25 Şubat 2022 Cuma

II.KILIÇ ARSLAN

Tarihimiz ve Olaylar-12 : .2. KILIÇARSLAN' IN D.ROMA VE HAÇLILARLA MÜCADELESİ
                                            (Sultan-ı Muazzam ve Miryokefalon Zaferi)

II.KILIÇARSLAN(1156-1192)
(Sultan-ı Muazzam ve Miryokefalon Zaferi) 
II. Kılıçarslan (1113 Aksaray- 1192 Aksaray) Dedesi I. Kılıçarslan, babası I. Mesud'dur. Melik iken 1444 yılında babasıyla birlikte Elbistan seferine katılarak ,şehrin fethinde bulundu. Elbistan'ın fethi üzerine de buraya melik olarak atanmıştı(1144)
Melik Kılıçarslan , 2 Haçlı Seferi'ne(1147) karşı babasıyla birlikte savaştı. Babası ,Sultan I. Mesud Kilikya Seferi'nden döndükten sonra hastalandı ve Sultan Mesud I. öleceğini anlayınca Elbistan Meliki olan oğlu Kılıçarslan’ı (2.Kılıçarslan) Konya’ya çağırıp tahta oturtup , başına tacını koyup ona biat ettikten sonra vefat etmiştir. (1155)
Ancak Türkiye Selçuklu Devleti , Türk töresi gereği üç oğlu (II. Kılıç Arslan, Dolat/Devlet ve Şâhinşah arasında paylaştırılmış , ayrıca hanedanın damadı olan Danişmentli Yağıbasan’a da Sivas Melikliği verilmişti.Bu durum Sultanın ölümüyle oğulları ve damatları arasında taht kavgalarını başlatmıştı.
Sultanlığı (1155-1192)
Sultan II. Kılıçarslan’ın ilk yılları taht mücadeleleriyle geçti. Ayaklanan kardeşlerinden ortanca kardeşi Dolat'ı(=Devlet) yakalatıp öldürttü.
2.Kılıçarslan’ın küçük kardeşi Şâhinşah Ankara veya Çankırı cıvarlarına kaçtı. Hanedanın damadı Yağıbasan ise yeğeni Kayseri hâkimi Zünnûn(Anadolu Selçuklu hanedanının diğer damadı) , Şâhinşah ve diğer Dânişmendli beyleriyle 2.Kılıcarslan’a karşı ittifak oluşturdular. Sonradan Bizans İmparatoru Manuel de bu ittifakı destekledi 2. Kılıcarslan Ekim -1155 ‘te Aksaray yakınlarında Yağıbasan ve Dânişmendliler’i bozguna uğrattı. Yağıbasan Sivas’ı Kılıçarslan’a terk ederek Çankırı’ya kaçtı( ve orada da 1164 de öldü)

2. Kılıcarslan’ın Dânişmendliler’le(İttifak birliğiyle) mücadelesi  
Musul Atabeyi Nûreddin Mahmud Zengî, Kasım -1155 de Anadolu Selçuklu hâkimiyetindeki Antep(Ayıntab) ile Ra‘bân’ı ele geçirdi.Yine bu fırsattan bir başka istifade eden de Kilikya’nın hâkimi Ermeni II. Thoros’un kardeşi Stefan 1156 Maraş’ı yağmalayarak tahrip etti. Bunun üzerine 2.Kılıçarslan 1156 yılında Maraş'a yürüyerek kenti yeniden ele geçirdi. Bu gelişme karşısında Stefan, Maraş-Elbistan arasındaki Pertus kalesi’ni Selçuklular’a bırakıp af dileyerek barış istedi. 2.Kılıçarslan daha sonra topraklarına saldıran Musul atabeyi Nurettin Mahmud Zengi'nin üzerine yürüdü . Antep’i zaptedip Ra‘ban üzerine yürümüşti ki , Kudüs kralı ile Antakya Prinkepsi , Nûreddin’in topraklarına saldırdı. Haçlılara karşı savunmaya geçen Nûreddin işgal ettiği yerleri 2.Kılıcarslan’a geri verip Halep’e çekildi (1157). 2.Kılıçarslan N.M. Zengi'nin hastalanmasının ardından Tokat, Niksar ve Sivas'ı ele geçirdi. Mengücekoğulları'nı da egemenliği altına alarak Fırat Nehri'nden Sakarya Nehri'ne kadar uzanan topraklarda yeniden Anadolu Selçuklu hakimiyetini temin etti.

Anadolu Selçukluların toparlandığını gören Doğu Roma İmparatoru M. Komnenos Anadolu’ya sefere çıktı. 2.Kılıcarslan’ın ele geçirdiği yerleri geri aldı ve 1158 yazında Kilikya’ya karşı bir seferinin hazırlıklarını tamamlayarak aynı yılın sonbaharında Kilikya’yı yeniden hâkimiyetine aldı. Manuel K. tekrar Anadolu seferine çıkarak Nisan- 1159’da Antakya’ya girerek gücünü hem Ermenilere hem de Latinler’e göstermiş oldu. Manuel İstanbul’a dönüş sırasında ana ordusundan ayrılan birliklerine Karaman(Lârende) ve Kütahya’da Türkmenler saldırarak kayıplar verdirince bunun intikamını almaya karar verdi. İmparator, ertesi yıl 2.Kılıcarslan’a karşı ortak bir cephe oluşturduktan sonra sefere çıkarak Eskişehir’e(Dorylaion/Sultanönü) saldırıp insan ve hayvanları esir alarak götürdü.

2.Kılıçarslan bunun üzerine batıdan gelecek tehditleri azaltmak üzere 1162'de İstanbul'a giderek İmparator I. Manuel Komnenos ile görüştü.Burada ilginç bir olay meydana gelmiş : Sultan İstanbul’a girmeden önceki gece büyük bir deprem meydana gelmiş , ayrıca Sultan İstanbuldayken(Nova Roma/Konstantinapolis) İmparator Manuel ‘le birlikte İstanbul’da bir at yarışı izlediği sırada yarış meydanında bulunan sütuna çıkan Türklerden biri stadyum üzerinde uçacağını haykırarak -uçmak için-kendini bir kuleden aşağı ,rüzgara bıraktıysa da düşerek ölmüştür. Sultan Kılıçarslan, hem bu cesur Türk’ün ölümünden hem de Doğu Roma ’nın huzurunda yapılan bu uçuş denemesinin başarısızlığa ulaşmasından dolayı büyük bir üzüntü duydu. (Türk Tarihinin ilk uçuş denemesinin Osmanlı Padişahı IV. Murad zamanında (1623-1640) Hezârfen Ahmed Çelebi tarafından gerçekleştirildiği ve başarıya ulaştığı ancak 1162 denemesinin ise başarısızlığa ulaşmış olması yinede ilk deneme oluşu bakımından önemlidir.)

Sultan 2.Kılıçarslan İstanbul ziyaretinde Doğu Roma ile bir antlaşma yaparak karşılıklı yardımlaşma yapılmasını kararlaştırdılar. Sultan Bizans imparatorundan 1162’de yapılan antlaşma uyarınca Doğu Roma’ya geri vermeyi vaad ettiği şehirleri teslim almak üzere bir D.Roma kuvvetinin gönderilmesini istedi. Ancak sultanın uyguladığı başarılı taktik sayesinde İmparatorun birliği Anadolu’dan eli boş döndü. 2.Kılıçarslan 1163 yılında Danişmendliler (Melik Yağıbasan üzerine)üzerine yürüdü. 1165'te Elbistan, Darende ve Tohma Suyu kıyılarını, 1169'da da Kayseri ile Zamantı yöresini ele geçirdi. Daha sonra kardeşi Şahinşah'ın üzerine yürüdü. Ankara ve Çankırı'yı fethetti.1171 yılında Malatya'yı kuşattıysa da bir süre sonra geri çekilmek zorunda kaldı.

Bu sırada imparator da Selçuklulara karşı bir sefer hazırlığı için Eskişehir’e geldi ve yıkılmış olan Eskişehir (Dorylaion/Durusilya/Sultanönü) Kalesi’ni(=Şarhüyük Kalesi) tekrar inşa ettirdi(1175). Daha sonra Menderes ovasına inerek Homa (Sublaion) Kalesi’ni yeniden yaptırıp buraya bir garnizon yerleştirdi İmparatorun Türkmenler’e karşı çifte savunma hattı oluşturması da pek işe yaramadı ve Türkmen saldırıları devam etti.

N. M.Zengi’nin yanında yetişen ve Mısır’ı fetheden Selahaddin Eyyübî de ilgisini Kudüs’e yöneltince Sultan 2.Kılıçarslan Anadoludaki beylerin destekçisi de kendiliğinden ortadan kalkınca Kayseri meliki olan kayınbiraderi Danışmendli Zunnun ve şehzadesi Şahinşah'ın birleşik ordusunu yendi ve onlar da D.Romaya sığınmak zorunda kaldılar. Ankara, Darende ve Kayseri'yi onlardan(Danişmentliler) aldı. 1175'te kayınbiraderi Danışmendli Yağıbasan'ın oğullarını Selçuklu uç beyleri tayin ederek Danişmendlilerin egemenliğine son verdi. Musul atabeyleri Zengiler'den de bazı topraklar ele geçirdi ve Ermeni Derebeyi Toros’u da etkisiz hale getirdi, Danişmendlilerin elindeki tüm kentleri alarak Danişmentli beyliğine de son verdi.(1178) Danişmendli Zunnun ile şehzadesi Şahinşah da Bizans'a sığınmış haldeyken 2. Kılıçarslan'ın ülkesini sürekli genişletme ve Anadolu’daki hakimiyetini geliştirme çabalarına son vermek isteyen D.Roma İmparatoru Manuel Komnenos hazırladığı büyük bir orduyla Anadolu Selçuklu Devleti'ne karşı harekete geçerek Anadolu seferi hazırladı. (1176)

Doğu Roma ile savaş ,Miryokefalon (Myriokephalon)- Düz Bel ) Muharebesi
1176 yazında Doğu Roma İmparatorluğu , içinde çok sayıda Frank, Alman ,İngiliz, Macar , Sırp , ,Gürcü ile Peçenek ve Kuman paralı askeri bulunan iki ordu ile 2. Kılıçarslan üzerine yürüyüşe geçtiler. Birinci ordu Kuzeyden yürüyen ve İmparator'un amca oğlu General Andronikos Vatatzes komutasındaki ordu Kastamonu  ve Amasya üzerinden Eylül 1176'da Niksar'a gelip bu kaleyi kuşattı. Fakat bu yörede bulunan Selçuklu ordusu ile sur önlerinde yapılan "Niksar Muharebesi"'nde D. Roma’nın 1.Ordu Kolu çok büyük bir yenilgiye uğradılar , savaşta ölenler arasında ordu komutanı Vatatzes da bulunuyordu. Gazi Selçuklular Niksar muharebesinde ölen Bizans ordusunun 1.kol komutanı Vatatzes'in başını Konya'ya 2. Kılıçarslan huzuruna gönderdiler.
D.Roma’nın 2.Ordusu ise bizzat Manuel K.komutasında ; Anadolu Coğrafyasına hakim klavuzlar , paralı askerler , ağır birlikler ve ağır muharebe teçhizatlarıyla birlikte ( “Grejuva-Rum ateşi” ve taş gülleler atan mancınıklar, uzun menzilli mızrak atan ağır okları , Katran – Keçe - savaş mühimmatı taşıyan araba, gıda ile su taşıyan arabaların toplamı üç binden fazla arabadan oluşan konvoy) birlikte Balıkesir, Alaşehir, Denizli (Laodikeia), Honaz, Çivril üzerinden(D.Roma ordusu ordu- lojistik ihtiyaçları için kendi arazisi üzerinden yolu uzatmak pahasına bu uzun güzergahı kullanıyordu) ve Kufi çayı vadisinden Miryokefalon Kalesi’ne doğru ilerlemekteydi,hedefi Baş şehir Konya idi. (Miryokefalon savaş yeri belirleme çalıştayında çıka genel kanaate göre D.Roma ordusu Kufi çayı vadisinde muharebeye girmiştir) Anadolu Selçuklu kuvvetleri, D.Roma ordusu daha Konya’ya ulaşmadan buldukları her fırsatta çok büyük gruplar hâlinde yolları tutuyor ve ilerlemekte olan İmparatorun kuvvetlerine baskınlar düzenliyor , “Vur-Kaç” taktiği uygulayarak yıpratıyorlardı. Çıkan hastalıklar nedeniyle de pek çok D.Roma askeri ölmüştü.Nihayet Işık gölünden sonra Çivril yakınındaki Miryokefalon bölgesindeki dar ve sarp bir vadiye/ Kufi çayı vadisine giren D.Roma ordusu, yamaçlarda mevzilenmiş Türklerin ani saldırısı ile karşılaştı. Türk birlikleri geçidin çıkışını da kapattığından dolayı çıkış yolu bulamayan D.Roma ordusu paniğe kapıldı. Savaşa katılan Manuel K, muhafız kuvvetlerinin olağanüstü çabaları ve desteği sayesinde geriye doğru kaçarak ancak hayatını kurtarabildi.
Kufi çayı vadisinde devam eden saldırılar/muharebeler sonucunda D.Roma ordusu,Türkler tarafından imha edilmiştir. 17 Eylül 1176 tarihi Miryokefalon (Düz bel ) Zaferi olarak tarih sayfalarında Malazgirt zaferini(1071) pekiştiren kıymetli bir zafer olarak yerini almıştır. Ağır kayıplar vererek neredeyse ordusunun tamamını kaybeden İmparator M.Komnenos Sultana barış teklifinde bulundu. Sultan Eskişehir'deki(Dorylaion/Sultanönü ) istihkamların yıkılması şartıyla ve 100.000 altın karşılığında bu öneriyi kabul etti.(Bu istihkamlar Eskişehir’in batısında yeralan Kütahya yolunda bulunan D.Roma’nın savunma istihkamları olup ,Şarhöyük Kalesini kapsamıyordu) Bu zaferin ardından 2. Kılıçarslan, Kütahya ve Eskişehir'i yeniden ele geçirmiştir.

Miryokefalon Zaferi , özellikle Anadolu’nun Türkleşip İslâmlaşması açısından çok önemli bir dönüm noktası teşkil eder. Malazgirt yenilgisinden beri Anadolu’yu geri alabileceklerini ümit eden Doğu Roma’nın bu ümitleri Miryokefalon’da uğradıkları hezimetle tamamen yok olmuştur. Anadolu Selçukluları bir yandan Anadolu’yu imar ederken bir yandan da bu tarihten itibaren D.Romaya yönelik Türk akınlarına devam edilmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu elindeki toprakları koruyabilmek için savunmaya çekilmiştir. Ege sahil şeridi dışında Anadolu’da hâkimiyet Türkler’in eline geçmiştir. Bu zaferle Haçlı istilalarının doğurduğu olumsuz sonuçlar da ortadan kaldırılmıştır. Sultan 2. Kılıcarslan, başta halife olmak üzere komşu hükümdarlara zafernâmeler göndermiş, Miryokefalon zaferi İslâm ülkelerinde bayram sevinciyle kutlanmıştır.

Anadolu Selçuklularla antlaşmanın ardından İstanbul’a hareket eden Manuel K, Homa/Gümüşsu (Sublaion)’u tahrip ettiği halde Eskişehir /Sultanönü(Dorylaion)’u yıktırmadı. Sultan 2. Kılıcarslan da Menderes bölgesine 24.000 kişilik askerî birlik sevkederek onun bu davranışına karşılık verdi . Kılıçarslan, sadece D.Roma’nın değil bütün Doğu’nun kaderini belirleyen bu zaferiyle batı sınırlarını güvenceye almış, Doğu Roma İmparatorluğu ise bir daha eski gücüne kavuşamamıştır.
Batı sınırlarını güvence altına aldıktan sonra 2.Kılıçarslan doğuya yöneldi. 1178'de Malatya'yı fethetti. Bir ara Selahaddin Eyyubi ile çekişmeye girdiyse de geri çekilip 1180'de Malatya'ya geri döndü. İlerlemiş yaşına rağmen Batı Anadolu'da yeni fetihler yaptı.
Daha sonra ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırdı. Kılıçarslan ömrünün son günlerini huzur içinde geçirmeyi umuyordu. Fakat oğullarının daha kendisi sağken saltanat kavgasına girmeleri buna mani oldu. Büyük oğlu Kutbeddin Melikşah babasına karşı savaş açarak kendisini zorla veliaht yaptırdı ve 1189 yılında Konya'da tahta oturdu.
3.Haçlı Seferine karşı mücadelesi
Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin Kudüs’ü fethetmesi (1187) Avrupa’da büyük yankı uyandırması üzerine Papa VIII. Gregorius III. Haçlı Seferi için yeni bir çağrıda bulundu.3.Haçlı seferine İngiliz ,Fransız ve Alman kralları katılacaklarını ilan ettiler. İlk önce hazırlıklarını tamamlayan Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa, Mart 1190’da Gelibolu’dan Anadolu’ya geçip güneye ilerleyerek Uluborlu civarında A.Selçuklu topraklarına girdi. Bu bölgenin hâkimi olan Melik Gıyâseddin Keyhusrev ağabeyleri Kutbeddin Melikşah ve Muhyiddin Mesud ile birlikte Haçlılar’a karşı kahramanca savaştı. Ancak Haçlı ordusu karşısında endişeye kapılan Kılıcarslan savaşa girmektense küçük birliklerle onlara baskın düzenlemeyi tercih etti.(Yeniden Anadolu şehirlerinin tahrip edilmemesi için şehirler boşaltılıyor ve yiyecek bırakılmıyordu) Friedrich Barbarossa, 17 Mayıs 1190’da Kılıçarslan’ın oğlu Kutbeddin Melik Şah ve diğer Selçuklu melikleri tarafından sevk ve idare edilen Selçuklu ordusunu yenerek sultan tarafından boşaltılmış olan Baş şehir Konya’ya girdi. Daha sonra Haçlılar 2. Kılıçarslan'ın barış önerisini kabul ederek(Haçlıları bir an önce Anadolu’dan uzaklaştırmak amacıyla) Kudüs'e doğru yola çıktılar.(Alman imparatoru V. Friedrich Göksu ırmağı boyunca Akdenize doğru ilerlerken , Silifke ırmağında boğulmuş(10 Haziran 1190) , ordusunun büyük kısmı dağılmış , oğlu VI. Friedrich ancak 5.000 askerle Kudüs’e ulaşabilmiştir. (Artık Anadolu’dan geçmenin zorluklarını ve tehlikelerini gören 3.Haçlı ordusunun İngiliz ve Fransız kolları deniz yoluyla Filistin’e gitmişlerdir.)

2.Kılıçarslan. oğlu Kutbeddin Melikşah'ın yanında gözaltında tutuluyorken bir fırsatını bulup oğlu Nurettin'in yanına kaçtı.(1191) Daha sonra öteki oğullarını da dolaştı ancak hiçbirinden sevgi ve saygı göremedi. İlerlemiş yaşıyla oğullarından yüz bulamayan 2.Kılıçarslan en sonunda küçük oğlu I. Gıyaseddin Keyhüsrev onu hürmetle karşıladı. Bunun üzerine Kılıçarslan, küçük oğlu Gıyaseddin'i veliaht ilan etti. Birlikte Kutbeddin Melikşah'ın üzerine yürüdüler. K.Melikşah Aksaray'a kaçtı. 2. Kılıçarslan son bir kez daha tahta oturdu(1191). Ardından Kutbeddin Melikşah'ı izleyerek takiple Aksaray'a geldi. Burada hastalanan Kılıçarslan Konya'ya dönerken yolda 79 yaşında iken vefat etti.(26 Ağustos 1192) Naaşı Konya’ya götürülerek Alâettin tepesindeki Alâettin caminin avlusunda bulunan Sultanlar türbesine(Sultan 2.Kılıçarslan’ın yaptırdığı söylenmektedir) defnedildi
Dönemi
II. Kılıçarslan döneminde ilk olarak Danişment baskısını yok ederek devletin tam bağımsızlığını ve Anadolu Türk Birliğini büyük ölçüde tesis etmiştir.(Ege-Akdeniz-Marmara sahillerine hala D.Roma hakimdi.) Miryokefalon zaferiyle Doğu Roma İmparatorluğunu tehdit olmaktan çıkartmış, Batı hudutları yeniden Marmara bölgesine (Eskişehir-Kütahya-Sakarya ‘ya kadar) ulaşmıştır. Hükümdarlığı sırasında imar hareketine girişilmiş ve Türkistan'dan gelen binlerce Türkmen Anadolu'ya yerleştirilmiştir. Konya civârında Gündoğdu, Apa-Çimen ve Turgut adlı Türk köylerinin meydana çıkması onun dönemindeki iskân/yerleştirme siyasetinin sonuçlarıdır.


Döneminde Aksaray’ı adeta yeniden inşa ettirip (1170-71)Dârüzzafer/ Dârülcihad adını vererek askerî bir üs haline getiren 2.Kılıçarslan buraya camiler, zâviyeler, medreseler ve bir kervansaray yaptırarak Azerbaycan’dan getirdiği gazi ve âlimleri buraya yerleştirmiş, gazâ ruhunun bozulmaması için kötü ahlâklı insanların şehre girmesini yasaklamıştır. (Aksaray’daki Muzafferiye Medresesi de muhtemelen onun döneminde yapılmıştır) Onun döneminde Baş şehir Konya muhteşem bir şehir haline geldi. Babası Mesud tarafından inşasına başlanan ve Alâeddin Keykubad’ın banisi olarak bilinen cami ve saray 2.Kılıcarslan tarafından yaptırılmıştır.(Ancak Alâettin Cami kitabesinde belirtildiği üzere camii Alâattin Keykubat tamamlamıştır.) O dönemde Konya’da faal olan Alâettin tepesindeki Sultâniyye Medresesi ile Altun-aba Medresesi Kılıcarslan zamanında yapılmıştır. Aksaray’a bir konak mesafede Kılıçarslan Kervansarayı adıyla bilinen (Pervane ribâtı da denilmiş) Kervensarayı o inşa ettirmiş ve Uluslararası ticaretin gelişmesini sağlamıştır. 2.Kılıçarslan 36 yılı aşan saltanatı boyunca adaletiyle sadece Türklerin değil yönetimi altında yaşayan gayrimüslimlerin de güvenini kazanmış, Anadolu’da yeniden Türk vatanını kurmuştur. (Onun döneminde Anadolu’nun ismi Türkiye/Türkeli olarak hem doğuda hem batıda iyice pekişmiştir) Anadolu Selçukluları’nda bilinen ilk gümüş sikke (1175) ve ilk altın sikke de (1177) 2.Kılıcarslan zamanında basılmıştır 
 *Rifat Günday,Eğitimci,Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
  
MAKALE LİNKİ : https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/kategoriler/tarihten/7847-ii-kilicarslan-1156-1192-sultan-i-muazzam-ve-miryokefalon-zaferi
KAYNAKLAR :
1- İslâm Ansiklopedisi
2- Ali Sevim ,Erdoğan Merçil : Selçuklu Devletleri Tarihi ,TTK Yayınları
3- Osman Turan ,Selçuklular ve Türk-İslam Medeniyeti ,Ötüken Yayınları
4- Osman Turan , Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Yayınları İstanbul-2014.
5- Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1993
6- Rıfat Günday , Sultan I.Mesut ; https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/kategoriler/tarihten/6557-i-mesut-2-hacli-seferiyle-mucadelesi-ve-2-eskisehir-savasi-rifat-gunday 
7- Türk Tarih kurumu Miryokefalon Savaşı’nın Yeri Çalıştayı, Ankara- 8-9 Mayıs 2017