Gezi yazısı -1
AYDINOĞULLARININ ŞİRİN
BAŞKENTİ ; BİRGİ
Ödemiş’ten ayrılıp ,ovayı katedip
Bozdağ’lara yaklaşınca otantik görünümlü,kırmızı kiremitli evleriyle
yeşillikler arasından BİRGİ hemen
önümüze çıkıyor. Adeta zamanın durduğu yer. Hani asırlık evlerden yeni ve
aslına uygun onarım görenler olmasa , Birgi’nin zamana
direndiği daha iyi anlaşılacak. Ödemişten ayrıldıktan yaklaşık 20 dakikada
Birgi’ye ulaşıyoruz. Birgi ; İzmir’e 120 km mesafede olup,
sırtını Bozdağ eteklerine yaslamış sanki bu muhteşem coğrafyadan güç alırcasına
asırlık avlulu ve ahşap katkılı Birgi
evleri ve onlara kanat geren ulu çamları ,meşeleri,çınar ve ceviz ağaçları bizleri karşılıyor. Beldenin girişindeki
depo/fabrika ve Jandarma binası olmasa adeta tarihten gelmiş gibi
tamamen doğal ve tarihi dokusuyla ayakta duruyor. Birgi’nin ortasından akan
Sarıyer dersinin etrafında yer alan Birgi bir zamanlar (1308 de Aydınoğulları
(veya Aydınoğlu) başkenti olmuş) Türkiye Coğrafyasının çok önemli bir medeniyet
beşiği olmasının ihtişamıyla ne güzel, şirin bir yer olarak günümüze
gelebilmiş. Birgi’yi koruyan eller ve yaşatan eller ne güzel eller.Maalesef
günümüzde böyle örnekler yok denecek kadar az kalmış.
AYDINOĞLU Mehmet Bey Camii(Ulu Camii) : Otobüs’ten inilince
ilk önce Ulu Camii’ye giriyoruz. Beyliğin kurucusu Gazi Mehmet Bey (1308-1334) tarafından
1312-1313 yıllarında; hamam, medrese ,çeşme ve türbe’den oluşan bir külliye
tarzında yaptırılmıştır.
Camiye girince (Birkaç basamakla aslında iniliyor) ilk
dikkatimi çekenler ; Sütunlar,süslemeli ahşap kapılar
ve tabiî ki tavan.Tam karşımızda mihrap. Turkuaz renkli çiniden yapılmış, üst
kısmında geometrik bezemeler ile süslenmiş. Mihrap önünde sütunlu küçük bir kubbe.Tavanın kalan kısmı ahşap ve çift eğimli.Çok farklı bu
tarzın sebebi Aydınoğulları(Aydınoğlu) denizcilikten çok hoşlandıkları için bir
nevi gemi teknesine benzetilmiş sanki.
Minber kündekari (Çivi kullanılmadan yapılmış demek)
cevizden oyma yapılmış. Mihrabın yanlarında oyularak çok köşeli yıldızlar ve
kürelerle (Gezegenler) süslenerek , burada gökyüzü ve
samanyolu sistemi anlatılmak istenmiştir. Minber’in ve Pencerelerin iç kapıları
daha önceleri çalınmış; İmam efendi’nin anlattıklarına göre “Bir İngiliz bayan profesör müzayedede satışa
çıkan eserlerin Birgi Ulu camiine ait olduğunu tespit ederek İnterpol’a suç
duyurusunda bulunmuş. Böylelikle kapılar Türkiye’ye gönderilmiş.”(Maalesef
Burada Yurt Dışı teşkilatlarımızın sayın
görevlilerinin çalınan eserlerle ilgili bir tespiti ve başvurusu olamadığını da
üzülerek öğreniyoruz)Yapının duvarları
devşirme taştan yapılmış, sütunları da öyle.Arka
cephede(güney duvarı) bulunan antik döneme ait arslan kabartması da bambaşka
bir sanatsal görünüm sağlamış. Özetle Beylikler döneminin ilk Ulu Camii si
olarak Türk-İslam sanatının da önemli yapıtları arasında sayılan Aydınoğlu Mehmet Bey Camii
; Selçuklu Mimarisinin çok ayaklı kesme taştan yapılmış camii mimarisini
andırsa da kesinlikle Mehmet Bey camii kendine özgü eserler içerisinde seçkin
yerini almıştır kanaatindeyim.
Aydınoğlu Mehmet Bey Camiinden sonra yöresel Pazar’dan
geçerek tabii bu arada tarihi evleri de gözlemleyerek Çakırağa konağına
ulaşıyoruz.
Çakırağa konağı, Türkiye’deki ahşap yapıların içerisinde
bence en görkemlisi ve dimdik ayakta kalanı.18.yüzyılda(1761 yılında) tüccar
Şerif Ali (=Çakır Ağa)tarafından yaptırılmış konak,1993 yılında esaslı bir
onarım restorasyon geçirmiş olup şu anda Kültür ve
Turizm Bakanlığına bağlı bir müze. Konak üç katlı olup,üç
tarafı(Kuzey,batı ve güneyi) duvarla çevrili ,doğu cephesi açık olup Bozdağ
manzarasına hakimdir.Alt kat “taşlık” tarzında yapılmış üst katlara çıkan çift
merdiven bulunmaktadır.Konakta eyvanlı odalar ve cumbalı balkonlar barok
üslubundan etkilenmiş görünmektedir.Konağın ahır,samanlık ve mutfak evi gibi
eklentilerinin bir kısmı hala durmaktadır.Konakta Çakır ağa kahvelerini farklı
cumbalı-eyvanlı odalarda içermiş.Konağın en güzel odaları ; İzmir ve İstanbul
odalarıdır.anlatılanlara göre Çakır ağa’nın , biri İzmirli, diğeri İstanbullu
iki hanımı olduğundan. , odaların duvarlarına İzmir ve İstanbul’un birer
görüntüsünü/resmini yaptırmış. Resimler, bize şehirlerin o günkü halini
göstermekle birlikte sanat açısından hayli önemi var. Konağın İçi olduğu kadar
dışı da çiçek ve motiflerle süslenmiş olması herkesin dikkatini çekmeye
yetmektedir. Birgi deki bir diğer konak görkemli olmasa da Sandıkoğlu
Konağı’dır.(Hasarlı durumdadır).
Birgi’nin diğer tanınmış yapıları ;
Birgivi Mehmet efendi Medresesi(16.Yüzyıl örneği) ve türbesi, Karaoğlu
camii(18.yüzyıl), Derviş Ağa camii, medresesi(Dar-ül hadisi) külliyesi(18.yüzyıl) ,Çukur Hamamı, Osmanlı
Hamamı , Sasalı hamamı , konak benzeri geleneksel Türk evleri ,Çeşmeleri ve su
kemerleriyle adeta Milli bir açık hava müzesi. Birgi, Türkmen beyi olan Aydınoğlu Mehmet Bey
tarafından ,başkent yapıldıkdıktan sonra bu
coğrafyanın önemli bilim , eğitim , kültür
ve ticaret merkezi vasfına kavuşmuştur.
Yüz yıldan fazla Sakız ve Mora’ya kadar olan Ege coğrafyasında (Başkent Birgi ,İzmir, Aydın ,Alaşehir , Selçuk dahil olmak üzere) hüküm süren Aydınoğulları
( Aydınoğlu ) Beyliği’nin çeşitli büyüklükte
altmış şehri ve otuz kadar da muazzam savunma kalesi bulunuyordu. Aydınoğulları (
Aydınoğlu ) nın Ege
coğrafyasına yaptıkları
hizmetler bu günkü haliyle bile anlaşılabilmektedir.
Gazi Umur Bey Anıtı(1334-1348)
Birgi’nin sokaklarını, açık hava müzesini geride bırakarak,
Bozdağ’ların eşsiz güzelliğini’ne kıvrıla kıvrıla tırmanmaya
başladık ve Salihli üzerinden dönüşümüz
başladı. Gönlüm bir kez daha Birgi’ye gelip bir gece kalmak ve bu havayı tekrar
teneffüs etmekten yana.
Açıklamalar :
1-Aydınoğulları(Aydınoğlu) Beyliği’nin özetle tarihçesi : 14.yüzyıl başlarında ,Anadolu Selçuklu’nun
dağılmasıyla, Germiyanoğlu beyliğinin subaşısı olan Türkmen beyi Aydınoğlu
Mehmet Bey tarafından Menderes yöresinde kuruldu (1308). Başkenti Birgi’dir.İzmir’ i fethetmiştir.Oğlu Umur Bey zamanında
beylik en canlı dönemini yaşadı.
Yunanistan, Mora ve Ege adalarına seferler yapıldı, ganimetler elde edildi.
Fakat Papa tarafından gönderilen Haçlı ordusunun İzmir'i alması (1344) ve Umur
Beyin şehadetiyle
gerileme dönemi başladı. Kardeşi Selçuk Emiri Hızır Bey
Haçlılarla anlaşmak zorunda kaldı, 1390'da da beylik Osmanlı egemenliğine girmiş,1425’de
tamamen ortadan kalkmıştır.
2-Aydınoğulları8Aydınoğlu)
beylerinin önemli hizmetleri: Aydınoğulları sahip oldukları şehirlerde
imar yaprak, Anadolu’daki Türk otoritesinin
boşluğunu doldurmuşlar , buraları Bilim ve
eğitim merkezleri haline getirmişlerdir.Beyliğin resmi dili Türkçe olduğundan
Türkçe’nin gelişimine katkıda bulundular.Özellikle Birgi her bakımdan bir
bilim,kültür ve eğitim merkezi halini alarak altın çağını yaşamıştır.Aydınoğlu
Mehmet Bey Birgideki Ulu Camii külliyesini yaptırmıştır.Birgi Ulu Camii
Beylikler döneminin ilk Ulu Camiisidir.
Mehmet Bey’in oğlu
İsa Bey ,sonradan başkent olan Selçuk’da İsa
bey(tamamen mermerden ) camiini ve imaretini yaptırmıştır.Bu camide yine
Beylikler döneminin ilk avlulu camii olma payesini almıştır.
Aydınoğulları soyundan gelen Özdemiroğlu Molla Yakup
tarafından İzmir Konak’taki Kemeraltı çarşısında Hisar camii (1597-1598)yaptırılmıştır.Hisar camii Aydınoğulları Beyliğinin ortadan
kalkmasından 150 yıl sonra yapılmış,özelliği
üç mihraplı ilk camiidir.
3-Aydınoğuları (Aydınoğlu)
Beyliğinin “Çaka” Bey’in mirasını devralması: İlk Türk Denizcisi Çaka
Bey(1081-1092) ‘in yine bu bölgedeki rolünü Mehmet bey’in oğlu Umur Bey üstlenmiştir.Mehmet Bey zamanında Selçuk’ta kurulan
tersaneyi geliştirerek oluşturduğu donanmayla (1310-1348)1318 de sahil
İzmir(Gavur İzmir) i ele geçirerek İzmir Emiri oldu.Büyük bir donanmayla 1329 da Mora seferini yaptı.1338-1340 da
Mora, Eğriboz ve Kile’ye seferler yaptı.Lakin papa ,birleşik haçlı ordusu
(Venedik,Ceneviz,Rodos ve Kıbrıs)tertipleyerek İzmir’i tekrar geri
aldırttı.Gazi Umur Bey İzmir’i yeniden fetih için çarpışırken şehit
oldu.(1348).Babasının türbesine (Birgi)’ye defnedildi.
Rifat Günday
Araştırmacı,Eğitimci ve Tarih
Öğretmeni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder