20. yüzyıla gelindiğinde büyük devletler; eğitime tarihsel
sürecinden daha farklı bir işlevle önem vererek yetişmiş insan gücünün
devletlerin gücünü artırması yönünde belirleyicilik rolü vermişlerdir.
Sanayinin ihtiyaçları, teknolojinin gelişmesi, uluslararası ticaret ve yeni
sömürgecilik anlayışı hep iyi bir eğitim almış ve yabancı dil bilen insan
sayısını artırmayı gerektiriyordu. Türkiye ise bu dönemde sanayileşemediği
gibi, uluslararası ticareti anlayıp yapabilen müteşebbislerden de yoksundu.
Ancak başta askeri amaçla da olsa o günkü teknoloji ve anlayışa uygun okullar
açılmıştı (mühendishane-i hümayun sonra da harp okulları). Özellikle II. Abdülhamit
döneminde, her vilayete idadi ve meslek mektepleri açılmıştı. Bütün bunlar
özellikle şehirlerde yaşayan eşrafın çocuklarını yabancı dil ve ileri fen
öğretiminde yetiştirme isteklerini karşılamaktan uzaktı. Gerçi üst düzey eğitim
veren Galatasaray Sultanisi ise kontenjanı sınırlı olup sadece İstanbul’da
vardı. Bu yüzden bazı aileler çocuklarının üst düzey eğitim alması için yabancı
kolej veya azınlık okullarını tercih ediyorlardı. Bu ailelerin çocukları milli
maneviyattan uzak ve yabancı kültürde yetişmiş oluyordu. Bu konunun vahameti
Amasya’dan saraya gönderilen bir rapordan anlaşılmaktadır (1898). Anadolu Genel
Müfettişi Şakir Paşa tarafından gönderilen bu raporda, "Müslüman Türk ailelerin
çocuklarını yabancı özel okullara iyi bir öğretim aldırmak üzere
gönderdiklerini açıklayarak Protestan okulları ile diğer yabancı okulların
zararlı etkisinin azaltılması için Anadolu’da Türk Sanat Okulları açılmasını
önermektedir."(Yahya
Akyüz-1970)
Raporda belirtildiği gibi devlet, yabancı okulların zararlı etkisinin farkındadır ancak bu soruna bir çözüm de getirememektedir. Türk eğitim tarihi boyunca, eğitim sistemlerinde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Cumhuriyetle birlikte Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış, yabancı okulların da büyük bir kısmı kapatılmış, sınırlı sayıdaki yabancı okul eğitim-öğretime devam etmiştir. Yabancı okulların azalmasıyla öğretimini Fransızca yapan Galatasaray Lisesinin başarısı ve gördüğü talep oldukça artmıştır.
Raporda belirtildiği gibi devlet, yabancı okulların zararlı etkisinin farkındadır ancak bu soruna bir çözüm de getirememektedir. Türk eğitim tarihi boyunca, eğitim sistemlerinde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Cumhuriyetle birlikte Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış, yabancı okulların da büyük bir kısmı kapatılmış, sınırlı sayıdaki yabancı okul eğitim-öğretime devam etmiştir. Yabancı okulların azalmasıyla öğretimini Fransızca yapan Galatasaray Lisesinin başarısı ve gördüğü talep oldukça artmıştır.
MAARİF KOLEJLERİNİN AÇILIŞI
Ankara’nın başkent oluşuyla bürokratların aklı İstanbul’da,
özellikle de Galatasaray Lisesinde kalmış; bu boşluk Gazi Lisesiyle
doldurulmaya çalışılmıştır. 1934-1935 öğretim yılından itibaren Gazi Lisesine
iki yabancı hoca getirilerek bu okulda hem fen bilimlerine hem de yabancı dile
ağırlık verilmiştir. Gazi Lisesinin ortaokul kısmına talebin çok artması, okul
yönetimini zora sokmuştur.
Demokrat Parti Dönemi’nde (II. Dünya Savaşı’nın sona
ermesiyle uluslararası ilişkilerin ve ticaretin canlanması, Marshall Doktrini’nin
uygulanması 1949-1951) ortaöğretimin niteliğinin artırılması amacıyla
çalışmalar yapılmış, yabancı uzmanlar çağrılarak görüşler alınmıştır. Ellsvorth
Tompkins, lise öğretimimizin “elit” birey yetiştirdiğini belirtmiştir. Prof.
Orhan Türkan ise Galatasaray Lisesinin yaygınlaştırılmasını ve Batı mantığıyla
öğretimi önermiştir. Dönemin halef-selef Milli Eğitim Bakanları Tevfik İleri ve Celal
Yardımcı Demokrat Parti Hükümetleri'nin eğitim politikalarının belirleyicileri olarak, yabancı dille öğretim yapan, fen bilimleri
ağırlıklı, girişimcilik ihtiyacını karşılayabilecek, gençlere fırsat eşitliği
sunabilecek milli bir okul arayışını sürdürmüşlerdir.
Henüz adı konmamış yeni tür okulla ilgili olarak da meclis
komisyonlarında; okutulacak derslerin programından, yurt dışından gelecek
öğretmenlerin maaşlarına, öğretmenlerin hayat şartlarına ve en çok da okulların
hangi şehirlerde açılacağına dair konular hararetle tartışılmıştır. Hatta bazı
vekiller bu okullar yerine üniversite açılabileceğini savunmuştur. Celal
Yardımcı “… Bu liselerin programı nasıl
olacaktır, dediler. Arkadaşlar; bu okullarda, öğretim dili Türkçedir. Aynı
zamanda bu okullar Türk irfanı, harsı, geleneği ve varlığıdır. Bunun yanında
dünya kültüründen çocuklarımızın paylarını almalarını sağlayarak kuvvetli bir
dil öğretimi çabası içindeyiz...” Böylelikle Maarif Koleji modeli,
eleştirilerle birlikte 4 okul (İstanbul, İzmir, Eskişehir ve Konya ) olarak
komisyondan geçmiştir. Daha sonra 1955 Bütçe Kanunu’yla Samsun ve Diyarbakır da
eklenerek okulların sayısı altıya çıkarılacaktır. Maarif kolejleri ayrıca
kalkınma planlarında da yer almıştır. Peki, DP bu kadar tartışmaya rağmen
söyleminin tersine bu okulları niçin açmıştı? Bunun cevabını Naci Akın’ın
anlatımıyla Halil Akıncı’nın anılarında buluyoruz. Demokrat Parti iktidara
gelince Adnan Menderes başbakan olunca Kızılçullu-Amerikan Koleji mezunu bir
grup Egeli - Halil Akıncı’nın babasıyla Menderes’in ziyaretine
giderler.(Menderes de Kızılçullu Amerikan Koleji mezunuydu).Heyet, yabancı
okullardaki gayri milli eğitimlerden şikâyetçi olur. Başbakan Adnan Menderes
heyeti dinledikten sonra, aynı kanaatleri paylaştığını belirterek, projelerini
anlatır. Ancak bu projelerin hayata geçirilmesinin devletin kıt kaynakları ile
zaman alacağını söyler. Heyetten bu okulların temellerinin sivil inisiyatifle
atılmasını ister. Kendisinin de eğitim ve öğretim elemanı yönünden maarifin tüm
imkânlarını seferber edeceğini belirtir.
Netice olarak MEB; İstanbul, İzmir, Eskişehir, Diyarbakır, Konya ve Samsun'da İngilizce öğretim yapan, yatılı ve erkek öğrencili "Maarif Koleji" adı altında okulların açılmasını 23 Şubat 1955 tarihli oturumunda onaylamıştır. Maarif Kolejlerinde yabancı dille yapılan eğitim ve öğretimin amacı: “Öğrencilere bilimsel ve teknolojik gelişmeleri, yabancı dildeki bu tür yayınları izleyebilme, uluslararası toplantı ve tartışmalara ve yayınlara katkıda bulunabilme yeteneğini” kazandırmaktır. Bu amaca uygun olarak yurtdışından da öğretmenler getirtilerek matematik, mantık, felsefe, biyoloji, fizik ve kimya derslerinin öğretimi yabancı dille, daha çok da İngilizceyle yapılır. Bu amaç için, bir yıl süren İngilizce hazırlık eğitimi verilir. Ortaokul hazırlık dönemi yoğun bir şekilde; yabancı dildeki uygulamalar (konuşma-yazma-okuma-dinleme), pratiklerle, etkili ve hızlı bir şekilde yapılarak yabancı dil öğretiminde başarı yakalanmıştır.
1955-56 eğitim-öğretim yılında İstanbul, İzmir, Eskişehir,
Konya ve Samsun’da İngilizce öğretimi yapan “Maarif Koleji” adı altında ama
illerin adını taşıyan okullar, daha çok geçici binalarda öğretime başladı.
Sadece Diyarbakır Koleji 1956-57 öğretim yılında gecikmeli olarak eğitime
başlayabilmiştir. İlerleyen yıllarda “Maarif Kolej”lerine talebin giderek
artmasıyla öğrenci sayılarında artışlar görülecek, İngilizce eğitimin en iyi
şekilde verildiği saygın eğitim kurumları olacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı maarif kolejleri, Milli
Eğitim Temel Kanunu gereği adını değiştirmek zorunda kalacaktır (yabancı
menşeli olan kolej adıyla okul olamayacağından). Kolejlerin adının ne olacağı
konusu, hatırı sayılır ölçüde tartışılmıştır. Ankara’da kolej müdürlerinin
yaptığı toplantıda isim konusu gündeme gelmiş; Eti, Anadolu ve Selçuklu
isimleri arasından “Anadolu” isminde karar kılınmış. Karar da Milli Eğitim
Bakanlığınca onaylanmıştır.(1 Aralık 1975 tarihli 11108 sayılı genelge yazılarıyla uygulama başlatılmıştır.)
Böylelikle maarif kolejleri 1975-1976 öğretim yılından itibaren bulundukları illerinin adıyla başlayan “Anadolu Lise”lerine dönüşerek eğitimlerine devam etmişlerdir. Anadolu Liseleri 1977 yılından itibaren merkezi sistem sınavlarıyla öğrenci almaya başlamıştır. Anadolu Liseleri’nin 1997-1998 öğretim yılından itibaren hazırlık bölümleri kapanmış, 9. sınıftan itibaren yine merkezi sistemle öğrenci kabulüne başlanmış, sayıları giderek artarak 2322’ye (2015-2016 öğretim yılı itibariyle) ulaşmıştır.
Böylelikle maarif kolejleri 1975-1976 öğretim yılından itibaren bulundukları illerinin adıyla başlayan “Anadolu Lise”lerine dönüşerek eğitimlerine devam etmişlerdir. Anadolu Liseleri 1977 yılından itibaren merkezi sistem sınavlarıyla öğrenci almaya başlamıştır. Anadolu Liseleri’nin 1997-1998 öğretim yılından itibaren hazırlık bölümleri kapanmış, 9. sınıftan itibaren yine merkezi sistemle öğrenci kabulüne başlanmış, sayıları giderek artarak 2322’ye (2015-2016 öğretim yılı itibariyle) ulaşmıştır.
Kendisi de maarif koleji mezunu (Eskişehir Maarif Koleji - 1971 mezunu) olan Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı’nın(61,62,63 ve 64. Hükumetlerde Milli Eğitim Bakanı) “Türkiye´nin en orijinal eğitim kurumlarından biri de köy enstitüleridir. Türkiye´nin ikinci orijinal hamlesi maarif kolejleridir; daha sonra Anadolu liselerine dönüştürülen, sonra orta kısımlarıyla beraber hazırlık sınıfları da kapatıldığı için bunlar Türkiye’de 6 tane açılmıştır, alternatif olsun diye çocuklar ecnebi okullara gitmek zorunda kalmasınlar diye açılmıştır. Türk girişimidir.” (25.Mart.2015-Meb.gov.tr) şeklindeki açıklamaları maarif kolejlerinin üstlendiği role ışık tutmaktadır.
MAARİF KOLEJLERİNİN KISA TARİHÇELERİ (KURUMSAL)
İstanbul Koleji ; 1955-1956 Öğretim yılında (4 Kasım 1955) şimdiki Kadıköy Anadolu Lisesi'nin arazisinde ahşap bir binada öğretime başlamış ve Kadıköy Anadolu Lisesi'ne dönüştü. İzmir Koleji ; 1955-1956 Öğretim yılında (22 Ekim 1955) Bornova'da Özel Ege Koleji Bakanlıkça satın alınmak suretiyle öğretime başladı ve şu andaki mevcut Bornova Anadolu Lisesi'ne dönüştü.Eskişehir Koleji ; 1955-1956 Öğretim yılında ( 3 Ekim 1955) Kız Meslek Okulu'nda öğretime başladı .ve yeni binasına taşınarak EAL'ye dönüştü. Konya Koleji ; 1955-1956 Öğretim yılında (5 Kasım 1955) İstasyon yakınındaki Bağdat Oteli'nin tadilatıyla öğretime başladı ve Meram Anadolu Lisesi'ne dönüştü.Samsun Koleji ; 1955-1956 Öğretim yılında (8 Aralık 1955) , Diyarbakır Koleji ; 1956-1957 Öğretim Yılında (29 Ekim 1956) yılında ,tarihi binada (inşa yılı 1892) gecikmeli olarak başlayabilmiştir.
Maarif Kolejlerinden çok sonraları , 1970 yılında “Bursa Maarif Koleji” açılmıştır.Okul önceleri geçici binalarda öğretim yaptıktan sonra 1976-1977 de mevcut binasına taşınmış ve Bursa Anadolu Lisesi'ne dönüşmüştür.
1955-1956 öğretim yılında dört hazırlık sınıfıyla açıldı (öğretim
süresi hazırlık, ortaokul üç yıl, lise üç yıl, toplam yedi yıl). Okul geçici
olarak Akarbaşı’nda bulunan Kız Enstitüsü binasında öğretime başlamıştır. Yatılı
ve erkek altmış yedi öğrenci hazırlık sınıfında 3 Ekim 1955 tarihinde
Türkçe-İngilizce öğretime başlamış oldu. Okulun ilk kadrosu (1955-1956); Ömer
Faruk BAYIN (Kurucu müdür), Wallace Weterste, Alice M.Timothy, Maureh Phyllis, Thomas
Weitzer (İngilizce), Bedia Özdoğan (Beden Eğitimi), Sait Akbaş(Matematik)’tan
oluşuyordu.
Okul
ilerleyen yıllarda bina yetersiz gelince Tepebaşı semtinde altmış dönüm arazi
tahsis edildi. Üniversite tarzında planlanan okul binasının temeli dönemin
bakanları Kemal Zeytinoğlu ve Hasan Polatkan tarafından atılmıştır.
Okul liseden ilk mezunlarını 1961-1962 öğretim
yılında vermiştir. 1964-1965 kız ve gündüzlü öğrenciler de alınmaya başlandı.
Çalkantılı yılların ardından kolej binası ancak tamamlanarak 1967-1968 öğretim
yılına yetiştirilmiştir.
Eskişehir Koleji yeni binasına taşınarak Eskişehir Maarif Koleji adını aldı. 1975-1976 öğretim yılından itibaren diğer kolejlerle birlikte tekrar adı değiştirilerek Eskişehir Anadolu Lisesi adını aldı.1997-1998 öğretim yılından itibaren hazırlık ve orta kısım kaldırılarak sadece lise bölümü olarak öğretime devam etti. EAL; 24 şube, 44 öğretmen ve 745 öğrencisi ile kız-erkek yatılı pansiyonu ile eğitim-öğretimine devam etmektedir. Okul, 2015-2016 öğretim yılı sonu itibariyle 54. mezuniyet dönemini tamamlamıştır.
*Maarif Kolejleri ve EAL Tarihçesi hakları EAL’ye aittir.Kismen veya tamamen kullanılamaz.
Eskişehir Koleji yeni binasına taşınarak Eskişehir Maarif Koleji adını aldı. 1975-1976 öğretim yılından itibaren diğer kolejlerle birlikte tekrar adı değiştirilerek Eskişehir Anadolu Lisesi adını aldı.1997-1998 öğretim yılından itibaren hazırlık ve orta kısım kaldırılarak sadece lise bölümü olarak öğretime devam etti. EAL; 24 şube, 44 öğretmen ve 745 öğrencisi ile kız-erkek yatılı pansiyonu ile eğitim-öğretimine devam etmektedir. Okul, 2015-2016 öğretim yılı sonu itibariyle 54. mezuniyet dönemini tamamlamıştır.
*Maarif Kolejleri ve EAL Tarihçesi hakları EAL’ye aittir.Kismen veya tamamen kullanılamaz.
Rifat GÜNDAY
Araştırmacı,Eğitimci ve Tarih Öğretmeni
KAYNAKLAR :
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları
Türk Eğitim Tarihi, Y. AKYÜZ
TBMM Tutanakları
Cumhuriyet Döneminde Eğitim ve Eğitim Kurumları,Güzver YILDIRAN
Maarif Kolejleri Arşivi
Araştırmacı,Eğitimci ve Tarih Öğretmeni
KAYNAKLAR :
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları
Türk Eğitim Tarihi, Y. AKYÜZ
TBMM Tutanakları
Cumhuriyet Döneminde Eğitim ve Eğitim Kurumları,Güzver YILDIRAN
Maarif Kolejleri Arşivi
YABANCI DİLLE ÖĞRETİM YAPAN MAARİF KOLEJLERİNİN KAPATILMASI (Kİ BEN ANADOLU LİSELERİNE DÖNÜŞ, HAZIRLIK BÖLÜMÜNÜN KAPATILMASI VE SAYCA OLAĞANÜSTÜ ARTIRILMASI OLAYINI KOLEJLERİN FİİLEN KAPATILMASI OLARAK DÜŞÜNÜRÜM - Kİ BÖYLECE TAMAMEN İŞLEVSİZ HALE GETİRİLMİŞTİR) BU ÜLKEYE KÖY ENSTİTÜLERİNİN KAPATILMASINDAN DAHA AZ ZARAR VERMEMİŞTİR. MAARİF KOLEJLERİNİN KURULUŞ TARİHİNDEN ADLARININ DEĞİŞTİRİLİP YAYGINLAŞTIRILMAYA BAŞLANDIĞI TARİHE KADAR ÖYLESİNE BAŞARILI ÖĞRENCİLER YETİŞMİŞTİR Kİ, ÜLKE AYDINLANMASINDA HER BİRİ BİRER IŞIK, DÜŞÜN ADAMI OLAMAYI HAKETMİŞLERDİR, HAYATA ATILDIKLARINDA. NASIL KÖY ENSTİTÜLERİNİ BİR KÖR İNAT - KARANLIK DÜŞÜNCELER KAPATTIRDIYSA, MAARİF KOLEJLERİNİN SONUNU GETİREN DE FARKLI BİR ZİHNİYET DEĞİLDİR.
YanıtlaSil1956'da okula ilk girdiğimiz gün belletici hoca Şevket Oktay'dı. Haftada 25 saat İngilizce olarak derslere başladık. İngiliz hocalarımız Mr. Main, Mrs Main, Mr. Walls ve Mrs. Walls bir kelime Türkçe bilmiyorlardı. Biz de bir kelime İngilizce bilmiyorduk. Bu şekelde ana dil öğrenen bebekler gibi İngilizceyi öğrendik. Disiplin aynen sadece İngiliz erkek çocuklarının alındığı okullardaki gibi katıydı. Çok şükür bize ke yurdunu, milletini seven Atatürkçü gençler olarak mezun olduk. Ne mutlu bize. Okulumla gurur duyuyorum...
YanıtlaSilBornova Maarif koleji olarak 1966 da girdiğim okulun adının(anadolu lisesi) olması benim için anlaşılmaz bir intihardır yazıklar olsun bunu düşünen kişilere saygılar
YanıtlaSil