Müzecilikte çığır açan Osman Hamdi Bey
Müzecilik genel olarak koleksiyonculukla karıştırılsa da aslında koleksiyonculukla başlamıştır.Türkiye de ilk koleksiyonculuk nasıl başladı bilinmez ama : Müzecilikten önce bazı resmi koleksiyonlarımız vardı. Bunlar ; Kutsal Emanetler , Yabancı Devletlerden gelen ganimetler-hediyeler ve silah koleksiyonları Topkapı sarayında muhafaza edilmişti.Bunların dışında zamanla oluşan ; Konya-Mevlevi dergahı , Ulu Camii Hat ve Yazıları da örnek gösterilebilir.
Türkiye’de Bilim Temelli müzecilik çok geç başladı.Bu anlamda ilk müze 1846’da Müşir Fethi Ahmet Paşa Aya İrini Kilisesinde “Mecma-ı Âsâr-ı Atika” adıyla Padişah Abdülmecid’in (1839-1861) talimatlarıyla Yalova’dan getirtilen Bizans yazıtlarıyla oluşturulmuştu.Ancak Bu haliyle bir koleksiyondan ileri geçmiyordu.Bu yer daha sonra Sadrazam Ali Paşa tarafından(1815-1871) “Müze-i Hümayun”adını almıştır. Müzeye : Edward Goold ,Dr.P. Anton Dethier müdürlük yapmışlar Dr.A.Dethier döneminde koleksiyon Çinili Köşk’e taşınmış ve ilk defa ziyaret için 100 para alınmaya başlandı(1875)
Türk Müzeciliğinde Osman Hamdi Bey dönemi
“Müze-i Hümayun”Müdürü Dr.A.Dethier’in vefatı üzerine Müze müdürlüğüne Osman Hamdi Bey tayin oldu.(1881).Böylelikle Tarihteki müzeciliğimizin yeni bir dönemi başlayarak çığır açacaktı.Osman Hamdi bey ilk önce Müzeciliğin yasal temellere oturtacak “Asar-ı Atika Nizamnamesi”, yani “Eski Eserler Tüzüğü” hazırlattı.( 23 Rebiyülahir 1301 / 22 Şubat 1884 ) Buna göre Eski eserlerin Yurt Dışına çıkarılmasını yasakladı.Sonra Tarihi esrelerin toplanmasına başladı.Tarihi eserlerin sergilenmesi için Farklı Alanlarda yeni müzeler de kuracaktı.İlk önce Çinili Köşk’ün bahçesine yeni bir müze inşa ederek burasını Arkeoloji müzesi olarak tanımladı.(1891) Bunu Konya Arkeoloji (1902) ve Bursa Arkeoloji (1904 ) Müzeleri takip edecektir.
Osman Hamdi bey Nemrut’ta
1 Ocak 1882’de padişah II. Abdülhamit, tarafından bir başka göreve daha atandı. Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğü ile görevlendirildi. Osman Hamdi Bey Okul binasını Mimar Vallaury ile birlikte tasarladı. Binanın inşası ve akademik kadronun kurulmasından sonra da yeni bir nizamnâme ve ders programı hazırlanarak yüksek dereceli bir eğitim kurumu olarak açıldı (2 Mart 1883) Bu ilk Güzel sanatlar okulunda : resim, heykel, mimarlık ve hakkâklık olmak üzere dört sanat dalında öğretim yapılacaktı. Okul binası: İstanbul Arkeoloji Müzeleri karşısında bulunan, günümüzde Eski Şark Eserleri Müzesi ve idare kısmı olarak kullanılan yapıdır.
Türk sanat Tarihinde bir ilk olarak : Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina(Yatağan/Muğla) ve Sayda'da(Lübnan) arkeolojik kazıları bizzat gerçekleştirdi. Sayda'da (Lübnan) yaptığı kazılarda bulduğu, arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan, İskender Lahiti ve Tabnit lahitleri de bulunduğu bir takım antik eserleri çıkararak İstanbul’a taşıdı. Bu eserler Osman Hamdi Bey'in temellerini attığı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunmaktadır.
Çinili Köşk
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin yapımı düzenlemesi :
Osman Hamdi Bey Müze Binasının yapımı için dönemin yöneticilerinden aldığı destekle, kendisinde oluşan kültüre göre Mimar Alexander Vallaury ile birlikte tasarlayarak –planlayarak bugün ki İstanbul Arkeolji Müzesinin ilk kısmının inşasını 1899’da tamamlayarak hizmete açmıştır. İstanbul Arkeoloji Müzesinin binasının cephelerindeki süslemeleri ve anıtsal yapıt duruşu ile son derece dikkat çekmekte ve İlk örnek Müze binamızdır.Binanın Ön cephesinde geniş merdivenlerden ulaşılan iki girişi kaideli yuvarlak dört sütun karşılamaktadır.Girişin üzerindeki alınlık(Batı Tarzı) ile görselliği arttırılmıştır. Alınlık üzerinde kufi üslupla Eski Türkçe (Arap alfabesiyle ‘Eski Eserler Müzesi’ yazmaktadır. En tepede yani üçgen alınlığın bitiminde ise binayı inşa ettiren II.Abdülhamid’in Tuğrası yer almaktadır. Bu şekilde düzenlenen Müze-i Hümayun; arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştu. Koleksiyondaki silahlar ve askeri teçhizatlar Aya İrini’de bırakıldı ve burası “Esliha-i Askeriye Müzesi” adıyla yeniden düzenlendi. Bugünkü Askeri Müze’nin temeli olan bu yeni müze, 1908’de ziyarete açıldı. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser depoları ilerde kurulacak bölge müzelerinin temeli oldu. Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerinin eserlerini Okulun büyük salonunda toplayarak Güzel Sanatlar Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başladı. Arkeoloji Müzesi binasına 1903 yılında kuzey, 1907 yılında güney kanadın eklemesi ile müze bu günkü halini almıştır. Daha sonraları Müzenin içinde fotoğrafhane, kütüphane, modelhane yaptırdı.
Tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu yapmıştır.
Biz de EAL olarak Osman Hamdi Bey’in Müzeciliği yolunda bir adım atarak “EAL Küçük Prens Kitapları Müzesi“ yle yeni bir çığır başlatmayı umuyoruz.
Müzenin Koleksiyonları
İstanbul arkeoloji Müzesi 1891 yılında açıldıktan sonra koleksiyonunu genişletmiştir. Müze Koleksiyonları tasnif edilirken Batı anlayışının aksine Eski Yunan ,Roma ve Bizans eserleri ayrı-ayrı kategorilerde sergilendi.(Bu üç Medeniyetin birbirinden ayrı olduğu özellikle vurgulanmış oldu) Bugün müzenin giriş katındaki sağ tarafta bulunan salonda Arkaik dönemden Roma dönemine Antik Çağ heykelleri bulunmaktadır. Sol taraftaki salonda ise Sidon Kral Nekropolü’nden gelen İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Tabnit Lahdi gibi dünyaca ünlü lahitler bulunmaktadır.İkinci katında ise Hazine Bölümü, Gayri İslami ve İslami Sikke Kabineleri ile kütüphane bulunmaktadır.Ek binada ise farklı çağlara ait buluntular ve tümülüs kazıları sonucu elde edilen eserlerin sergilendiği salondur. Tharakia-Bithynia ve Bizans bölümlerine sahiptir. 1. Kat ‘Çağlar Boyu İstanbul’ 2. Kat ‘Çağlar Boyu Anadolu ve Troia’ 3. Katta ise ‘Anadolu’nun Çevre Kültürleri: Suriye, Filistin ve Kıbrıs’ Eserleri kronolojik sıraya göre sergilenmektedir.
İskender Lahdi, Ağlayanlar Kadınlar Lahdi ve Tabnit Lahdi bir arada
OSMAN HAMDİ BEY
(İstanbul /30.12.1842- İstanbul/24.02.1910)
CURATOR – STATESMAN – PAINTER – ART EDUCATOR – ARCHAEOLOGIST
Eski sadrazamlardan İbrahim Ethem Bey’in oğludur.1860'da hukuk öğrenimi için Paris'e gitti. (15 Yaşında) Hukuk öğreniminin yanı sıra o dönemim ünlü ressamlarından resim eğitimi aldı.Burada Marie ile ilk evliğinden iki kızı oldu.
İstanbul’a döndü ve 1869 yılında Bağdat’ta Yabancı İşler Müdürlüğü''ne atandı. 1871'de İstanbul'a geri dönerek Saray’da Protokol’de çalışmaya başladı.1873 de Viyana Uluslararsı Sergi Komiserliği görevindeyken ikinci evliliğini yaptı.1881'de Müze-i Hümayun müdürlüğüne atandı. 1883 yılında Güzel Sanatlar Akademisi (Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi)'ni ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni kurdu ve her ikisinin de müdürlüklerini yürüttü .1884'te antika eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklattı.İlk Kazı Çalışmalarını başlattı.
Eserlerinde hem Batı kültürü hem de Oryantalist etkiler görülür.Yani Batılı uslubu kullanırken , konu olarak Türk-İslam Kültürünü kullanmıştır.Resimlerinde figürli kompozisyonlar ve portreler üzerinde çalışmış ayrıca mimari detaylar ve dekarosyana da yer vermiştir.
1884 Yılında Gebze-Eskihisar Köyünde köşke yaptırarak eşi Naibe hanımla buraya yerleşti.(Sonradan Osman Hamdi Bey Müzesi yapıldı) 1910 yılında İstanbul Kuruçeşme ‘deki yalısında vefat etti.Mezarı Çinili Köşk ‘tedir.
Önemli Eserlerinden Bazıları
Kahve Ocağı (1879)
Haremden (1880)
İki Müzisyen Kız (1880)
Kuran okuyan Kız (1880)
Çarşaflanan Kadınlar (1880)
Gebze’den Manzara (1881)
Çekik Gözlü Kız-Tevfika (1882)
Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız I-II (1890)
Feraceli Kadınlar (1904)
Pembe Başlıklı Kız (1904)
Kaplumbağa Terbiyecisi (1906)
Mimozalı Kadın (1906)
Şehzade Türbesinde Derviş (1908)
Silah Taciri (1908)
Beyaz Entarili Kız (1908)
Sarı Kurdeleli Kız (1909)
Kaplumbağa terbiyecisi(1906)
*Rifat GÜNDAY
Eğitimci ,Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder