Yakın zamanda
kaybettiğimiz Asırlık Çınar Halil İnalcık (26 Mayıs 1916-İstanbul /
25 Temmuz 2016-Ankara) kendi anlatımına göre en verimli çağını 80 yaşından
sonra yaşamıştır. Türk Tarihçiliğinde Osmanlı Tarihinin bir ekolu ve duayeni
olan hoca aynı zamanda siyaset tarihçiliğini ve nedeniyet medeniyet
tarihçiliğini de bizlere kazandırmıştır. İnalcık Hoca tarihçilik anlayışında;
meslektaşlarından daha bir evrensel bakış geliştirmiş, siyasi tarihçiliğin
Devletler için önemli olduğundan hareketle, ele alınan dönemde insanların geçmişte
nasıl yaşadığını, sosyal hayatını, ekonomisini, gündelik yaşantısını da
gözler önüne sererek medeniyet ve kültür tarihçiliğinin gelişimine destek
olmuştur. Halil
İnalcık, Türk tarihçiliğini modern
tarihçilik düzeyine çıkardığı, çalışmalarında çeşitli milletlerin (özellikle Balkan
Milletlerinin ; Bulgarlar,Arnavutlar .v.b) tarihi geçmişlerine katkıda bulunduğu
için
uluslararası alanda önemli bir tarihçi ve bilim adamı olarak kabul görmüştür.
TÜRK
TARİHİNİN EN BÜYÜK DÜŞÜNCE USTASI:
İnalcık
Hoca, Türk Tarihinin stratejik düşüncelere kaynak
olabilmesi için tarihin öneminin, gençlere yani özellikle okullarımızda yeterince
anlatılmadığından bahisle; tarih kitaplarının cazip olmadığını, ders kalıpları
içinde tarihin ezberletilmeye çalışılmasının hoşa gitmediğini bu yüzden de
çocukların düşünce geliştirebilecekleri bir sistem değişikliğine gidilmesini
MEB Talim terbiye Kuruluna açıkladığını biliyoruz. Bu konudaki görüşlerini aşağıda
belirtmiştir.
“Ben orada tematik bir tarih öğretimi olsun dedim.
Mesela şehir temasını ele alalım. Şehir tarihte nasıl ortaya çıktı? İlk
şehirler nasıldı? Anadolu’da şehir tipleri nasıldır? Böylece çocuklar, gençler
tarihe ilgi duyabilirler. Tarihi sevebilirler. Aslında tarihin yorumlanması,
tarih bilgisi belli sosyal gelişmelerin ve anlayışların etkisi altındadır. Her
devirde tarih başka türlü yorumlanır.”
Büyük usta engin düşüncelerini geliştirirken Türk tarihinin
konularını nasıl irdelediğini yine
açıklamalarından anlıyoruz;
“Tımar meselesi bütün 14. ve 15. asırda bir mesele
olmuştur. Bir adam 30-40 sene savaşıyor. Tımarı büyüyor. 15 bin akçalık büyük
bir tımar oluyor. Fakat öldüğü zaman devlet tarafından bu tımar parçalanır.
Tabii babasının tımarını kaybeden insan için bu büyük bir kayıptır. Osman Gazi’ye
atfedilen kanun, bundan sonra babasının tımarı aynen oğluna geçsin diyor. Tabii
bu babasının tımarını kaybetmek istemeyenlerin muhitinden geliyor. Tarihçi bunu
keşfedecek….” Görüldüğü gibi Tımar meselesinin klasik dönemden önce hangi
merhalelerden geçtiğinin analizine ulaşmadan bir neticeye yani senteze
varılamayacağını bizlere işaret ediyor.
İnalcık, Türk Tarihinden günümüze yol gösterecek
düşünceler için, günümüz dünyasında Türkiye ekonomisini de, araştırmacı tarihçi
ve bilim adamı özellikleriyle değerlendirebilmekte ve bundan stratejik düşünce
üretebilmektedir. Bugünün Türkiye’sinde
en büyük meselenin ekonomi olduğunu işaret etmekte, bir istikrarsızlık
havasıyla ekonomiyi sarsmanın dış
stratejinin işi olduğunu tespit edebilmektedir.” Allah korusun, Ecevit zamanındaki gibi bir kriz gelirse
işsizlik olacak, diğer ülkelerle ekonomik ilişkilerimiz kötüleşecek. Bakın, o
krizde, Orta Asya’daki nüfuzumuz sıfıra indi. Demek istiyorum ki temel
meselemiz ekonomiktir ve hükümet bunu iyi anlamış durumdadır. Mesela işsizliği
ortadan kaldırmak için bu konut meselesi ortaya atılmıştır. Osmanlı’nın şanlı
günlerinde değiliz. Fakat bugünkü durumumuz da sadece bugünle alakalı değildir. Güçlü Batı devletleri, aynen XIX. yüzyılda olduğu gibi azınlıkları tahrik etmekte, sahip çıkmakta, desteklemektedir. Balkanlarda Osmanlı Devleti'ni çözülmeye, dağılmaya götüren süreç bugün Türkiye'ye tatbik edilmeye çalışılmaktadır."
İnalcık Hoca; devletlerin istikbalinin ekonomiden
geçtiğini işaret ederek, kuvvetli ve
büyük bir devlet olmanın yolunun da yüksek teknolojiye ulaşmayı gerektiğini
bizlere göstererek ; “Bu da üniversitelere, eğitime yaptığımız yatırımla
doğrudan alakalı. Maalesef üniversitelerimiz çok zayıf. Doğru dürüst
kütüphaneleri yok. Kitap bile alamıyorlar. Amerika’yı Amerika yapan,
kütüphaneleri ve üniversiteleridir. Devamlı olarak dışarıdan beyin çekiyorlar.
Her büyük devlet diğer devletleri etkisi altına almaya çalışır.” İnalcık
Ekonomik gücün dünyada nasıl etkili olduğunu ABD’nin stratejik hedeflerinin
sürekli artmasının nedeni olarak açıklar. Ancak ABD bölgesel stratejilerinde
Türkiye’yi yok sayamayacağını, misal olarak da Türkiye’nin, ABD’nin Irak /Suriye
politikasına direnecek kadar güçlü olduğunu ve bundan sonra da Bölgedeki tarihi
bağlarından dolayı direnmeye devam edeceğini öngörmüştür. İnalcık düşüncelerini
tarihi olaylarla bağdaştırarak açıklama yöntemi kuşkusuz geleceğimize yön
verecek Türk stratejistlerine rehber olacaktır.
OSMANLI ÇALIŞMALARI
Osmanlı Çalışmalarını evrensel düzeyde yürüten İnalcık hoca; Osmanlıdan 90 sene sonra yani Osmanlı Medeniyetinin kaybolduğunun düşünüldüğü bir zamanda çok açıkça Osmanlı araştırmalarının gelişmesine katkı sağladı. Bu süreci pekiştiren İnalcık’ın eserleri artık birer kaynak halini almıştır. Hoca bu aşamaya gelebilmek için Türkiye’de ve yurt dışında Osmanlı belgelerine epey bir zaman ve emek harcayarak ulaşabilmiş ve belgeleri ustalıkla kullanmayı başarmıştır. Prof. Dr. Halil İnalcık Osmanlı tarihi hakkında tartışma yaratan ve bazı tarihi gerçekleri değiştiren araştırmalarını, Asırlık hayatını, bilgi birikimini, tarihe bakışını, Dünyanın en önemli tarihçisi olarak “BATILILARIN OSMANLI TARİHİNE BAKIŞINI KÖKDEN DEĞİŞTİRDİM” diyerek özetlemiştir.
İnalcık Osmanlı araştırmalarını; Osmanlı Devleti'ni sadece hanedanlık tarihi olarak değil aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin toplumsal yapısını, Osmanlı kültür ve medeniyet tarihiyle ele aldığını anlatarak “şimdiye kadar, Osmanlı hakkındaki hüküm, batılı dostlarımızın görüşleri ile biliniyordu. Yaptığım çalışmalarla, uluslararası sahnede Osmanlı Devleti ile ilgili görüşleri temelinden değiştirdim. Şimdi Batılılar, Osmanlı’yı anlamak için beni okuyorlar”
İNALCIK
HOCANIN TARİH METODOLOJİSİ
İnalcık Hoca, objektif tarihçiliğin, objektif tarih olamayacağını
savunmuştur.” Olamazda! Çünkü tarihçi büyük ölçüde değerlendirmelerini kendi
toplumuna göre yapmaktadır. İnalcık Hoca da
“Her dönemin yorumlaması başka türlü olur. Tarihçilik anlayışları; İktisadi,
siyasi, kültürel doğrultulara göre değişir. 2. Dünya Harbi’nden beri tarih,
sosyal tarih, iktisadi tarih, kültür tarihi önem kazanmıştır” der. Halil İnalcık’a göre
tarihi araştırmalar yapılırken; Bilimsel araştırmacılığa
önem verilmelidir, tarihi gerçekler belgelere dayandırılarak, çarpıtmadan ve
abartılara kaçmadan yani tarafsız olarak yazıya geçirilmelidir. Araştırma
yapılacak dönemin diline (Örneğin Osmanlı tarihi için Osmanlıcaya) ve
bununla birlikte 5 yabancı dile hâkim olunmalıdır, geçmişte yayınlanan eserler
incelenmelidir, Batı tarihçiliği yakından izlenmelidir. Gibi temel esasları
açıklamıştır.
Ancak İnalcık hocanın yukarıda açıklanan temel
esaslar, arşiv ve belgelerin yanı sıra yüzey araştırmalarına da çok önem vermiş
yani alan araştırmalarına bizzat katılarak tarihi coğrafyasında, tarihi
olayların yerini tespit etmekle aslında gerçeği de ortaya çıkarmıştır. ( Mesela
bugün Anadolu da yeri tam olarak tespit edilemeyen yerler vardır : Sultan
Höyüğü -1.Kılıçarslan’ın Otağının kurulduğu tepe-, Miryokefalon Vadisi, Sultan
Çayırı -Fatihin öldüğü yer…)
İNALCIK
HOCANIN ESKİŞEHİR ÇALIŞMALARI
Ünlü Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık, Eskişehir'deki Osmanlı İmparatorluğu'na ait Karacahisar Kalesi'nde yüzey araştırmaları /alan incelemelerinde bulunmuştur. (1998)O döneme kadar Karacahisar Kalesi'ne üniversitelerden ilgilenenin olmadığını ifade eden Prof. Dr. İnalcık, şöyle konuştu: ''Bu kalenin Osmanlı tarihi için önemini anlattım. 1999'da Anadolu Üniversitesi'nden Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebru Parman tarafından kalede kazı çalışmaları başladı. Şu anda A.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erol Altınsapan kazılara devam ediyor. İlk önce tarihçi Ahmet Refik siyasi rakipleri tarafından Eskişehir'e sürgün geliyor. Kale hakkında ilk kez İkdam Gazetesi'nde bir makale yazıyor. Bazı yabancı seyyahlar da bu kalenin önemi belirtiyorlar. Osman Bey dönemiyle birlikte kalede bir şehir kuruldu. Burası sarp ve su yok. Fatih döneminde Fatih'in emriyle şehir ahalisi Karacaşehir köyüne nakledildi. Ondan sonra Karaca hisar’da nüfus kalmıyor. Kanuni döneminde Defterdar Hüsam Bey, kaleye ilgi duymuştur'' dedi.
Karacahisar’da bulunan
kale ile ilgili arkeolojik kazıların başlamasında etkili olmuştur.(Osmanlının
kuruluşunun 700. Yılı kutlamaları çerçevesinde) .Bu kazılarda kale
içindeki caminin ve diğer eserlerin
ortaya çıkarılmasına katkı sağlamıştır.Prof. Dr. Halil İnalcık; “Osman Bey
siyasi kariyerine Eskişehir’de başlamıştır. Eskişehir’deki Karacaşehir(Karacahisar)
Osmanlı’nın ilk payitahtıdır. Uludere Köyü ’nün de
tarihi rolü büyüktür. En eski kaynak olan Aşık Paşazade’deki verilerin tesbitinin
yapılması gerekir” şeklinde değerlendirmiştir.
İnalcık yüzey araştırmaları sonucunda Karacaşehir
köyünde bulunan camiin “Devletin ilan edilme hutbesi okunan cami “ olarak işaretlenmesine
katılmadığını belirterek ; kroniklerde bu camiin kalenin içinde olduğu çok
açıkça anlaşılmaktadır.Açıklamalarıyla Kazılarda hutbe okunan camiinin de bu
gün kale içinde tespiti yapılmıştır.
İnalcık Hoca; 19.yüzyılda Odunpazarındaki “ATLIHAN” ın metruk bir halden yeniden inşa
yoluyla hayata geçirilmesine katkı sağlamıştır.( Odunpazarı Belediyesi tarafından
Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi kapsamında 2006 yılında, orijinal mimarisi
göz önünde bulundurularak 768 metrekarelik bir alanda Atlıhan adıyla yeniden
inşa edilir ve günümüzde el sanatları çarşısı –Kafe’ler olarak turistik bir
mekan olarak kullanılmaktadır)
Tarihçiliğe kazandırdığı ivme ile,Türk tarihçiliğine
dünya ölçeğinde bir yer edindiren
İnalcık Hoca; 20.yüzyıl Türkçülüğünü esas almakla birlikte , toplumsal
tarihçiliği , toplum hayatını ön plana çıkaran ve bunları yaparken de saha
üzerinde çalışıp bilimsel süzgecinden geçirdikten sonra düşüncelerini kitap
haline getirmiş ve bu kitaplar da dünya ölçeğinde kaynak kitaplar olmuştur. Osmanlı
Medeniyetini de açıklarken tarihi coğrafyadaki kültürlerin karşılıklı
etkileşimini açıklayabilmektedir.
HALİL İNALCIK BİYOGRAFİSİ9 Mayıs 1916 tarihinde İstanbul’da doğdu. İnalcık’ın soyadı, ileride bir tarihçi olacağını işaret edercesine tarihten alınmıştır. (Harzemşahlar’ın Maveraünnehir’deki valisinin ismidir) Ankara Gazi İlkokulunu bitirdikten sonra, Sivas Öğretmen okulundan nakil olduğu , Balıkesir Muallim Mektebi'ni bitirdi (1935) Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi Bölümü’nde yükseköğrenimine başladı. 1942 yılında "Tanzimat ve Bulgar Meselesi" adlı doktora tezini verdi. Uzun yıllar aynı fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine dersler verdi. 1943’te Viyana’dan ‘Büyük Ricat’e Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Hanlığı başlıklı teziyle doçentliğe atandı . 1951'in yazında Bursa Şer'iyye Sicilleri üzerine çalışmaya başladı. Girişimleri sonucu Siciller , Topkapı Sarayı'ndaki atölyede ciltlenip temizlenerek tekrar Bursa’ya gönderildi. İnalcık, Haziran 1952'te Viyana Bozgun Yıllarında Osmanlı-Kırım Hanlığı İşbirliği teziyle profesörlük ünvanı aldı.
Sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü'nde Osmanlı Tarihi Kürsüsünü kurdu ve "Osmanlı Tarihi Üniversite Profesörü" olarak ders verdi. 1973 yılında meşhur kitabı The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600 yayınlandı. Yurtiçi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'ne davet edildi ve burada Tarih Bölümü’nü kurdu. “Center for Ottoman Studies” Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora öğrencilerine seminer dersleri verdi. 20. yüzyıl sona ererken Cambridge'de bulunan Uluslararası Biyoğrafi Merkezi tarafından dünyada sosyal bilimler alanında sayılı 2000 bilim adamı arasında gösterilmiştir . Ardında 66 kitap ve 500'e yakın makalesiyle tarihçiliğinde en üst mertebeye ulaşmıştır.25 Temmuz 2016 tarihinde Ankara'da vefat etti. İstanbul'a Osmanlı İmparatorluğu döneminde protokol mezarlığı olan Fatih Camii haziresine defnedilmiştir.
ESERLERİ (Bir bölümü) :
•The Ottoman Empire, The Classical Age, 1300-1600, London, 1973•Studies in Ottoman social and economic history, London, 1985
•The Middle East and the Balkans under the Ottoman Empire, Bloomington, 1993
•Süleyman the second and his time, Istanbul, 1993
•An Economic and Social History of the Ottoman Empire (Donald Quataert ile birlikte), Cambridge, 1994
•From empire to republic: essays on Ottoman and Turkish social history, Istanbul, 1995
•Sources and studies on the Ottoman Black Sea, Cambridge, 1995
•History of Humanity (editor, Peter Burke ile birlikte), 1999
•Ottoman Civilization (Gunsel Renda ile birlikte), Ankara, 2003
•Essays in Ottoman History , Eren Yayıncılık
•Makaleler 1: Doğu Batı, Doğu Batı Yayınları, 2005
•Fatih devri üzerinde tetkikler ve vesikalar, Ankara, 1954
•Osmanlı'da Devlet, Hukuk, Adalet, Eren Yayıncılık, 2000
•Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi Cilt 1/1300-1600, Eren Yayıncılık, Prof. Dr. Donald Quataert ile, 2001
•Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi Cilt 2 / 1600-1914, Eren Yayıncılık, 2004
•Osmanlı İmparatorluğu - Toplum ve Ekonomi, Eren Yayıncılık
•Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), Yapı Kredi Yayınları, 2003
•Tanzimat ve Bulgar Meselesi, Eren Yayıncılık
•ABD Tarihi, Allan Nevins/ Henry Steele Commager (çeviri) Doğu Batı Yayınları, 2005
•Şair ve Patron, Doğu Batı Yayınları, 2003
•Balkanlar, (Prof. Dr. Erol Manisalı ile)
•Atatürk ve Demokratik Türkiye , Kırmızı Yayınınları ( 1.Baskı: Temmuz 2007 - 2.Baskı: Aralık 2007 )
•Devlet-i Aliyye (1.Baskı: 2009)
•Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
•OSMANLILAR, Fütühat ve Avrupa İle İlişkiler
Has-Bağçede 'Ayş u Tarab - Nedimler Şairler Mutripler, İş Bankası Kültür Yayınları (2016)
Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı
Osmanlılar (2016)
Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı (2016)
Rönesans Avrupası & Türkiye'nin Batı Medeniyetiyle Özdeşleşme Süreci, İş Bankası Kültür Yayınları (2016)
Osmanlı ve Modern Türkiye, Timaş Yayınları (2016)
Rifat GÜNDAY
Eğitimci,Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
*Tarihçilerin Şeyhi
KAYNAKLAR :
1- İlber Ortaylı
2- Tubitak Yayınları
3- İsenbike Togan
4- Emine Çaykara
5- Bekir Yusuf Açıkgöz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder