20 Ağustos 2016 Cumartesi

Gezi yazısı - 1 BİRGİ

 
Gezi yazısı -1
AYDINOĞULLARININ ŞİRİN  BAŞKENTİ ; BİRGİ
Ödemiş’ten ayrılıp ,ovayı katedip Bozdağ’lara yaklaşınca otantik görünümlü,kırmızı kiremitli evleriyle yeşillikler arasından BİRGİ  hemen önümüze çıkıyor. Adeta zamanın durduğu yer. Hani asırlık evlerden yeni ve aslına uygun onarım görenler olmasa , Birgi’nin zamana direndiği daha iyi anlaşılacak. Ödemişten ayrıldıktan yaklaşık 20 dakikada Birgi’ye ulaşıyoruz. Birgi ; İzmir’e 120 km mesafede olup, sırtını Bozdağ eteklerine yaslamış sanki bu muhteşem coğrafyadan güç alırcasına asırlık avlulu ve ahşap katkılı  Birgi evleri ve onlara kanat geren ulu çamları ,meşeleri,çınar ve ceviz ağaçları  bizleri karşılıyor. Beldenin girişindeki depo/fabrika ve Jandarma binası  olmasa adeta tarihten gelmiş gibi tamamen doğal ve tarihi dokusuyla ayakta duruyor. Birgi’nin ortasından akan Sarıyer dersinin etrafında yer alan Birgi bir zamanlar (1308 de Aydınoğulları (veya Aydınoğlu) başkenti olmuş) Türkiye Coğrafyasının çok önemli bir medeniyet beşiği olmasının ihtişamıyla ne güzel, şirin bir yer olarak günümüze gelebilmiş. Birgi’yi koruyan eller ve yaşatan eller ne güzel eller.Maalesef günümüzde böyle örnekler yok denecek kadar az kalmış.

AYDINOĞLU Mehmet Bey Camii(Ulu Camii) : Otobüs’ten inilince ilk önce Ulu Camii’ye giriyoruz. Beyliğin kurucusu Gazi Mehmet Bey (1308-1334) tarafından 1312-1313 yıllarında; hamam, medrese  ,çeşme ve türbe’den oluşan bir külliye tarzında yaptırılmıştır.




Camiye girince (Birkaç basamakla aslında iniliyor) ilk dikkatimi çekenler ; Sütunlar,süslemeli ahşap kapılar ve tabiî ki tavan.Tam karşımızda mihrap. Turkuaz renkli çiniden yapılmış, üst kısmında geometrik bezemeler ile süslenmiş. Mihrap önünde sütunlu küçük bir kubbe.Tavanın kalan kısmı ahşap ve çift eğimli.Çok farklı bu tarzın sebebi Aydınoğulları(Aydınoğlu) denizcilikten çok hoşlandıkları için bir nevi gemi teknesine benzetilmiş sanki.




Minber kündekari (Çivi kullanılmadan yapılmış demek) cevizden oyma yapılmış. Mihrabın yanlarında oyularak çok köşeli yıldızlar ve kürelerle (Gezegenler) süslenerek , burada gökyüzü ve samanyolu sistemi anlatılmak istenmiştir. Minber’in ve Pencerelerin iç kapıları daha önceleri çalınmış; İmam efendi’nin anlattıklarına göre  “Bir İngiliz bayan profesör müzayedede satışa çıkan eserlerin Birgi Ulu camiine ait olduğunu tespit ederek İnterpol’a suç duyurusunda bulunmuş. Böylelikle kapılar Türkiye’ye gönderilmiş.”(Maalesef Burada Yurt Dışı teşkilatlarımızın  sayın görevlilerinin çalınan eserlerle ilgili bir tespiti ve başvurusu olamadığını da üzülerek öğreniyoruz)Yapının  duvarları devşirme taştan yapılmış, sütunları da öyle.Arka cephede(güney duvarı) bulunan antik döneme ait arslan kabartması da bambaşka bir sanatsal görünüm sağlamış. Özetle Beylikler döneminin ilk Ulu Camii si olarak Türk-İslam sanatının da önemli yapıtları arasında sayılan  Aydınoğlu Mehmet Bey Camii ; Selçuklu Mimarisinin çok ayaklı kesme taştan yapılmış camii mimarisini andırsa da kesinlikle Mehmet Bey camii kendine özgü eserler içerisinde seçkin yerini almıştır kanaatindeyim.



Aydınoğlu Mehmet Bey Camiinden sonra yöresel Pazar’dan geçerek tabii bu arada tarihi evleri de gözlemleyerek Çakırağa konağına ulaşıyoruz.

  
Çakırağa konağı, Türkiye’deki ahşap yapıların içerisinde bence en görkemlisi ve dimdik ayakta kalanı.18.yüzyılda(1761 yılında) tüccar Şerif Ali (=Çakır Ağa)tarafından yaptırılmış konak,1993 yılında esaslı bir onarım restorasyon geçirmiş olup şu anda Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir müze. Konak üç katlı olup,üç tarafı(Kuzey,batı ve güneyi) duvarla çevrili ,doğu cephesi açık olup Bozdağ manzarasına hakimdir.Alt kat “taşlık” tarzında yapılmış üst katlara çıkan çift merdiven bulunmaktadır.Konakta eyvanlı odalar ve cumbalı balkonlar barok üslubundan etkilenmiş görünmektedir.Konağın ahır,samanlık ve mutfak evi gibi eklentilerinin bir kısmı hala durmaktadır.Konakta Çakır ağa kahvelerini farklı cumbalı-eyvanlı odalarda içermiş.Konağın en güzel odaları ; İzmir ve İstanbul odalarıdır.anlatılanlara göre Çakır ağa’nın , biri İzmirli, diğeri İstanbullu iki hanımı olduğundan. , odaların duvarlarına İzmir ve İstanbul’un birer görüntüsünü/resmini yaptırmış. Resimler, bize şehirlerin o günkü halini göstermekle birlikte sanat açısından hayli önemi var. Konağın İçi olduğu kadar dışı da çiçek ve motiflerle süslenmiş olması herkesin dikkatini çekmeye yetmektedir. Birgi deki bir diğer konak görkemli olmasa da Sandıkoğlu Konağı’dır.(Hasarlı durumdadır).

Birgi’nin diğer tanınmış yapıları ; Birgivi Mehmet efendi Medresesi(16.Yüzyıl örneği) ve türbesi, Karaoğlu camii(18.yüzyıl), Derviş Ağa camii, medresesi(Dar-ül hadisi)  külliyesi(18.yüzyıl) ,Çukur Hamamı, Osmanlı Hamamı , Sasalı hamamı , konak benzeri geleneksel Türk evleri ,Çeşmeleri ve su kemerleriyle adeta  Milli  bir açık hava müzesi.  Birgi, Türkmen beyi olan Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından ,başkent yapıldıkdıktan sonra bu coğrafyanın önemli bilim , eğitim , kültür  ve ticaret merkezi vasfına kavuşmuştur.  Yüz yıldan fazla Sakız ve Mora’ya kadar olan  Ege coğrafyasında (Başkent Birgi ,İzmir, Aydın  ,Alaşehir , Selçuk  dahil olmak üzere) hüküm süren Aydınoğulları ( Aydınoğlu ) Beyliği’nin çeşitli büyüklükte  altmış şehri ve otuz kadar da muazzam savunma   kalesi bulunuyordu. Aydınoğulları ( Aydınoğlu ) nın Ege  coğrafyasına  yaptıkları hizmetler bu günkü haliyle bile anlaşılabilmektedir.
Gazi Umur Bey Anıtı(1334-1348)
Birgi’nin sokaklarını, açık hava müzesini geride bırakarak, Bozdağ’ların eşsiz güzelliğini’ne  kıvrıla kıvrıla tırmanmaya başladık  ve Salihli üzerinden dönüşümüz başladı. Gönlüm bir kez daha Birgi’ye gelip bir gece kalmak ve bu havayı tekrar teneffüs etmekten yana.
Açıklamalar :
1-Aydınoğulları(Aydınoğlu) Beyliği’nin özetle tarihçesi : 14.yüzyıl başlarında ,Anadolu Selçuklu’nun dağılmasıyla, Germiyanoğlu beyliğinin subaşısı olan Türkmen beyi  Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından Menderes yöresinde kuruldu (1308). Başkenti Birgi’dir.İzmir’ i fethetmiştir.Oğlu Umur Bey zamanında beylik  en canlı dönemini yaşadı. Yunanistan, Mora ve Ege adalarına seferler yapıldı, ganimetler elde edildi. Fakat Papa tarafından gönderilen Haçlı ordusunun İzmir'i alması (1344) ve Umur Beyin şehadetiyle  gerileme dönemi başladı. Kardeşi Selçuk Emiri Hızır Bey Haçlılarla anlaşmak zorunda kaldı, 1390'da da beylik  Osmanlı egemenliğine girmiş,1425’de tamamen ortadan kalkmıştır.
2-Aydınoğulları8Aydınoğlu)  beylerinin önemli hizmetleri: Aydınoğulları sahip oldukları şehirlerde imar yaprak, Anadolu’daki Türk otoritesinin  boşluğunu doldurmuşlar , buraları Bilim ve eğitim merkezleri haline getirmişlerdir.Beyliğin resmi dili Türkçe olduğundan Türkçe’nin gelişimine katkıda bulundular.Özellikle Birgi her bakımdan bir bilim,kültür ve eğitim merkezi halini alarak altın çağını yaşamıştır.Aydınoğlu Mehmet Bey Birgideki Ulu Camii külliyesini yaptırmıştır.Birgi Ulu Camii Beylikler döneminin ilk Ulu Camiisidir.
Mehmet Bey’in  oğlu İsa Bey ,sonradan başkent olan Selçuk’da İsa bey(tamamen mermerden ) camiini ve imaretini yaptırmıştır.Bu camide yine Beylikler döneminin ilk avlulu camii olma payesini almıştır.

Aydınoğulları soyundan gelen Özdemiroğlu Molla Yakup tarafından İzmir Konak’taki Kemeraltı çarşısında Hisar camii (1597-1598)yaptırılmıştır.Hisar camii Aydınoğulları Beyliğinin ortadan kalkmasından 150 yıl sonra yapılmış,özelliği  üç mihraplı ilk camiidir.

3-Aydınoğuları (Aydınoğlu)  Beyliğinin “Çaka” Bey’in mirasını devralması: İlk Türk Denizcisi Çaka Bey(1081-1092) ‘in yine bu bölgedeki rolünü Mehmet bey’in oğlu Umur Bey üstlenmiştir.Mehmet Bey zamanında Selçuk’ta kurulan tersaneyi geliştirerek oluşturduğu donanmayla (1310-1348)1318 de sahil İzmir(Gavur İzmir) i ele geçirerek İzmir Emiri oldu.Büyük bir donanmayla  1329 da Mora seferini yaptı.1338-1340 da Mora, Eğriboz ve Kile’ye seferler yaptı.Lakin papa ,birleşik haçlı ordusu (Venedik,Ceneviz,Rodos ve Kıbrıs)tertipleyerek İzmir’i tekrar geri aldırttı.Gazi Umur Bey İzmir’i yeniden fetih için çarpışırken şehit oldu.(1348).Babasının türbesine (Birgi)’ye defnedildi.

Rifat Günday
Araştırmacı,Eğitimci ve Tarih Öğretmeni.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder