Biyoğrafi-2 : CEZAYİRLİ GAZİ HASAN PAŞA
(1714/Midilli – 1790/Şumnu)
Cezayirli Gazi Hasan Paşa , 18.Yüzyılın ortalarından itibaren döneme damgasını vurmuş , Deniz Mareşali,Devlet adamı ve Sadrazamıdır.Önceleri Heybetli görünümünden dolayı “Palabıyık “ lakabı verilmişken sonradan lakabı “ Cezayirli” olmuş.Cesareti ve kazandığı zaferlerden dolayı da “Gazi” ünvanı almıştır.Ancak kişisel olarak asıl ününü arslan’ından almıştır.Bu nedenle “Arslanlı Paşa “ da denilmiştir.
HAYATININ İLK YILLARI
Hasan Reis 1720’de Gelibolu’da, bir başka kaynakta Azerbaycan’da
doğduğu ve Tekirdağ’da büyüyerek askere yazıldığı rivayet edilse de, en çok
kabul göreni Midilli adasında doğduğudur. (Bu durumun Barbaros kardeşlerin
geleneğinin devamı için de uygun olduğu düşünülebilir.) Ancak Hasan Reis nerede doğarsa doğsun delikanlı
yaştayken yolu İstanbul’a düşmüş ve o zaman denizcilerin harman olduğu (Garp
Ocaklarının) bulunduğu Cezayir’e gitmek için İstanbul’dan gemiyle yola
çıkmıştır (1740). İşte bu bindiği gemi onun hayatını değiştirecektir. Hasan’ın
bindiği gemi yabancı bir gemiye rampa edince (harbetmek amacıyla) Hasan, çok
genç olmasına rağmen düşman gemisine sıçrayıp büyük bir gayretle cenge
katılmıştı. Rüzgârın yön değiştirmesiyle gemiler birbirinden ayrılınca, Hasan
Paşa düşman gemisinde tek başına kaldığını fark etmişti. Çaresiz durumdaki
Hasan büyük bir cesaret ve azimle gemide aslanlar gibi savaşarak, geminin
mürettebâtından on beş kadarını yalnız başına öldürdükten sonra, diğerlerini
geminin ambar ve kamarasına kapatmak suretiyle gemiyi ele geçirmişti. Ancak bu
seferde yalnız başına gemiyi hareket ettiremediğinden deniz ortasında
yatağanıyla yapayalnız kaldığından, Cezayirliler tarafından kurtarılarak Cezayir’e
götürülmüştür. Hasan’ın bu cesareti o
zamanki Cezayir Dayısı (1671 Yılından itibaren atanan Cezayir Beylerine Osmanlı
Devletince verilen unvan) tarafından çok takdir edilerek, ele geçirdiği gemi kendisine
bırakılmış, üstüne bir de kahvehane
verilerek “Dayı”lar arasına terfi
ettirilmiştir. Hasan, tek başına bir gemiyi ele geçirmesinin getirmiş olduğu bu
şöhretiyle Dayılıktan Paşalığa terfi ederek, Cezayir batısında, Fas sınırında stratejik
değeri bulunan Tlemsen Sancak beyi (Bahriye
Sancak Bey’i- Vali/Tuğamiral) oldu. Ancak bu ani yükseliş Hasan Paşa’nın Cezayir’deki diğer “Dayı”ların kıskançlığının
ve saldırılarının hedefi haline gelmesine neden olacaktır. Hasan paşa’nın hayati tehlikeye düştüğünden İspanya’ya
geçmiş, İspanya Kralı IV.Karlos’tan da iltifat görmüştür.Ancak , Oradan
Napoli’ye, oradan da tekrar İstanbul’a
gelmiştir. İstanbul’a gelince Cezayir Beylerbeyi tarafından Dersaadet’e şikayet
edildiğinden tutuklandı.Yapılan mahkemede suçsuzluğu anlaşılınca serbest
bırakıldı. İstanbul’da Osmanlı Donanmasında kendisine görev verildi ve bundan
sonra Cezayir’den geldiğinden –Cezayirli olmamasına rağmen- Cezayirli Hasan
Paşa olarak hitap edilmeye başlandı.
CEZAYİRLİ HASAN PAŞA ÇEŞME SAVAŞINDA(1768-1774)Cezayirli Hasan Paşa‘nın meşhur denizciliğinden dolayı kendisine bir gemi verilerek donanmayı hümayun’da kaptanlık vazifesine getirilmiş, daha sonra da kapudan-ı hümayun (Oramiral) rütbesine getirilmiştir (1767)
Bu sırada Sultan 3.Mustafa (1757-1774) döneminde hazırlıksız girilen 1768-1774 Osmanlı- Rus Savaşında çok yararlıklar göstermiştir. Rusların Baltık Donanması ve İngilizlerin de yardımı ile Cebelitarık’tan Akdeniz’e gelmiş ve Mora’ya yanaşarak Rumları ayaklandırmıştı. Osmanlı Devleti Mora isyanını bastırınca Rus -Osmanlı Donanmaları Akdeniz’de muharebe yapmışlardı. Her iki donanmanında yaptığı bu ilk çarpışmada kesin bir netice alınamamış, Çeşme kıyılarına yakın Koyun Adaları civarında yapılan ikinci bir savaşta asıl muharebe Hasan Paşanın Burc-ı Zafer kalyonu ile Rus amirali Spiridov’un Yevstafiy kalyonu arasında cereyan etmişti. (5 Temmuz 1770)Önce karşılıklı Topçu atışlarıyla başlayan çatışma Rus gemisinin kendi kalyonuna yanaştığı bir sırada Hasan Paşa, “Rampa” emri verdi. Atılan kancalı her ipe birkaç Türk Levendi yapışıp, Hasan Paşa ile birlikte otuz kadar serdengeçti Rus gemisine atladı.
Burc-ı Zafer kalyonumuzla Yevstafiy Kalyonunun muharebesi
Düşman gemisinde yapılan kahramanca çarpışma esnasında Hasan Paşa bir kurşun yarası aldıysa da, bir müddet daha cenk ettikten sonra, leventleriyle beraber kendi gemisine dönmeyi başardı. Bu beklenmeyen baskın ile Ruslar telâşa kapılarak kendi cephaneliklerini ateşlemişlerdi, ateş Türk gemisine de sıçrayınca, her iki gemi de yanmaya başlamıştı. Gemide kalmanın imkânsız hâle gelmesi üzerine Hasan Paşa yatağanını ağzına alarak (Dişleriyle sıkarak) leventleriyle birlikte denize atladı. Bir tahta parçasına tutunarak kıyıya doğru giderlerken kıyıdan gönderilen bir kayıkla kurtarıldı. Tarihe “Toprakadası Muharebesi” olarak kayıtlı bu muharebeden sonra İngiliz Amirali Elpinstone Türk gemilerine başlattığı saldırıyı durdurarak geri çekilmiştir. Hasan Paşaya, gösterdiği bu kahramanlık sebebiyle beylerbeyliği verildi. (Vezirlikle birlikte Kapudan-ı Derya –büyük amiral ve deniz kuvvetleri komutanı bir diğer adı da mîr-i mîrânlık makamı) ayrıca «Gazi» unvanı ve altın çelenkle taltif edilmiştir. Cezayirli Gazi Hasan Paşa 15 yıl kadar Kapudan-ı Derya görevinde bulunmuştur. Bu anlamda Sultan 1.Abdülhamit (1774-1789)‘in üzerinde fikirleri ve tavsiyeleriyle etkili olmuştur. Bu uzun süren görevinde; içinde büyük hizmetlerde bulunmuş, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Suriye ve Irak’ta çıkan Tâhir Ömer isyanını bastırmış; Mora Yarımadasındaki Arnavut isyanını da bastırarak huzur ve sükûnu sağlamıştır. Cezayirli Gazi Hasan Paşa ‘ya Mora vilâyeti de ilâve olarak verildi.(1780)
CEZAYİRLİ GAZİ HASAN PAŞA’NIN ABD’Yİ VERGİLENDİRMESİ
Abd, 1783’te denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başlamıştı. 25 Temmuz 1785'te, bu yeni bayrağı taşıyan
ilk gemi, (Boston Limanı'na bağlı Kaptan Isaak Stevens'ın idaresindeki
Maria) Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri
tarafından ele geçirildi. Arkasından, Philadelphia Limanı'na bağlı Kaptan
O'Brien'ın Dauphin'i de ele geçirilir. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD
gemisi daha Osmanlıların eline geçer... 5 Eylül 1795'te ABD bu tehdide karşı
bir anlaşma yapmayı kabul eder. Anlaşma Kongre tarafından 1796'nın 7 Mart'ında
onaylamış ve Amerika Birleşik Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun resmen
vergi mükellefi olmuştu. Anlaşmaya göre ABD, Cezayir'deki esirlerin iadesi ve
gerek Atlantik'te, gerekse Akdeniz'de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye
dokunulmaması karşılığında, 642 bin altın ve yılda 12 bin Osmanlı altını (216
bin dolar) ödemeyi kabul eder. Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan
anlaşmaya, Başkan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Gazi Hasan Paşa imza
koyar. Böylece ABD yıllık vergiye bağlanmış olur. Bu, ABD'nin iki asrı aşkın
tarihinde, yabancı bir dille imzalanan birkaç anlaşmadan biri olduğu gibi;
yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa 1786’da sadaret kaymakamı görevi
verildi(İlaveten) Ancak iki sene sonra kaptan-ı deryalıktan azledilerek
kendisine Özi Kalesi seraskerliği (başkomutanlık) vazifesi verildi.
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşında CEZAYİRLİ GAZİ HASAN PAŞA1787’de Türkiye, Rusya ve Avusturya ile yeniden savaşa girdi. (Bu sefer İngilizler Rusları desteklemediler) Cezayirli Gazi Hasan Paşa da donanmayı hazırlayarak Kırım’ın batısında bulunan Özi kalesini desteklemek için Dinyester nehrinin ağzına getirdi.1788’de Yılan Adası Deniz Savaşı’nda öncü Rus donanmasını bozguna uğrattıysa da (17 Haziran 1788) Thedonisi adası civarında yapılan savaşı kaybettik. Hem Avusturya hem de Ruslarla çarpışan Ordularımız kara savaşlarında da başarı sağlayamadılar. Ruslar ilerleyerek 6 Aralık 1788 de Özi’ye girdiler ve kalede bulunan 20000 kişiye kılıçtan geçirdiler. 1789’da I. Abdülhamit, Özü Kalesi’nin Rusların eline geçmesinin raporunu okurken üzüntüsünden vefat etti. Yerine tahta çıkan Sultan III. Selim (1789-1808) Cezayirli Gazi Hasan Paşa’yı kaptân-ı deryâlıktan azledip Anadolu Beylerbeyi görevine tayin etti
Ruslar Öziden sonra Besarabya ve Tuna üzerine ilerlediler. Sonradan, Hasan Paşa, Besarabya’da İsmail Meydan Savaşında Ruslar’ı bozguna uğrattığı için, III. Selim 1789’da kendisini tekrar sadarete getirdi. Hasan Paşa’nın ilk hareketi, Dinyester ağzındaki Akkerman Kalesi’nin Ruslar’ın eline düşmesine sebep olan Tayfur Paşayı idam ettirmek oldu. Fakat kış olduğundan başka bir faaliyette bulunamadı. Kıyafet değiştirip ordu içinde dolaşırken üşüttüğünden, 30 Mart 1790’da Şumnu yakınlarında öldü. Şumnu’da yaptırmış olduğu Bektaşi tekkesine gömüldü.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın Hizmetleri kaptan-ı deryalığa atanınca ilk iş olarak gemi inşa faaliyetlerini artırarak, Çeşme’de kaybedilen Osmanlı Donanmasının yerine kısa sürede 90 parçalık donanmayı yeniden oluşturmuştur. Kalyoncu mürettebata çok önem vermiş ve iyi yetişmelerini sağlayıp, tersanede yaptırdığı kışlada ikamet ettirmiştir. Çeşme yenilgisinin ardından, 1776’da Kasımpaşa'daki tersanede Mühendishane-i Bahri-i Hümayun adıyla açılan ve Deniz Harp Okulunun kuruluş yılı bu tarih olarak kabul edilen bu okulların açılmasında önemli rol oynamıştır.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa hakkında , I. Abdülhamid dönemi bilim adamlarından Çâkerî-i Yemenî, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın savaşları ve bazı isyanlara karşı yürüttüğü harekatlarla ilgili olarak Gazavât-ı Gazi Hasan Paşa adıyla bir eser meydana getirmiştir.
Rifat Günday
Eğitimci , Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
Kaynaklar :
1- 30 Büyük Deniz Savaşı - G.Atmaca - D.Tanrıverdi
2- Osmanlı Tarihi - İ.Hakkı Uzunçarşılı
3- Osmanlı Denizciliği - İ.Bostan
4- Bilim ve Ütopya dergisi Aralık 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder