan gelişmelerle Bir anda Hicaz yarımadası cephelerinde işler ters-yüz hale gelir.Gelinen bu noktada : General Muray (Şerif Hüseyin’in Asileriyle birleşik ordusuyla) Filistin –Kudüs önlerinde, General Maude ise İngiliz birlikleriyle yeniden Kut önlerinde, Büyük bir yığınak yaparak Genel bir saldırı emri bekliyorlardı.Arabistan yarıma adasında ,Hicaz-Yemen cephelerinde genel olarak Almanların isteğine göre yapılan harekat planları Hicazdaki Türk varlığını bitirme noktasına getirmişti.
Şerif Abdullah liderliğindeki kalabalık bir asi grubu 1916 yılı Aralık ayında Teşkilat-ı Mahsusa’nın Liderlerinden Kuşçu Başı Eşref Paşa ‘yı , Yemen’deki birliklere silah, mühimmat ve para götürmek üzereyken –tesadüf eseri- Hayber civarında 114 kişilik müfrezesiyle çatışma sonucunda yakaladılar.
(Hicaz İsyanı nedeniyle Yemen’le bağlantı kesildiğinden Kuşçubaşı Eşref ’in yanında 25.000 Lira tutarında Osmanlı altını ve 80.000 banknotluk parayı ve çeşitli türdeki makinalı silahları riske atmadan kafileyi ikiye bölmüş , birinci kafile Yemen’e ulaşmıştı)
KuşçubaşıEşrefle birlikte 2.kafile dört saatlik çatışma sonrasında asilere esir düştü. Silahlar ve paraları da alan asiler yaralı haldeki Kuşçubaşı Eşref ’i İngilizlere teslim ettiler.

4 Ekim 1916 - Ocak /1917 Tarihsel döneminde bu sefer Medine’nin güneyinden başlayıp devam eden muharebeler ve diğer çatışmalar gayri nizami harp şeklindeki vur-kaç savaşları olarak cereyan etmiştir. Bu bölgelerde Osmanlı birlikleri ile Faysal’a ve Ali’ye bağlı birlikler savaşmış(İngilizlerin Teknik danışmanlığında) , Türk taarruz ve savunmalarında büyük ölçüde başarı sağlanmış, demiryolu hattı tamir edilerek açık tutulmaya çalışılmıştır.

VECH’E TAARUZ ; Emir Faysal(Şerif Hüseyin’in oğlu) , Kızıldeniz’de önemli bir liman kenti olan Vech’i ele geçirmek, Hicaz demiryolunu daha etkili bir şekilde tehdit etmek amacı ile bir dağ bataryası takviyeli 10.000 kişilik bir kuvvetiyle 18 Ocak 1917 tarihinde Yanbu’dan kıyı yolu ile Vech’e doğru ilerlemiş, Kızıldeniz’deki İngiliz filosundan dört harp gemisi de Vech’e yaklaşarak 23 Ocak 1917 tarihinden itibaren bu kenti bombalamaya başlamış, ayrıca iki İngiliz gemisinden de 1000 kadar Mısır ve Sudanlı asker Vech’in kuzeyindeki Zaim mevkiinde karaya çıkarılarak taarruzu desteklemişlerdir.Vech’te bulunan Türk birlikleri; İngilizlerin bombardımanına ve Emir Faysal kuvvetlerinin saldırılarına daha fazla dayanamayarak geriye çekilmiş, sonuçta 26 Ocak 1917 tarihinde stratejik öneme haiz olan Vech kenti de düşmüştür..

İngilizlerin yönlendirmesi ile asiler, 1916 yılında Medine’de kıramadıkları savunma hattını yarmak için 1917 yılı mart ayında yeniden harekete geçtiler.1917 yılının ilk muharebesi 6 Mart’ta Medine’nin batısında bulunan ve Bir-i Ali’den Bir-i Derviş’e gitmekte olan birliklere 600’denfazla asinin saldırması ile başladı. Saldırıda, bölük komutanı dâhil 32 Türk askeri şehit olmuştur.
Hicaz İsyanı ve Medine’deki direniş devam ederken.11 Mart 1917 tarihinde BAĞDAT işgal edildi. Düşmanın Bağdat’ı işgaliyle , yarımadadaki Türk ordu harekatlarına büyük bir darbe vurdu.

1917 YILININ İLK AYLARINDAN İTİBAREN ; Şerif Hüseyin'in oğulları Şerif Ali ve Şerif Abdullah Ingilizlerin altın vaadiyle topladığı bedevilerden oluşan kuvvetlerle birlikte ve Çanakkalede – Kut’ul Amare deki yenilgilerinin acısıyla var kuvvetleriyle ,her türlü hile ve aldatmayla Hicaz Cephesine yüklenen İngiliz Kuvvetlerinin koordinesinde Medine kuşatmasını daha da sıkılaştırarak dış dünyayla bağlantısını kesmeye yönelik eylemlerine devam ediyorlardı.Çölün ortasında Fahrettin Paşa’nın bir avuç tümeni ve Medine’nin “ensar’ıyla” destan yazıyor, Medine’yi ısrarla savunuyorlardı.

MEDİNE’NİN BOŞALTILMASI KARARI
İsyanın başlamasının üzerinden sekiz ay sonraki durum ; . Hicaz demiryolunun korunması çok büyük güçlüklerle sağlanabiliyor, Medine’nin savunulması için de şehirde ciddi sayıda asker tutuluyordu. Bundan dolayı bir ara Osmanlı Genel Kurmayı(Erkan-ı Harbiye) tarafından Hicaz’daki askerin çekilerek bölgenin tahliye edilmesi değerlendirildi. Konuyla ilgili olarak Enver Paşa ,Cemal Paşa’ya bir telgraf çekerek onun fikrini aldı. Daha sonra Medine’nin tahliyesi hakkında Şam’da karargâhta yapılan bir toplantı sonucunda ; Medine’nin tahliyesi kararlaştırıldı. Ancak Fahreddin Paşa Medinenin tahliyesine asla yanaşmamıştır. Hicaz Kuvve-yi Seferiye Kumandanı Fahreddin Paşa, 5 Haziran 1917 tarihinde bir beyanname yayınlamıştı : . 5 Mart 1917’de Şerif Ali’den, 5 Nisan 1917’de Şerif Zeyd’den teslim ve tahliye talep eden mektuplar aldığını dile getirdikten sonra :
Medine Kalesi’nden Türk bayrağını ben kendi elimle indiremem, eğer mutlaka tahliye edecekseniz buraya başka bir kumandan gönderin…” cevabını vermişti. Medine de Paşa her gün "Ravza–i Mutahhara’yı Fahreddin Paşa temizliyor. Siperlere, bakıyor. Ezanı, tabur hafızları okuyor" sonra savaşmaya devam ediyordu.

MEDİNE DE KUŞATMA ÇEMBERİ’NİN DARALTILMASI VE YİYECEK -ERZAK SIKINTILARI
Fahrettin Paşa Medine’nin savunmasını kolaylaştırmak adına ; Önce yeni tayin edilmiş olan Mekke Emîri Şerif Haydar Paşa ailesiyle birlikte Medine’den gönderdi. Onları 3-4000 kişilik yerli halk takip etti Hasta askerler , memurlar ve isteyen Medine halkından oluşan böylelikle toplam 40.000. kişilik kafileyi de Şam’ a göndermiş ,böylelikle erzak’a duyulacak ihtiyacı biraz daha azaltmıştır.
Çölün ortasında dış dünyayla büyük ölçüde bağlantısı kesilen müdafiler ,Peygamberin makamında –Peygamberin sancağı altında canı pahasına Medine’yi savunuyor , aynı zamanda yiyecek ihtiyacına binaen de büyük bir hayatta kalma mücadelesi veriyordu.Bunun için Fahrettin Paşa Medine ulemasından aldığı fetva ile asker karavanasına meşhur “ çekirge yemeklerini “ ekletmiş , boş alanlarada arpa ve hurma tohumu saçarak insanlar ve hayvanlar için sınırlı ölçüde gıda elde etmeye çalışmıştır.
Medine ve cıvarındaki Taarruz , baskın sabotaj saldırılarına örnekler(Ordu raporlarından) :
-24 Mart’ta, Bueir’de 60 ray dinamitlendi ve telgraf iletişimi kesildi.
-25 Mart’ta Abu ElNaam’da 25 ray dinamitlendi, top ateşi ile su tankı ve iki istasyon binası kullanılamaz hâle getirildi, yedi vagon, ahşap ambar ve çadırlar ateşle tahrip edildi, telgraf hatları kesildi, lokomotif kullanılamaz hâle getirildi.
-27 Mart, İstablantar, 15 ray dinamitlendi vetelgraf hatları kesildi.
-29 Mart, Jedhah, 10 ray dinamitlendi, telgrafhatları kesildi ve beş Türk neferi öldürüldü. -31 Mart, Bueir 5 ray dinamitlendi ve telgraf hatları kesildi.
-3 Nisan, Hedia, 11ray dinamitlendi, telgraf hatları kesildi.
-5 Nisan, 200 ray havaya uçuruldu, dört gözlü kemer köprü yıkıldı, telgraf hatlarıkesildi.
- 6 Nisan, lokomotif geçici olarak hizmet görmez hâlegetirildi. Bueir’de 22 ray söküldü, demiryolu altındaki menfezhavaya uçuruldu, telgraf hatları kesildi. Dönemsel Operasyonlar süresinceyaklaşık 36 Türk neferi öldürüldü, 76 asi esir edildi…
-14 Nisan 1917’de El-Muazzam istikametinde büyük bir çatışma yaşandı.
Bir Şerif komutasındaki 800 civarında mevcudlu ,(bir İngiliz subayı, Bağdatlı bir Yüzbaşı, Reşid Rasim adında bir subayın rehberliğinde ) ve ikicebel(dağ bataryası), bir havan topu, iki makineli tüfek, bir hecinsüvar piyadeden meydanagelen urban(Arap-Bedevi aşireti) grubu saldırıya geçti. Amaçları hem telgraf hattını kesmek, hemde demiryolu hattını tahrip etmekti. Çatışma birkaç saat devam etmiş, urbanbüyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmış, Hicaz kuvvetlerinden deüç şehit ve beş yaralı zayiatı meydana gelmişti. Telgraf hattı zarar görmemiş,fakat 140 kadar ray tahrip olmuştu.
-13 Mayıs 1917’de 2.000 kişilik bir kuvvetle El-Muazzam civarına asiler tekrar saldırmışlar ve üzerlerine gönderilen kuvvete de zayiat verdirmişlerdi.
Yaşanan mücadeleye rağmen Hicaz Kuvve-i Seferiyesi’nden ve 1. Kuvve-i Mürettebe’den kuvvet takviyesi mümkün olmamıştı. Başkomutanlık Vekâleti ise ısrarla Medine kuzeyinde demiryolu hattına karşı düzenlenen saldırılara engel olunmasını istiyor ve Medine’deki kuvvetin orada kalmak yerine demiryolunu korumak amacıyla hareket ettirilmesini emrediyordu..
14 Mayıs 1917'de Medine'deki durumun gittikçe zorlaşması, kuzeyden gerekli yardımın ulaşmaması üzerine, Medine ulemasından aldığı fetvayla , Hz. Peygamber'in kabrinin bulunduğu Mescid-i Nebevi'deki kutsal emanetleri, Harem-i Şerif Şeyhi Ziver Bey'in gözetiminde özel bir trenle (Medine’den İstanbul’a ulaşan “SON TREN” olacaktır.)2000 Kadar Muhafızla İstanbul'a gönderir.(Mukaddes emanetlerin yanında, hasta ve istirahatlı erler, subay ve memur aileleri, bin kadar subay-er ve memur, Mevlevî sıhhiye bölüğü, 130. Alay`ın bir taburu da Medine`den ayrıldı)Topkapı Sarayı'nda korunan bu eserlerin büyük bölümü halen Hırka-i Saadet bölümünde sergilenmektedir.


             “son tren'in” İstanbul’a hareketi sırasında Medine istasyonundan geçerken.

Hicazın Son kalan Limanı AKABE de tehlikeye girmişti ; Bu arada Hicaz isyanı, artık Maan’ ve Akabe’ye kadar ulaşmıştı. Akabe Kızıldeniz’in kuzeyindeki son noktaydı. Savaş boyu İngilizlerin ele geçirmeye çalıştığı Sina’ya yakın olması hasebiyle de önem taşıyordu. Faysal’ın kuzeye gönderdiği birliklerin bölge kabileleriyle birlikte Maan yakınlarındaki Ebi’l Lesen’e düzenledikleri ve Osmanlıların birçok şehit, yaralı ve esir verdiği büyük saldırı sonrasında 6 Temmuz 1917’de Akabe, Lawrensin yönlendirmesiyle ters cepheden ani bir saldırıyla asiler tarafından ele geçirildi. Akabe’nin asiler tarafından ele geçirilmesiyle Hicazdaki dengeler büsbütün Osmanlı kuvvetleri aleyhine döndü.Artık Medine müdafilerinin denizden hiçbir bağlantısı kalmamıştı.
Gelinen son durumda ; Fahreddin Paşa’nın savunduğu Medîne ile Yemen dışında tüm Hicaz yarımadası isyancıların eline geçti. Tek direnen şehir Medîne idi
Şerif Hüseyin’in en büyük destekçisi olan İngiliz ajanı Lawrence, çöl bedevîlerini parayla kandırıyor, Sultan Hamid’in yaptırdığı Hicaz demiryollarından kim bir demiryolu rayı söküp getirirse, getirdiği demirleri altunlarla satın alıyor ve kızıldenize attırıyordu.(Çabuk çürüsün –işe yaramasın diye). . Böylelikle Medîne’yi Suriye’ye bağlayan demiryolu hattı tamamen tahrip oldu, şehre erzak ve silah sevkiyatı engellenmiş oldu. Aynı zamanda telgraf telleri de tahrip edilerek payitaht İstanbul’la iletişim tamamen kopartıldı.Yani Medine Çölde düşmanla kuşatılmış bir adaydı artık.
Sultan Mehmed Reşad’ın 4 Temmuz 1918’de vefat etmesi üzerine Osmanlı tahtına Sultan Mehmed Vahideddin çıktı (Son -Kılıç Kuşanma Töreni-Taklid-i Seyf-) Yeni padişahın tahta çıkışı Medine’de de istasyon binası önünde resmi bir törenle kutlandı. Bayrakların gölgesinde padişahın ilk ordu emri olan iradesi (İrade-i Seniyye) okundu. Özetle ; “..Senelerden beri bir zorluklar içinde Osmanlı ve İslâm tarihine Hânedanım için şanlı sayfalar ilâve eden siz, aslanlar yurdunun kahraman yavrularına şahane memnuniyetimi beyan eder ve bu uğurda hakkın rahmetine kavuşarak er meydanlarında can vermiş olan şehitlerimizi saygıyla hürmetle anarım…”
1918 yılının başlangıcı itibariyle Faysal’ın orduları Ölü Deniz’in güneydoğusuna harekât için hazırlıklara başladı. 3 Ocak 1918’de Ebi’l Lesen, 14 Ocak’ta Tüfeyle ele geçirildi. 21 Mart’ta General Allenby, Amman’a doğru hareket edince Osmanlı orduları Amman’a çekilmek durumunda kalmıştır.

19 Eylül 1918’de Allenby Genel Büyük taarruza geçip kuzeye doğru harekete geçince Faysal, Dera-Maan ve Dera-Amman arasında tren yoluna saldırılarına devam etmiş, Maan’daki Osmanlı orduları ise çatışarak geri çekilmişlerdir. İngiliz  ordularının sağından paralel şekilde devam eden Şerif’in birlikleri 1 Ekim 1918’de Şam(Dımaşk)’a ulaşarak ele geçirdiler. Fahreddin Paşa elinde kalan az sayıdaki kuvvetle hem bu çöl yolunu hem de Medine’yi müdafaaya devam etti. Fakat Hicaz demiryolunun Medine’ye yakın olan Tebük-Medâin arasındaki Müdevvere İstasyonu’nun düşman eline geçmesinden sonra Medine Kalesi yakın mesafeden de isyancılar tarafından kuşatıldı. Hiçbir yerden yardım alamaz duruma gelen şehirde kalmış olan halk ve asker arasında açlık ve hastalık hüküm sürmeye başladı. Bu güç şartlara rağmen Fahreddin Paşa şehrin müdafaasını sürdürdü

Şerif Hüseyin kuvvetleri, İngiliz ordusunun arkasından Kudüs’e doğru ilerlediği sırada, (2 Kasım 1917). Filistin’de bir Yahudi yurdu kurulacağına dair "Balfour Beyannamesi" yayınlanmışken bu sefer de 1918 yılı mart ayında söz konusu beyannamede biraz değişiklik yapılarak yeniden Türk kıtalarına dağıtılmış olduğu anlaşılmıştır. Broşürde özetle Rusya savaştan çekilmesine rağmen hala Türklerin savaşmasını eleştiriyor ,Filistinde Bir Yahudi kolonisi kurulacak ancak Mısır daki gibi özgür olacaktır.İstanbul ve Anadolu Türklerde kalacak ama Bağımsız Ermenistan kurulacak diyor fakat kendi içinde çelişki ve aldatmacalarla doluydu. düşman Şerif Hüseyin’den sonra Türk halkını da kandırmaya çalışıyordu. Demiryolu bağlantısının 1918 Mart ayı sonunda tamamen kesilmesine ve tüm diğer tedbirlere rağmen Medine bir türlü işgal edilemiyordu. İngilizlerin beyanname entrikası üzerine askerin moralini muhafaza etmek için Fahrettin Paşa da bir karşı beyanname yayınlamıştır. "Balfour Beyannamesi"adıyla yayınlanan bu İngiliz belgesinde İngiliz hükümetince  Filistin’in ortasında bir Yahudi devleti kurmak istiyorlardı.
Gene bu esnada Rusya’da ihtilal sonucu iktidarı ele geçiren Bolşevikler Osmanlı İmparatorluğu’nun ve bilhassa Suriye ve Irak’ın paylaşılmasına dair, 16 Mart 1916’da İngiltere ve Fransa arasında yapılarak,sonradan Rusya ve İtalya tarafından da iştirak edilmiş bulunan Sykes-Picot gibi gizli antlaşmaları neşretmişlerdi.Hem Balfour hemde Sykes-Picot ‘un yayınlanması Hicazda isyanı yürüten Şerif Hüseyin ve asi şürekası zor durumda bırakmıştı.Ancak isyan  olayı çığırından çıktığından geri dönüşü olamayacaktı.
Kanal Harekatlarının felaketle sonuçlanmasıyla ,gelişen İngiliz-Asi saldırıları neticesinde 4,7 ve 8. Orduların dağılmasıyla ,Hicaz ve Bağdat’tan sonra , Küdüs Filistin ve Şam da elden çıkmış ve en yakın Osmanlı kuvvetleri Medine`den 1300 km. uzakta kalmıştı.

Rifat GÜNDAY
Eğitimci,Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni   ../..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder