Gezi Yazısı -2 : MOSKOVA’DA MÜZECİLİK VE
TÜRK ESERLERİ
Kuruluşu 900
yılı bulan Moskova dört kez rejim değişikliğine tanık olmuş, ancak her rejim
değişiminde tarihi eserleri biriktirmeye verdiği önemden hiç
vazgeçmemiştir. Dolayısıyla müzelerin
yoğun olduğu bir başkenttir. Şehirde tespitlerime göre ellisi büyük olmak üzere
yaklaşık iki yüz elli adet müze bulunmaktadır
Moskova ‘da
müzelerin belli başlıları, genel olarak devletin
azametini göstermeye çalışan savaş ve tarih müzeleri; Moskova Şehir müzesi , Kültür ve sanat ağırlıklı Güzel Sanatlar
Müzesi ve ünlü edebiyatçılara atfen yapılan yazar-şair evleri, Modern Sanatlar
Müzesi, Mimarlık müzeleri, Tretyakov Müzesi, Kremlin Müzeleri ve Teknoloji ve Sanayi
ağırlıklı olan Uzay ve Politeknik müzesidir.
Ben özellikle
Rus müzelerindeki Türk medeniyet eserlerini ve Türk dünyasını anlatan eserleri
incelemek istedim. Bu amaçla en yakınımdaki müzeden yani Puşkin Güzel Sanatlar müzesinden işe
başladım.
Bunlardan sonra ;Nazım 'ın Kabri ,Zafer Parkı ve Savaş Müzesi ,VdnKa Pavyonu ,Kuskova
Sarayı(Müzesi), Uzay Müzesi ,Bolshoy Müzesi ,Politeknik müzeleri ile ,Turganyev , Tolstoy ve Puşkin evleri'ne gidebildim.
1-PUŞKİN GÜZEL SANATLAR MÜZESİ: Güzel sanatlar eğitimi için yapılan
bina müze olarak da kullanılmaya son derece müsait Rustik bir mimariye sahipti.
Özellikle ikinci tavandan camlı ve dikey olarak aydınlatması görülmeye değerdir.
Avrupa’nın en büyük sanat koleksiyonlarından birine sahip olan müzenin giriş
katında Dünya Medeniyetlerinin genel tanıtımı ve nadide örneklerinin –ya aslı ya da birebir çok özenle hazırlanmış
replikaları- sergilenmektedir. Sergilemede; Yunan, Roma, Ortaçağ ve Rönesans Avrupası,
Pers, Mısır, Mezopotamya, Hint, Çin ve Anadolu Medeniyetleri tanıtılmaya
çalışılmıştır. Çok dikkatli incelediğimde Türk Medeniyeti ile doğrudan ilişkisi
olan herhangi bir esere rastlayamadım.Özellikle Pers,
Mısır, Hitit kabartmaları ve heykellerinin replikaları görülmeye değer
Anadolu
Medeniyetleri bölümünde Boğazköy kabartmaları (giriş katta) ve Truva hazineleri (Sanat eserleri katı) bölümlerini
çok dikkatli inceledim. Truva hazineleri önce Almanlar tarafından Türkiye’den
kaçırılmış daha sonra ikinci dünya savaşında Almanların eline geçmiştir. Altın
saç ve diğer ziynet eşyaları bu bölümdeydi. (Truva hazinelerinin sikkeleri ise
Kremlin saraylarındaki “Devlet Silahhanesinin Hazine – mücevherhane bölümünde
bulunmaktadır.)
2-DEVLET TARİH MÜZESİ :
Moskova’nın
merkezinde Kızıl Meydan’da yer alan Devlet Tarih Müzesi aslında bir grup
müzeler topluluğunun da yönetim
merkezidir. 1894 yılından itibaren oluşturulmaya başlanmıştır ve canlı bir
tarih öğreticisi konumundadır. Giriş katından itibaren salonların kronolojik bir
sıra takip eder. Yaklaşık 60 salonda
jeolojik dönemlerden itibaren, arkeolojik ,antropolojik, etnoğrafik
koleksiyonlar biraya toplanmıştır. Bir başka deyişle müze Rusya topraklarındaki
Paleolitik devirden itibaren başlayarak (günümüzden itibaren 2 milyon yıl önce başlar, on bin yıl
önce sona erer) sanatsal ve tarihsel bir biçimde 1903 yılına kadar elde edilen
hazineleri halkın beğenisine sunmaktadır. Devrim Müzesinde 1903-1990 yıllarını , Modern
Tarih Müzesinde de 1990’dan günümüze kadar gelen sürecin ürünleri
sergilenmektedir.
Devlet Tarih
Müzesinde 11.yüzyıldan itibaren bölümler birer asırlık olarak anlatılmaktadır. Özellikle
18.yüzyıldan itibaren daha detaylı ve geniş bir koleksiyon mevcuttur. 3.Katın
küçük bir bölümü fuaye/güncel sergi alanı olarak kullanılmaktadır. Asırların
anlatıldığı salonlarda anlatılan yüzyıla ait giysiler, yazılı eserler, planlar,
tablolar, silahlar ve anlaşma metinleri, savaşlar yani siyasi ve kültürel tarih
gözler önüne serilmektedir. Yalnız Rusça dışında çok sınırlı bir İngilizce
kullanılıyor olması anlaşılmayı zorlaştırmaktadır. Özellikle her yüzyılda
Moskova çizim/tablolarından yaklaşık dokuz yüz yıllık Moskova’nın tarihsel
gelişimini de bir çırpıda öğreniyor olmamız çok etkileyicidir. Ruslar için
önemli olan 13. asırdaki Moğollarla
savaşları, Fransızlarla 1812 yılında yaptıkları Boradina savaşları ve İkinci Dünya Savaşı’na ayrı bir
yer verilmiştir. Giriş bölümünde “Mamut”
ve diğer paleolitik devir fosilleriyle başlanmış, tarihten önceki Yontma-Cilalı
–Maden devirlerine ait eserler eve Türk Tarihiyle alakalı bir çok eser de
burada sergilenmektedir. İskitler(Saka Türkleri) dönemine ait altın figürler, Altaylarda
kazılarda bulunmuş tören maskeleri son derece etkileyicidir. Ben sadece
11.yüzyıla ait Türkiye’den gitmiş Selçuklu miğferinin bulunduğu sergiyi görüntüleyebildim.
Bu sergiden anladığım 17.Yüzyıla kadar Rusların gerçek anlamda bir
medeniyetinin olmayışı, ihtiyaçlarını komşu ülkelerden temin etmeleriydi. (Örnek
; 11.Yüzyılda bir Rus Komutan‘ın donatımlarının sergilendiği bölümde; At
koşumları (Üzengi v.s), Miğfer Türkiye’den, kalkan; İran’dan gelmiş
gözüküyordu.)
3- KREMLİN SARAYLARI (MÜZELERİ);
Moskova nehrinin kıyısında hafif bir
yükseltide, doğu duvarı Kızıl Meydan’a
bakan önceden kale olarak inşa edilmiş sonraları Çar’ların yönettiği saraylar
haline gelmiş üç saray, kuleler ve dört kilise bulunmaktadır. Ben
öncelikle “Devlet Silahhanesi” ne yönelerek –önceden randevu alınarak ve bir
buçuk saat ile sınırlı- gezime başladım.
Burada Çar ailesine çeşitli ülkelerden gönderilen hediyeler, Çarlık Hazinesi ve
çarların kişisel eşyaları sergileniyordu. Buradan bizim için alınacak en önemli
ders; iki hanedan değişimi, üç kez rejim değişikliği, pek çok isyan ve ihtilal
görmüş bir devletin liderlerinin bir iğnesinin bile kaybolmamış, muhafaza
edilmiş olmasıdır. Devlet Silahhanesi üç bölümden oluşmaktadır. Kremlin
sarayının sol tarafında bulunan sarı renkli bina eski silahhanedir ve burada
gerçek silahlar sergilenmektedir. (Bu binanın karşısında Başkanlık ve Senato
binaları olduğundan ve ziyarete açık olmadığından sadece dış alandaki topları
görebildim.) Binanın alt katında Devlet Mücevherhanesi, mutfak araçları ve
fabarge yumartaları gezilebiliyor. Üst katı ise yine devlet silahhanesi olarak
adlandırılmaktadır. Mücevherhaneyi gezmeye maalesef zamanım yetmedi. (Bu arada
Kremlin için 2 günümü ayırdığımı belirteyim). Burada Truva hazinelerinin sikkeleri,
Osmanlı Sarayından gönderilen porselen ve cam eşyalar bulunuyordu. İkinci kez
sıraya girerek Devlet silahhanesine ulaştım. Çarlara ait kızaklar, faytonlar, elbiseler,
kişisel silahları ve yazışma örnekleri, kıyafetler sergileniyordu.
Müzenin en
göz alıcı bölümü -zırhlı camekanlar içinde- atlar bir tür teknikle dondurularak koşumları
ve süvarisi ile beraber teşhir edilmektedir. Sol tarafta; “at“ üstünde “Russian Commender” o döneme ait at koşumları
ve süvarinin silahlarıyla sergilenmiştir. Yanında ise yine at üstünde; “ Turkish Commender” bulunmaktadır. Osmanlı Dönemine ait olduğu anlaşılan "Türk Komutanı " donanımı
şöyleydi; Eyer, üzengi, yular, eyer örtüsü gümüşten imal edilmişti. Özellikle gümüş
telden örgülü bir biçimde duran yular çok ihtişamlıydı.Sonraki reyonda yine
Osmanlı’ya ait silah takımı vardı. Alt tarafında bulunan : “1590
SİLAHTAR AĞA” yazısından, o dönemdeki Osmanlı Protokolüne göre Rus Çar’ına denk sayılan Silahtar Ağa’nın hediye ettiğini
anlıyoruz. Bu bölümdeki silahlar iki bölümdeydi. Reyonun solunda merasim
silahları -ateşli ve klasik- gümüş ve değerli taşlarla süslenmişti.sağ
taraftakiler ise muharebede kullanılan hem ateşli, hem de klasik silahlardı.
"1590 Silahtar Ağa " Osmanlı Silah koleksiyonu
Merasim
bölümünde sergilenen tüfek ile klasik silahlar özellikle de balta ve murassa
kılıç’tan gözlerimi alamadım. Tüfek kundağı gümüşten olup işlemelerle süslenmişti. Kundak kısmı
yanılmıyorsam sekizgen şeklinde olup, kapağının içinde bakım malzemeleri
bulunuyormuş. Balta’nın sap kısmı değerli taşlarla süslenmiş, ağız kısmının (camdan
yapıldığını düşünmüştüm) Necef taşından yapılmış olduğunu bin bir zorlukla
görevlilerden öğreniyoruz). Tabi ki klasik silahlardan; Murassa Kılıç, hançer,
kın, miğfer, sadak, kalkan ve gürz çeşitleri de benzer şekilde değerli
taşlardan kakmalı olarak yapılmıştı. Burada gördüğüm at koşumlarını ve silahları ilk defa görüyordum. Maalesef
Bizim milli sarayımız Topkapı’daki
tüfekler 17.yüzyıldan başlıyor. Bu şu anlama geliyor ki bizler, Medeniyetimizin
eserlerini muhafaza edememişiz.
4-TRETYAKOV GALERİSİ : Burası Çarlık döneminde P. Tretyakov isimli Rus tüccar tarafından1856 yılında kendi servetleriyle Rusya dışından satın
aldığı dünyanın seçkin koleksiyonları -daha
çok tabloların- toplandığı bir yerdi.Türkiye’yi ilgilendiren tablolar
19.yüzyıla ait ,2 İstanbul resmi (Dönemin Rus elçisi yaptırmış), Şıpka savaşı
tablosu (Plevne Savaşının bir cephesi)
ve TİMUR türbesinin resimleriydi.Rusya'daki diğer Türk eserleri henüz sergilenmeye başlamamıştı.
Şıpka Savaşı ve Emir Timur Türbesinin tabloları
Şıpka Savaşı ve Emir Timur Türbesinin tabloları
SONUÇ : Moskova’ da Müzeler Devletin en güçlü
yanlarını ortaya koymak için işlevsel bir düzen ve tasnife sahiptir.Bütün
bunlara rağmen Rus süvarilerinin donatımında Türkiye’den ithal edilen teçhizatın (Koşum-Zırh ve silahlar-17.Yüzyıla kadar-) kullanılmış olduğunu tesbit edebilmiş olduk.
Rifat Günday
Eğitimci , Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
Rifat Günday
Eğitimci , Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder