26 Mayıs 2022 Perşembe

SAKARYA VE BÜYÜK TAARRUZDA YUNAK HAVALİSİ

 

     Tarihimiz ve Olaylar -13 :SAKARYA VE BÜYÜK TAARRUZDA YUNAK HAVALİSİ     

                                                                                                                Rifat GÜNDAY*

BATI CEPHESİNİN GÜNEY KANADINDA YUNAK VE HAVALİSİNİN GENEL DURUMU

Milli Mücadele Dönemi’nin Batı Cephesi’nde Türk ordusu İnönü Muharebeleri’ni kazandı, genel taarruza geçen Yunanlılar Kütahya-Eskişehir Muharebelerini (10-24 Temmuz 1921) kazanmaları üzerine , Afyon ve Kütahya’dan sonra Eskişehir’i de boşaltarak Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilme kararı aldı. Yunan ordusu da -kendilerine göre Küçük Asya ordusu- Türk ordusunu takiben Sevr’i Ankara’ya kabul ettirmek amacıyla Ankara‘yı hedef alan harekâta başladı. Türk ordusu, kesin sonuçlu bir meydan savaşı için tüm birliklerini başarılı bir geri çekilme planıyla Sakarya`nın doğusuna çekerek kuzey- güney doğrultulu 90 km uzunluğunda ve yönü batıya dönük bir cephe hattında topladı. (Polatlı’dan Haymanaya doğru kuzeyden güneye uzanan doğu-batı yönünde savunma hattı oluşturuldu.) Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), 5 Ağustos 1921`de TBMM Hükümeti tarafından çıkarılan 144 sayılı Kanun’la ve geniş yetkilerle üç ay süre ile Türk ordusunun sorumluluğunu üstüne alarak Başkomutanlık görevine getirildi. Mustafa Kemal Paşa, başkomutanlık yetkisiyle 7-8 Ağustos 1921'de "Tekâlif-i Milliye Emirleri"ni yayınlayarak orduyu personel, silah ve araç - gereç bakımından güçlendirmeye çalıştı.

        Sakarya Cephesi(https://bpakman.files.wordpress.com/2019/08/sakarya-11.jpg)

Türk ordusu Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra, insan gücünün 1/3'ünü, silah gücünün de 1/10'unu kaybetmiş olarak yeniden teşkilatlanmış, askere almalarla birliklerin eksiklerini tamamlamaya çalışmıştır. Komuta kademesinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı cephesi Komutanı İsmet Paşa yer almaktadır. Buna göre biri süvari olmak üzere 6 grup komutanlığı ile mürettep kolordu komutanlığıyla, doğrudan batı cephesine bağlı üç piyade ile bir süvari tümeni bulunmaktadır. Ayrıca Sakarya Cephesi’nde gönüllü alaylar da mevcuttu.

                       Ordular (Genel Kurmay Yayınlarından alınmıştır)
13 Ağustos'ta ileri harekâta geçen Yunan Ordusu esas taarruz merkezi olarak Sakarya mevziinin güney kanadına yönelmiş -iki kolorduyla- Türk ordusunu kuşatıp yok etmek amacıyla taarruza geçmiştir. Kuzey kanadımıza ise bir kolorduyla taarruza geçmiştir. Sakarya mevzilerinin güney kanadının coğrafyası Konya kuzeyiydi. Türk ordusu ikmalini artık demir yolundan sağlayamayacaktı. Bu yüzden Ankara kadar Konya havalisi de stratejik önem kazanmıştı. (Sakarya Savaşı sonrasında elde kalan iki demir yolu hattının birbiri ile bağlantısı yoktu. Aslında, Ankara’dan Konya’ya tren ile gitmek için önce Eskişehir’e gidilir, oradan Konya hattına sapılırdı. Şimdi ise Eskişehir Yunanlıların elinde olduğundan Ankara’dan Konya’ya demir yolu ulaşımı kesilmiş, sadece Konya-Akşehir hattı kullanılabiliyordu.)

Sakarya’nın Salla geçilmesi ( https://bpakman.files.wordpress.com/2019/08/sakarya-11.jpg)
Ancak Yunan Ordusunun saldırı ağırlığı Sakarya cephesinin güneyini(Haymana) hedef almasıyla .Yunan ordusunun da ikmal hattı Emirdağ-(Piribeyli kuzeyinden)-Çeltik -Gökpınar (Honam)hattından karargahları Renkoğlu’na(Kaşören) sonra da Uzunbey(Uzunbeyli) köyüne sonrada Yunan ordusunun Ankara’ya doğru mevzi kazanmasına paralel olarak da İnler(İnler Katrancı) köyüne ulaştırılacak olması bu havalinin stratejik önemini daha da artıracaktı.

Süvari grubumuz , Sakarya’nın güneyinden ilerleyen General Andreas'ın kolordusunu her fırsatta savaşmaya zorlayarak oyalayıp yormakta, bir yandan da, Yunan birlikleri ile 2. grubun arasında teması kesmeden grubun yürüyüşünü korumaktaydı. Yani Sakarya’da mevziye girmek üzere çekilen 2.grubumuz ile onu takip eden 2.Yunan kolordusu arasında bir günlük mesafe vardı.Sakarya’da mevzi girmek üzere hareket eden Türk 2. Grubu ile Yunan 2. Kolordusu Sakarya'nın güneyindeki bölgede, aynı sert koşullar içinde doğuya doğru yürümekteydiler. Türk ordusunun 2.grubu daha deneyimli olduğu için birliklerini küçük gruplar halinde ve daha çok geceleri yürüterek bozkır’ın etkisinden korunuyordu. Yunan 2.Kolordusunun 9. tümeninin artçı birliği Gökpınar'a ulaştı. Sıcaktan bunalmış, yüz derileri soyulmuş, dudakları yarılmış askerler, yarı çılgın ve karmakarışık bir halde, birbirlerini çiğneyerek, kaynak gölüne saldırdılar. Yunan 2.Kolordusu ile 9. Tümen'in karargâhları az önce Gökpınar'a gelmişlerdi. O tarihte Sakarya’nın bir kolu olan Gökpınar çayı etrafı yeşilliklerle dolu bir Pınarbaşı göleti görünümündeydi. Yunan Başkomutanlık karargâhıda da Sivrihisar –Aşağı Kepen köyünden haraketle Gökpınar'ın çok yakınındaki Renkoğlu'na (Kaşören) ‘e yerleşmişti

1-SAKARYA CEPHESİNİN GÜNEYİ , Lojistik hatları ve karşı baskınlar
Yunan ordusunun güneye dolanarak yayılması üzerine Türk Başkomutanlığı bu yüzden mevzinin güney kanadını kontrol için ilave önlem alacaktı. Türk Batı Cephesi Ordusu’nun muharebeye katılacak 6 grup ve müstakil tümen ve alaylarını cepheye yerleştirmiş ancak Mürettep Tümen ve 6. Tümen muharebe meydanı dışında tutulması planlanmıştı.“Yunan Küçük Asya Ordusu” da Sakarya önüne 9 piyade tümeni ve kuvvetli bir süvari tugayı ile gelmişti. Yunanlılarda da Çangaridis Müfrezesi gibi müstakil kıtalarla birlikte ordularının güney kanat emniyetini sağlamakla yükümlü Trikupis Grubu vardı.
Yunan 2.Kolordusu  Sakarya’da Türk Savunma hatlarının Güneyine ilerlerken Süvari birliklerimiz taciz taarruzları gerçekleştirmiştir.20 Ağustos 1921 de Yunak -Hacıömeroğlu  cıvarında alçak tepelerde konuşlu 5.Süvari kolordusu 20.Süvari Alayı’nın taarruz ve muharebeleri Yunan Sahra topçu atışıyla püskürtülmüştür.
İşte bu cephe dışı Yunan kuvvetlerini kontrol etmek hem de Konya-Akşehir –Sinanlı –Haymana lojistik ulaşımının emniyetini sağlama görevi için Mürettep Tümen ‘e cephe dışı tutulmak şekliyle görev verilmişti.
MÜRETTEP TÜMEN
Mürettep tümen; 2 piyade alayı,1 süvari alayı 3 milis alayı ve hafif topçu birliğinden oluşmaktaydı.(Yaklaşık mevcudu 4500 kişiydi.)


*Mürettep Tümen, Sakarya’da savunma cephemiz dışında Konya - Yunak-Ilgın bölgesinde konuşlandırılarak, Yunak- Emirdağ’a kadar bölgeyi kontrol ve gerektiğinde Sakarya mevziindeki birliklere destek sağlamakla görevlendirildi. *6.Tümen ise Afyon Dinar ve Sandıklı arasında konuşlandırıldı.

Sakarya Cephesi dışında tutulan Mürettep Tümen ile 6.Tümen’in vazifesi Yunan Taarruz birlikleri dışında bırakılan Trukupis grubunu kontrol etmek le birlikte Yunan ordusunun cephe gerisini sabote etmekti.(Lojistik sistemini hedef alacaklardı.)

Mürettep Tümen 22 Ağustos günü Yunan 5.Tümen’ine -Sakarya cephesi güneyinden Yunak istikametli Hacıömerli -Ortakışla istikametinde- baskın yapar ancak, Yunanlıların Bolvadin işgalini haber alınca A.Zeki Bey tümenini Yunak -Piribeyli üzerinden Emirdağ’a -İsaklı köyünde toplanmak üzere- harekete geçirir. ( Emirdağ Yunanlılar tarafından 16 Ağustos 1921´de Yunan birlikleri tarafından işgal edilmiş ve 20 Ağustos 1921´de birliklerimiz tarafından tekrar geri alınmıştır.Daha sonra Yunan ordusunun geri çekilişinde yeniden Yunanlılar eline geçerse de , Sakarya sonrası takip harekatıyla işgalden kurtarılacaktır.22 Eylül 1921)

Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (Mirliva İnönü) ile Albay Asım Bey Alagöz karargâh binasında harita başındaydılar. İsmet Paşa “Sakarya'nın güneyinden yürüyen düşman kolordusunun Emirdağ üzerinden ikmal edildiği anlaşılıyor”. Afyon'un doğusunda Mürettep Tümenimiz Emirdağ'a baskın versin”..cephe emrini verdi.
Mürettep Tümen sabah Emirdağ'ın batısındaki tepelere yaklaşıp gizlenmişti. Durumu anlaması için şehre keşif yolladı. Keşiften gelen bilgi : "Fırınlara el koymuş, kasabaya pek çok yiyecek yığmışlar. Prens'in kolordusu Emirdağ'dan besleniyormuş(Prens Andreas’nın komuta ettiği Yunan 2.Kolordusu)..” M.Tümen Emirdağ’da çatışmalara girer , Yunanlılar panik içinde silah başı yapsalar da Süvarilerimiz Yunan karargâh ve ordugâhlarını bastılar, yakaladıklarını kılıçtan geçirdiler, dağıttılar. sağ kalan Yunanlılar ise ; geride beşi subay, yüzden fazla ölü, bir o kadar da yaralı bırakarak şehirden kaçtılar.M.Tümen alabildiklerini alıp gerisini yakar , bir yandan da telgrafla karargaha bilgi geçerler.
23 Ağustos 1921
Yunan 2. Kolordusu Türk Batı Cephesi’nin sol kanadına (Yunan ordusunun ise sağ kanadı yani Sakarya Cephesinin güney kanadı ) istikametinde 3 tümen ve 1 süvari tugayı ile taarruz ilerleyişinde iken yan ve gerilerini korumak üzere (Sağ yanı Piribeyli –Yunak-Çeltik çevresi oluyordu.) Göktepe ve Hacıömeroğlu köylerinin doğusuna Yunan Süvari Tugayı ve Çangaridis Müfrezesi’ni emniyet birlikleri olarak bırakmıştı. Edipidu Müfrezesi Gökpınar’ı işgal ederek buraya yerleşse de daha sonra burayı da terk ederek Hırbooğlu’ndaki 2. Yunan Kolordusu emrine girmek üzere hareket etti. Sakarya cephe hattında savunma yapan Türk 5.Grup birliklerimiz -Süvari Grup Komutanlığı- ise düşmanın yan ve gerilerine baskınlar yaparak üzerine fazla kuvvet çekmek için sabah erkenden Kayışoğlu yaylasından Sülüklü - Sinanlı istikametinde harekete geçti. (5. Süvari grubumuz cephe hattında olduğundan Yunan ordusunun sağ yanına veya cephe gerisine sızabilmek için önce güneye sonra da batıya doğru uzun bir yol katederek ulaşabiliyordu) Bu gruba bağlı 14. Süvari Tümenimiz de Sülüklü’den sora 20.Süvari Alayını Sinanlı – Çaldağ istikametinde Hacımusaoğlu’ndaki düşman birliklerine ve 3. Süvari Alayını Şeyhahmetli’ye baskın yapmak, 54.Süvari Alayını da Yunan 3.Alayını takip ile görevlendirilmişti.55. Süvari Alayımız, Çaldağ üzerinden Göktepe’ye baskın yapacak ve bundan sonra 14. Tümen Karargâhıyla Çaldağ’da buluşmak üzere toplanacaklardı.Yunan 4. Süvari Tugayı, 5. grubumuzun 4. Süvari Tümenini takibe başlamıştı. Süvari gruplarımız da Sinanlı’dan itibaren 5. Süvari Alayı ile Türktaciri’ne, 33. Süvari Alayı ile Uzunbey’e baskınla görevlendirildi. Uzunbey’e baskın ve akınlar, düşman mukavemetiyle karşılaşıncaya kadar ilerletildi. Bundan sonra 5. grup birlikleri geri çekilerek Sinanlı’da toplandı.

Mürettep Tümen ise , İshaklı batısında Konya Süvari Alayı ve 25. Süvari Alayı’ndan bir birlik bıraktı. Bolvadin’e taarruz edileceği haberlerini yayıp büyük kısmı ile Çeltik istikâmetinde taarruz etmek üzere trenle Ilgın’dan Akşehir’e getirildi. (Mürettep Tümen Piribeyli-Yunak –Çeltik havalisini gözcüleri vasıtasıyla kontrol ederken ani bir taarruza uğramamak için asıl birliklerini Ilgın-Akşehir hattında bekletmekte, baskına gidip tekrarYunak-Ilgın hattına geri çekilmekteydi.)
25 Ağustos 1921
5. grubun- süvarilerimizin- devamlı tacizleri karşısında düşman, Hacıoğlu (Göktepe civarı) ve Hacımusaoğlu civarında kuvvetli müfrezeler bırakmaya mecbur olmuştur. 5. grup büyük kısmı ile bu gece Ortakışla cıvarında konuşlandı. 5.grup dünkü (24 Ağustos) muharebeler sırasında Sinanlı ve civarında toplanmıştı. (14. Süvari Tümeni ve 4. Süvari Tugayı) birliklerine karşı, 2. Yunan Kolordusu, yan ve gerilerini korumak için Süvari Tugayını Hacımusaoğlu güney sırtlarında bırakmıştı. Güneş doğarken Türk Süvari kuvvetlerine karşı Yunan Süvari Tugayı, Edipidu Müfrezesi’nin gelmesine kadar bir bölüğünü Şeyhahmetli’ye gönderdi. Bu arada 5.grubun 14. Süvari Tümeni’nden 20. Alay, Ortakışla – Çaldağ’ın doğusu ve 55. Alay, Çaldağ istikametinde ilerlediler. Yapılan gözetlemede Hacıömeroğlu doğusu ve Göktepe’de Yunan kuvvetlerinin bulunduğu, Hacıömeroğlu batı sırtlarını sahra topları ile takviyeli süvari birlikleri tarafından tutulduğu gözlemlendi. Bunun üzerine süvari grubumuzdan 55.Alaydan bir bölük emniyet için Çaldağ’da bırakıldı ve alaylar Sinanlı’ya döndü. Şeyhahmetli’ye baskına giden 3. Süvari Alayımız, Uzunbey - Şeyhahmetli yolu üzerinde rastladığı bir Yunan deve ikmal koluna yaptığı baskında 159 deve, 67 merkep ele geçirdi. Develerin başında bulunan sahipleri -30 kişi- Bergama ve civan ahalisinden olup sekiz aydan beri zorla çalıştırıldıklarını belirttiler. Kürttaciri ve Uzunbey istikametlerine baskın göreviyle ilerleyen 4.Süvari Tugayı’nın 5.ve 33.Süvari Alayları, Yüzükbaşı’nda rastladıkları Yunan otomobil koluna yaptıkları baskında otomobilleri işlemez hâle getirdiler. (Baskın yapan süvari birliklerimiz içinde maalesef otomobil kullanmayı bilen personel yoktu) Alınan esirlerin ifadelerinden, “9.Tümen muharebeye girmemek için isyan ettiğinden General Papulas’ın bunu bastırmak için uğraşmak zorunda kaldığı Yunanlıların, 2 saatlik bir muharebeden sonra perişan bir halde olan Türk Ordusunun kâmilen esir edileceğini söyleyerek askeri zorla muharebeye sürükledikleri” öğrenildi. 5.Grup, geceyi Sinanlı ve civarında geçirdi.
Mürettep Tümen (Kroki 5) : Tümen, kuzeye doğru Apsari (Yazla) üzerinden, saat 19.30’da Yörük( Koraşı) köyüne hareket etti. Akşehir bölgesinde herhangi bir faaliyet yoktu.

Sakarya’da Yunak havalisi (TÜRK İSTİKLÂL HARBİ II NCİ C İL T S NCİ KISIM 2 NCİ KİTAP-Genel Kurmay Başkanlığı)
26 Ağustos 1921
Yunan Süvari Tugayı, akşamüstü Kerpiç bölgesine geçmek imkânını buldu. Saat 24.00’te Yüzükbaşı’na hareket etmek üzere 5.grubumuz(Süvari), bütün birlikleriyle Sinanlı’da toplandı Mürettep Tümen, yürüyüşüne devam ederek Yörük(Koraşı) köyü üzerinden Yunak’a ulaştı
27 Ağustos 1921
Mürettep Tümen kesiminde Tümen, kolbaşı ile saat 10.00’da Yunak’a vardı. Akşama doğru bütün birlikleri ile burada toplandı. Piribeyli (Aşağı Piribeyli)’de düşman kuvvetinin bulunduğu ve bir taburun kuzeybatıya gittiği haberi üzerine, 5. grubumuzla irtibat kurarak, bu günü Yunak’ta geçirdi. Mürettep Tümen, gece Yunak’tan, Çeltik güneyinde ki Küçükhasan köyüne hareket etti.
28 Ağustos 1921
28 Ağustos akşamı Mürettep Tümen gözcüleri büyük bir Yunan nakliye kolunun -150 araçlık -erzak ve cephane kolu- Gökpınar’ da bulunduğunu ve Haymana istikametine hareket etmekte olduğunu bildirince ,Mürettep Tümen Gökpınar yaylasına -Çeltik doğusunda- baskına gitti. Ani baskın sonucunda 2.000 askerden oluşan 2 taburla korunan nakliye kolu dağıtıldı. 20-30 araç Yunan Cephesine doğru, kalanlar da geriye Fettahoğlu Köprüsü’ne kaçtılar. Mürettep Tümen bu baskında topçu mühimmatı ve erzak ele geçirdi. Bunun üzerine Yunanlılar Mürettep Tümeni yakalamak için Sakarya Cephesi’ndeki kuvvetlerinden bir alayı ayırarak -4500 kişi- takip ettirdiler.
29 Ağustos 1921
Mürettep Tümen, Fettahoğlu Köprüsü istikametinden gelen 2 topla takviyeli 2 Yunan taburu ve Uzunbey yönünden gelen 2 topla takviyeli bir Yunan taburu ile saat 07.00’den 13.00’e kadar Çeltik’in kuzeybatısındaki Erenköy güneydoğusu - hattında –altı saat- muharebe etti. Mürettep Tümen verdiği kayıplar üzerine daha muharebeden çıkarak büyük kısmı ile Çeltik’te çekildi. M.Tümen , Batı Cephe Komutanlığından, Ihcaköy ile Beşköprü arasından bütün kuvveti ile 4.grup karşısındaki düşman gerilerine taarruz emri aldı ve hazırlanmaya başladı. Mürettep Tümen’e ayrıca, üstün düşman taarruzuyla karşılaşılması hâlinde Hacıömeroğlu-Çimenköy-Yahnayak üzerinden ordunun sol kanadına katılması görevi de verildi

Sakarya Cephesi Güneyi Yunan Lojistik hatları
30 Ağustos 1921
Mürettep Tümen kesiminde dünkü (29 Ağustos) muharebelerden sonra Çeltik - Küçükhasan bölgesinde toplanmış bulunan tümen, Yunanlıların Uzunbey, Gökpınar cıvanndaki kuvvetlerine ve Sivrihisar - Beşköprü yolundaki lojistik kollarına baskın yapmak üzere, büyük kısmı ile Adakasım üzerinden Uzunbey’e, Adana Müfrezesi ile de Gökpınar istikametinde ilerledi. (30 Ağustos’ta karargâhtan alınan emir gereği Kemalettin Sami Bey’in grubunu (4. grup) sıkıştıran Yunan 2.Kolordusu’na baskına gidilir.) Saat 18.30’da 35. Süvari Alayı, Uzunbey’in güneybatı sırtlarında 4 top ve 1 süvari bölüğü ile takviyeli bir Yunan taburu ile yaya muharebeye başladı ancak Mürettep Tümen’in 2. Kol’u yani Adana Müfrezesi, 35. Süvari Alayı’nın solunda, düşman kuvvetinin sağ kanadına zamanında yetişip muharebeye katılamadığından taarruz bırakıldı ve Mürettep Tümen’in 1.Kolu geri çekilerek Yüzükbaşı köyünde -Polatlı’ya bağlı, Yunak’ın doğusunda, Haymana‘nın Güneybatısında- toplanırlar. Daha sonra Uzunbey’de – Çeltik - Gökpınar’ın doğusunda- beklemeye geçerler.
31 Ağustos 1921
Mürettep Tümen kesiminde Yüzükbaşı batısında bulunan tümen, Yunanlıların Uzunbey’de 500 yataklı 1 ve 3 No.lu seyyar hastanelerinin bulunduğunu tespit etti. Saat 01.30’da Batı Cephe Komutanlığının “Yunanlılann İnlerkatrancı’dan Cambaklı istikâmetinde bazı kuvvetler sevk ettiği ve Tümenin, fırsat buldukça kuzeye doğru baskınlar yaparak, devamlı ordunun sol kanadına geçmesi” emri üzerine Mürettep Tümen bu bölgede kalmakta fayda görmedi. 52. Piyade Alayı’ndan bir taburla 35. Süvari Alayını Sarayköy’de ve Tümenin kalan kısmıyla Hacıfakılı’da toplandı.
1 Eylül 2021
Mürettep Tümen gözcülerinin raporlarından ; Gökpınar, Çeltik, Göktepe köyü, Kaldırım, Aşağı Aliçomak kesimlerinde düşman bulunmadığı, düşmanın ulaştırma yolunu Sivrihisar’dan doğuya doğru kullandığı tespit edildi.(Yunan ordusunun Sakarya cephesinin orta ve kuzeyinde bulunan tümenleri Sivrihisar üzerinden lojistiğini temin ediyordu)
2 Eylül 2021
Mürettep Tümen kesiminde, tümen bugün saat 16.00’dan sonra bütün birlikleriyle Yunak’a giderek geceyi burada geçirdi.
3-4 Eylül 1921
4 Eylül gününü Yunak’ta dinlenme ile geçiren Mürettep Tümen, İshaklı’ya gönderilmiş bulunan Konya Süvari Alayı ile 24. Alayın 2. taburunu değiştirmek -rutin nöbet değişimi- üzere Adana Müfrezesini Aşağıağzıaçık üzerinden İshaklı’ya hareket ettirdi. Oradaki birliklere de tümene dönmeleri emredildi. Yunanlıların Uzunbey - Erenköy - Fettahoğlu köprüsünden geçen yolu lojistik ikmal nakliyatında kullanıp, kullanmadıklarını tespit etmek ve Kaldırım - Fettahoğlu Köprüsü istikametinde Yunan kuvvetleri bulunup bulunmadığını anlamak üzere 1 top ve 35. Süvari Alayı’ndan iki bölükle takviye edilen 52. Piyade Alayı müfrezesini saat 18.00’de Piribeyli’ye hareket ettirdi

6 Eylül’e kadar Mürettep Tümen gözlem ve rutin baskınlarla uğraştı ve her seferinde cephe gerisi Yunak’a çekilerek beklemeye geçti. Türk birliklerince baskından sonra Sakarya mevzilerinin ikmal yolu üzerinde olan Emirdağ-Piribeyli hattı kuvvetli Yunan kollarınca korunmaya alınmıştı. Artık lojistik sıkıntısının Yunan ordusunu geri manevraya zorlayacak olmasının anlaşılması üzerine Başkomutan karargâhta Yunak-Piribeyli için çok meşhur sözünü (emrini) söyleyecektir.(*)
Masa başından -harita üzerinden parmağını kaldırarak- içerideki kısımda bekleyen Başyaver Salih (Bozok) Bey’e seslenir;

“Çocuk, İsmet Paşa’ya söyle, Mürettep Tümen’i Piribeyli’ye yanaştırsın. Zamanı geliyor”

Sakarya’da Yunak havalisi (TÜRK İSTİKLÂL HARBİ II NCİ CİLT 5. KISIM 2 NCİ KİTAP-Genel Kurmay Başkanlığı)
Mürettep Tümen 8 Eylül’de yine baskın için Yunak’tan hareket ederek çekilmekte olan Yunan nakliye kollarının önüne Kavuncu Köprüsü’nde çıkmayı hedeflemişti. Başkomutan’ın cephe dışında tuttuğu Mürettep Tümen bütün unsurlarıyla 10 Eylül’de Piribeyli’de -Yunak’ın kuzeybatısında, Emirdağ’ın doğusunda- toplandı. Ertesi gün Fettahoğlu Köprüsü’ne iki koldan taarruz etti. Köprü garnizonundaki Yunanlılar cephaneyi havaya uçurarak kaçtılar. Köprüye de patlayıcılar yerleştirirler ama 35. Süvari Alay Komutanı Bnb.A. Haydar ile teğmeni Bekir Efendi yetişerek patlayıcıları etkisiz hale getirip köprüyü kurtardılar. (Bu baskında sağlam ele geçirilen Fettahoğlu Köprüsü, Türk birliklerinin Yunanlıları takip için Sakarya Nehri’nden geçebilecekleri tek sağlam köprü olacaktır. Diğer Sakarya köprülerini Yunanlılar geçtikten sonra imha etmişlerdir.) Buradaki Yunan 12. Tümeninin bir kısım birlikleri köprüyü havaya uçuramadan Uzunbey’e kaçmak zorunda kalırlar. Baskında Mürettep Tümen Yunanlılardan 15 araba, 1 ambulans ve bol sıhhî malzeme ile 3 uçak ele geçirir. Bir arabadan Papoulas’ın kişisel eşyaları çıkar.

Sakarya Köprüsü ( https://bpakman.files.wordpress.com/2019/08/sakarya-11.jpg)

Diğer yöne kaçan Yunan askerlerini de Konya Süvari Alayı Uzunbey’e kadar kovalar. Köprü garnizonundan elde edilen bilgilerle ve gelen diğer bilgiler ışığında:
13 Eylül günü Sakarya’nın doğusunda bir tek düşman askeri kalmamıştı. İsmet Paşa çekilen Yunan birliklerinin dağıtılması, mümkünse tek tek imhası için cephe emrini verdiğinde, Mürettep Tümen çoktan Yunanlıların çekilme yolundaki lojistik üssüne, yani Sivrihisar’a varmıştır.(Fettahoğlu Köprüsü -Ertuğrul Ballıhisar istikametinden) Akşama kadar süren muharebeyle Sivrihisar elimize geçer. Sivrihisar’daki yaklaşık 400 Türk esirler kurtarılır ve erzak deposu elimize geçer.Sivrihisar’ın lojistik merkez olması nedeniyle Yunan Ordusu 1 nci Yunan Tümeni ile Süvari Tugayı ile Sivrihisar’daki Mürettep Türk Tümenine taarruzu eder ,Mürettep Tümen ise muharebeyi şehir zarar görmesin diyerek açık alanda kabul eder , fakat üstün kuvvetler karşısında geri çekilmek zorunda kalır. Sivrihisar yeniden işgale uğrar. Mürettep Tümen ise Fettahoğlu köprüsü istikametinde çekilerek Fettahoğlu köprüsü güney sırtlarında mevziye girer.(Sivrihisar ancak Türk birliklerinin Sakarya nehrinin batısına geçmesiyle 4.Kolordunun Süvari Alayı tarafından 20 Eylül’de kurtarılmıştır.)

Mürettep Tümen’in Sivrihisar’dan kurtardığı Türk esirleri(Dr.Selim Erdoğan)
Sakarya Zaferi kazanıldıktan sonra tümenlerimiz çok kayıp verdiğinden Batı cephesi yeniden teşkilatlandırılarak Grup düzeninden kolordu komutanlıklarına dönüştürülür.Bu düzenleme sonucunda 14-18 Eylül’de Mürettep Tümen batı cephesi emrinden alınarak 5.Süvari Kolordusu emrine verilir ve Aralık ayına kadar sürecek Sakarya sonrası takip muharebelerine devam eder.
Sakarya Cephesinin güneyinde geçen muharebelerde şehit düşen askerlerimiz yine çatışma alanlarına yakın mevkilere defnedilmişlerdir. “Konya, Yunak, Hatırlı ve Ortakışla köylerinde , yatan Sakarya Meydan Muharebesi süvari şehitlerimiz.

(Yunak-Hatırlı köyü) 21/22 Ağustos 1921 de Yunan süvari tugayı ve 5. Yunan tümeni ile yapılan çarpışmada şehit düşen süvarilerimizin kabirleri(Kuvayimilliyenin İzleri @MSuleymanDuman)
Sakarya muharebeleri sonrasında Yunan birlikleri plansız olarak Afyon’a doğru çekilerek, Emirdağ’a yeniden girmişlerdir. Yunan ricatında, yerleşim birimlerini tahrip edip, Emirdağ, Haymana ve Mihalıççık’ta 66 köyün tamamını, 57 köyün de bir kısmını yakmışlardır. 22 Eylül 1921 tarihinde Yunan birlikleri Afyon’a doğru çekilmiş, çetelerin Yunan silahlı kuvvetlerine karşı verdikleri mücadele ile düşmanın askeri kaybı giderek artmıştır. Sakarya Meydan Harbi’nin galibiyetle sonuçlanması neticesinde:
Batı Cephesi Karargâhı Akşehir’e alınarak Sivrihisar-Emirdağ-Bolvadin-Çay-Akşehir hattı hem müdafaa ,hem de taarruz hattı -en batı uçları Çobanbey ve Şuhut olmak üzere Kuzeyden güneye Doğu-Batı yönünde- kurulmuştur. Akviran (Akören) köyünde 2. ordu emrinde, 2. ordu keşif kademesi kurularak, buna Akviran Müfrezesi adı verilmiştir. Bununla birlikte ilçeye 2. Kolordu ve 5. Süvari birlikleri yerleştirilmiştir. Diğer birlikler Bolvadin’den itibaren Afyon’un güneybatısına doğru mevzilere alınarak herhangi bir Yunan taarruzuna karşı önlem alınmıştır. Milis güçler, Karakeçili alayı içinde milli savunmayı destekleyenler bir süre sonra düzenli ordu sistemi içinde görevlendirilmişlerdir.
2-SAKARYA ZAFERİ’NDEN SONRA YUNAK BÖLGESİNDE BÜYÜK TAARRUZ HAZIRLIKLARI
Kurtuluş savaşı sırasında Piribeyli, Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmiş olmasına rağmen Mürettep Tümen bu bölgeyi sürekli kolaçan etmiş ve Sakarya Muharebelerinden sonra da bu bölge geri alınmıştır.Sakarya Zaferi’nde Ankara’dan Eskişehir yönüne giden hattı ikmal amaçlı kullanan ordumuz, Büyük Taarruz’un Yunan Cephesi’ne güney istikametinden yapılacağı için yığınağını Akşehir tarafında yapmak zorundaydı. Yani Büyük Taarruz’un lojistik ekseni Konya – Akşehir – Afyon demir yolu(Afyonun doğusu) olacaktı. Bu durumda Ankara’nın Akşehir’e demir yolu ile bağlanması önem kazanıyordu. Yeni ulaşım planı şöyle olacaktı. İnebolu’dan Ankara’ya kadar geleneksel yöntemle, Ankara-Polatlı-Sivrihisar Biçer köyü hattı trenle, sonra Biçer-Piribeyli menzili yine geleneksel yöntemle Piribeyli’den Akşehir demir yoluna ise sahra şimendiferiyle lojistiği taşımak için dekovil hattı planlandı. (Bazen de menzil hatları doğrudan Polatlı’dan Akşehir’e yönlendiriliyor fakat kışın çok zorluk çekiliyordu.) Dar imkânlar ve zamansızlık yüzünden tam bir bağlantı yapılamasa da, hiç olmazsa Akşehir’den kuzey istikametine, Emirdağ ile Yunak arasındaki Piribeyli köyüne kadar bir dekovil hattı döşenmesine karar verildi. Behiç Erkin gözetiminde Azarıköy (Göz Pınarı) Piribeyli dekovil hattı inşa edilerek, orduyu Büyük Taarruza hazırlamak için köyün çevresine geçici –dar hatlı-demir yolu döşenmişti. Bu hattın yapımında kullanılan malzemenin tedarik edilmesi için akla gelen her yönteme başvuruldu. Yarım kalmış olan Toros tünellerinin inşaatlarındaki malzeme yetmez. İskenderun’da kalan raylar Fransızlardan satın alınır. Anamur’a beş saat mesafedeki Fransızların o anda işletmedikleri Meraç Demir Madenlerinde 3,800 adet ray ve Ortakonç Kurşun Madenlerinde de somun ve birleştirme malzemesi bulunduğu haber alınır. 4,000 ton tutan bu malzeme önce Anamur’a, oradan kayıklarla Mersin’e taşıtılarak Akşehir’e getirilir. Hat, 15 Haziran, 1922′de İsmet Paşa ve Behiç Bey’in katıldıkları küçük bir törenle açılır.

Ankara’dan gelecek olan nakliyatın Polatlı’ya kadar demir yoluyla, Polatlı’dan yada Biçer köyünden itibaren diğer vasıtalarla, Piribeyli’den itibaren ise Akşehir’in Azarıköy -şimdiki adı Gözpınarı köyü- İstasyonu’na kadar dekovil ile taşınması sağlanır. Azarıköyden itibaren de normal hatlı demiryolu ile Afyon’un doğusuna , oradan da yine geleneksel vasıtalarla(Nekkare- araba -Deve katarı v.s) mevzideki birliklerin lojistik menzillerine ulaştırıldı. Piribeyli, Batı cephesinin karargâhı olan Akşehir Karargâhı’na yakınlığı ve stratejik konumu sebebiyle önemli bir rol oynadı. İnebolu - Akşehir arası lojistik ikmal hattında Polatlı –Sivrihisar Yunak –Piribeyli-Çeltik–Tuzlukçu köyleri halkı mühimmat taşıma görevini üstlendi, kağnı arabaları ile levazım malzemeleri taşındı. Yıl boyunca silah altında tutulan 100.000’den fazla kuvvetimizin lojistik ihtiyaçları karşılandı.

Sivrihisar-Emirdağ-Bolvadin-Çay-Akşehir’den oluşan yeni cephe hattı ki Afyon’un güneybatısına kadar sokuluyordu. Batı Cephesi Komutanı Mirliva İsmet Paşa (İnönü) bu hayati öneme haiz dekovil demir yolu hattını : “Garp Cephesini geriden besleyen o tek küçücük şahdamarında, o tek medeniyet yolu “ olarak bahsetmektedir.

Anadolu-Bağdat ve Uşak Demiryolları Komutanı Erkânıharp Miralay Behiç (ERKİN) Bey, Batı Cephesi Erkânıharbiye Reisi Erkânıharp Miralay Asım (GÜNDÜZ) Bey, Müdafaa-i Milliye Vekili Mirliva Kazım (ÖZALP), Batı Cephesi Komutanı Mirliva İsmet (İNÖNÜ) Paşa, 5’inci Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin (ALTAY) Paşa, Konya Valisi Abdülhalik (RENDA) Bey

Büyük Taarruz’dan (26 Ağustos -30 Ağustos 1922) sonra Piribeyli-Azarıköy dekovil hattının rayları, sökülerek Uşak yönüne ilerleyecek birliklerimize yine lojistik sağlamak üzere Yunanlılar tarafından tahrip edilmiş olan Çay-Afyon ve Afyon-Uşak demiryolu hatlarına yama olarak kullanılmıştır.
Not : Yunak havalisinde görev yaparken Yunalıların bölgeye taarruzda bulunduğunu zaten duymuştum.Piribeylide ise “Dekovillik” diye tanımlanan bir yer adı bulunmaktadır.

*Rifat GÜNDAY, Eğitimci, Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni.

Makale Yayın Linki : 

https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/kategoriler/tarihten/6939-sakarya-ve-buyuk-taaruzda-yunak-havalisi
KAYNAKLAR:
1-TÜRK İSTİKLAL HARBİ II. CİLT 5. KISIM 2. KİTAP-Genel Kurmay Başkanlığı
2-KURTULUŞ SAVAŞINDA DEMIRYOLCULUK -VI ZIYA GÜREL
3-Sakarya Muharebesi –Alptekin Müderrisoğlu
4-Sakarya Muharebeleri –Dr.Selim Erdoğan

25 Şubat 2022 Cuma

II.KILIÇ ARSLAN

Tarihimiz ve Olaylar-12 : .2. KILIÇARSLAN' IN D.ROMA VE HAÇLILARLA MÜCADELESİ
                                            (Sultan-ı Muazzam ve Miryokefalon Zaferi)

II.KILIÇARSLAN(1156-1192)
(Sultan-ı Muazzam ve Miryokefalon Zaferi) 
II. Kılıçarslan (1113 Aksaray- 1192 Aksaray) Dedesi I. Kılıçarslan, babası I. Mesud'dur. Melik iken 1444 yılında babasıyla birlikte Elbistan seferine katılarak ,şehrin fethinde bulundu. Elbistan'ın fethi üzerine de buraya melik olarak atanmıştı(1144)
Melik Kılıçarslan , 2 Haçlı Seferi'ne(1147) karşı babasıyla birlikte savaştı. Babası ,Sultan I. Mesud Kilikya Seferi'nden döndükten sonra hastalandı ve Sultan Mesud I. öleceğini anlayınca Elbistan Meliki olan oğlu Kılıçarslan’ı (2.Kılıçarslan) Konya’ya çağırıp tahta oturtup , başına tacını koyup ona biat ettikten sonra vefat etmiştir. (1155)
Ancak Türkiye Selçuklu Devleti , Türk töresi gereği üç oğlu (II. Kılıç Arslan, Dolat/Devlet ve Şâhinşah arasında paylaştırılmış , ayrıca hanedanın damadı olan Danişmentli Yağıbasan’a da Sivas Melikliği verilmişti.Bu durum Sultanın ölümüyle oğulları ve damatları arasında taht kavgalarını başlatmıştı.
Sultanlığı (1155-1192)
Sultan II. Kılıçarslan’ın ilk yılları taht mücadeleleriyle geçti. Ayaklanan kardeşlerinden ortanca kardeşi Dolat'ı(=Devlet) yakalatıp öldürttü.
2.Kılıçarslan’ın küçük kardeşi Şâhinşah Ankara veya Çankırı cıvarlarına kaçtı. Hanedanın damadı Yağıbasan ise yeğeni Kayseri hâkimi Zünnûn(Anadolu Selçuklu hanedanının diğer damadı) , Şâhinşah ve diğer Dânişmendli beyleriyle 2.Kılıcarslan’a karşı ittifak oluşturdular. Sonradan Bizans İmparatoru Manuel de bu ittifakı destekledi 2. Kılıcarslan Ekim -1155 ‘te Aksaray yakınlarında Yağıbasan ve Dânişmendliler’i bozguna uğrattı. Yağıbasan Sivas’ı Kılıçarslan’a terk ederek Çankırı’ya kaçtı( ve orada da 1164 de öldü)

2. Kılıcarslan’ın Dânişmendliler’le(İttifak birliğiyle) mücadelesi  
Musul Atabeyi Nûreddin Mahmud Zengî, Kasım -1155 de Anadolu Selçuklu hâkimiyetindeki Antep(Ayıntab) ile Ra‘bân’ı ele geçirdi.Yine bu fırsattan bir başka istifade eden de Kilikya’nın hâkimi Ermeni II. Thoros’un kardeşi Stefan 1156 Maraş’ı yağmalayarak tahrip etti. Bunun üzerine 2.Kılıçarslan 1156 yılında Maraş'a yürüyerek kenti yeniden ele geçirdi. Bu gelişme karşısında Stefan, Maraş-Elbistan arasındaki Pertus kalesi’ni Selçuklular’a bırakıp af dileyerek barış istedi. 2.Kılıçarslan daha sonra topraklarına saldıran Musul atabeyi Nurettin Mahmud Zengi'nin üzerine yürüdü . Antep’i zaptedip Ra‘ban üzerine yürümüşti ki , Kudüs kralı ile Antakya Prinkepsi , Nûreddin’in topraklarına saldırdı. Haçlılara karşı savunmaya geçen Nûreddin işgal ettiği yerleri 2.Kılıcarslan’a geri verip Halep’e çekildi (1157). 2.Kılıçarslan N.M. Zengi'nin hastalanmasının ardından Tokat, Niksar ve Sivas'ı ele geçirdi. Mengücekoğulları'nı da egemenliği altına alarak Fırat Nehri'nden Sakarya Nehri'ne kadar uzanan topraklarda yeniden Anadolu Selçuklu hakimiyetini temin etti.

Anadolu Selçukluların toparlandığını gören Doğu Roma İmparatoru M. Komnenos Anadolu’ya sefere çıktı. 2.Kılıcarslan’ın ele geçirdiği yerleri geri aldı ve 1158 yazında Kilikya’ya karşı bir seferinin hazırlıklarını tamamlayarak aynı yılın sonbaharında Kilikya’yı yeniden hâkimiyetine aldı. Manuel K. tekrar Anadolu seferine çıkarak Nisan- 1159’da Antakya’ya girerek gücünü hem Ermenilere hem de Latinler’e göstermiş oldu. Manuel İstanbul’a dönüş sırasında ana ordusundan ayrılan birliklerine Karaman(Lârende) ve Kütahya’da Türkmenler saldırarak kayıplar verdirince bunun intikamını almaya karar verdi. İmparator, ertesi yıl 2.Kılıcarslan’a karşı ortak bir cephe oluşturduktan sonra sefere çıkarak Eskişehir’e(Dorylaion/Sultanönü) saldırıp insan ve hayvanları esir alarak götürdü.

2.Kılıçarslan bunun üzerine batıdan gelecek tehditleri azaltmak üzere 1162'de İstanbul'a giderek İmparator I. Manuel Komnenos ile görüştü.Burada ilginç bir olay meydana gelmiş : Sultan İstanbul’a girmeden önceki gece büyük bir deprem meydana gelmiş , ayrıca Sultan İstanbuldayken(Nova Roma/Konstantinapolis) İmparator Manuel ‘le birlikte İstanbul’da bir at yarışı izlediği sırada yarış meydanında bulunan sütuna çıkan Türklerden biri stadyum üzerinde uçacağını haykırarak -uçmak için-kendini bir kuleden aşağı ,rüzgara bıraktıysa da düşerek ölmüştür. Sultan Kılıçarslan, hem bu cesur Türk’ün ölümünden hem de Doğu Roma ’nın huzurunda yapılan bu uçuş denemesinin başarısızlığa ulaşmasından dolayı büyük bir üzüntü duydu. (Türk Tarihinin ilk uçuş denemesinin Osmanlı Padişahı IV. Murad zamanında (1623-1640) Hezârfen Ahmed Çelebi tarafından gerçekleştirildiği ve başarıya ulaştığı ancak 1162 denemesinin ise başarısızlığa ulaşmış olması yinede ilk deneme oluşu bakımından önemlidir.)

Sultan 2.Kılıçarslan İstanbul ziyaretinde Doğu Roma ile bir antlaşma yaparak karşılıklı yardımlaşma yapılmasını kararlaştırdılar. Sultan Bizans imparatorundan 1162’de yapılan antlaşma uyarınca Doğu Roma’ya geri vermeyi vaad ettiği şehirleri teslim almak üzere bir D.Roma kuvvetinin gönderilmesini istedi. Ancak sultanın uyguladığı başarılı taktik sayesinde İmparatorun birliği Anadolu’dan eli boş döndü. 2.Kılıçarslan 1163 yılında Danişmendliler (Melik Yağıbasan üzerine)üzerine yürüdü. 1165'te Elbistan, Darende ve Tohma Suyu kıyılarını, 1169'da da Kayseri ile Zamantı yöresini ele geçirdi. Daha sonra kardeşi Şahinşah'ın üzerine yürüdü. Ankara ve Çankırı'yı fethetti.1171 yılında Malatya'yı kuşattıysa da bir süre sonra geri çekilmek zorunda kaldı.

Bu sırada imparator da Selçuklulara karşı bir sefer hazırlığı için Eskişehir’e geldi ve yıkılmış olan Eskişehir (Dorylaion/Durusilya/Sultanönü) Kalesi’ni(=Şarhüyük Kalesi) tekrar inşa ettirdi(1175). Daha sonra Menderes ovasına inerek Homa (Sublaion) Kalesi’ni yeniden yaptırıp buraya bir garnizon yerleştirdi İmparatorun Türkmenler’e karşı çifte savunma hattı oluşturması da pek işe yaramadı ve Türkmen saldırıları devam etti.

N. M.Zengi’nin yanında yetişen ve Mısır’ı fetheden Selahaddin Eyyübî de ilgisini Kudüs’e yöneltince Sultan 2.Kılıçarslan Anadoludaki beylerin destekçisi de kendiliğinden ortadan kalkınca Kayseri meliki olan kayınbiraderi Danışmendli Zunnun ve şehzadesi Şahinşah'ın birleşik ordusunu yendi ve onlar da D.Romaya sığınmak zorunda kaldılar. Ankara, Darende ve Kayseri'yi onlardan(Danişmentliler) aldı. 1175'te kayınbiraderi Danışmendli Yağıbasan'ın oğullarını Selçuklu uç beyleri tayin ederek Danişmendlilerin egemenliğine son verdi. Musul atabeyleri Zengiler'den de bazı topraklar ele geçirdi ve Ermeni Derebeyi Toros’u da etkisiz hale getirdi, Danişmendlilerin elindeki tüm kentleri alarak Danişmentli beyliğine de son verdi.(1178) Danişmendli Zunnun ile şehzadesi Şahinşah da Bizans'a sığınmış haldeyken 2. Kılıçarslan'ın ülkesini sürekli genişletme ve Anadolu’daki hakimiyetini geliştirme çabalarına son vermek isteyen D.Roma İmparatoru Manuel Komnenos hazırladığı büyük bir orduyla Anadolu Selçuklu Devleti'ne karşı harekete geçerek Anadolu seferi hazırladı. (1176)

Doğu Roma ile savaş ,Miryokefalon (Myriokephalon)- Düz Bel ) Muharebesi
1176 yazında Doğu Roma İmparatorluğu , içinde çok sayıda Frank, Alman ,İngiliz, Macar , Sırp , ,Gürcü ile Peçenek ve Kuman paralı askeri bulunan iki ordu ile 2. Kılıçarslan üzerine yürüyüşe geçtiler. Birinci ordu Kuzeyden yürüyen ve İmparator'un amca oğlu General Andronikos Vatatzes komutasındaki ordu Kastamonu  ve Amasya üzerinden Eylül 1176'da Niksar'a gelip bu kaleyi kuşattı. Fakat bu yörede bulunan Selçuklu ordusu ile sur önlerinde yapılan "Niksar Muharebesi"'nde D. Roma’nın 1.Ordu Kolu çok büyük bir yenilgiye uğradılar , savaşta ölenler arasında ordu komutanı Vatatzes da bulunuyordu. Gazi Selçuklular Niksar muharebesinde ölen Bizans ordusunun 1.kol komutanı Vatatzes'in başını Konya'ya 2. Kılıçarslan huzuruna gönderdiler.
D.Roma’nın 2.Ordusu ise bizzat Manuel K.komutasında ; Anadolu Coğrafyasına hakim klavuzlar , paralı askerler , ağır birlikler ve ağır muharebe teçhizatlarıyla birlikte ( “Grejuva-Rum ateşi” ve taş gülleler atan mancınıklar, uzun menzilli mızrak atan ağır okları , Katran – Keçe - savaş mühimmatı taşıyan araba, gıda ile su taşıyan arabaların toplamı üç binden fazla arabadan oluşan konvoy) birlikte Balıkesir, Alaşehir, Denizli (Laodikeia), Honaz, Çivril üzerinden(D.Roma ordusu ordu- lojistik ihtiyaçları için kendi arazisi üzerinden yolu uzatmak pahasına bu uzun güzergahı kullanıyordu) ve Kufi çayı vadisinden Miryokefalon Kalesi’ne doğru ilerlemekteydi,hedefi Baş şehir Konya idi. (Miryokefalon savaş yeri belirleme çalıştayında çıka genel kanaate göre D.Roma ordusu Kufi çayı vadisinde muharebeye girmiştir) Anadolu Selçuklu kuvvetleri, D.Roma ordusu daha Konya’ya ulaşmadan buldukları her fırsatta çok büyük gruplar hâlinde yolları tutuyor ve ilerlemekte olan İmparatorun kuvvetlerine baskınlar düzenliyor , “Vur-Kaç” taktiği uygulayarak yıpratıyorlardı. Çıkan hastalıklar nedeniyle de pek çok D.Roma askeri ölmüştü.Nihayet Işık gölünden sonra Çivril yakınındaki Miryokefalon bölgesindeki dar ve sarp bir vadiye/ Kufi çayı vadisine giren D.Roma ordusu, yamaçlarda mevzilenmiş Türklerin ani saldırısı ile karşılaştı. Türk birlikleri geçidin çıkışını da kapattığından dolayı çıkış yolu bulamayan D.Roma ordusu paniğe kapıldı. Savaşa katılan Manuel K, muhafız kuvvetlerinin olağanüstü çabaları ve desteği sayesinde geriye doğru kaçarak ancak hayatını kurtarabildi.
Kufi çayı vadisinde devam eden saldırılar/muharebeler sonucunda D.Roma ordusu,Türkler tarafından imha edilmiştir. 17 Eylül 1176 tarihi Miryokefalon (Düz bel ) Zaferi olarak tarih sayfalarında Malazgirt zaferini(1071) pekiştiren kıymetli bir zafer olarak yerini almıştır. Ağır kayıplar vererek neredeyse ordusunun tamamını kaybeden İmparator M.Komnenos Sultana barış teklifinde bulundu. Sultan Eskişehir'deki(Dorylaion/Sultanönü ) istihkamların yıkılması şartıyla ve 100.000 altın karşılığında bu öneriyi kabul etti.(Bu istihkamlar Eskişehir’in batısında yeralan Kütahya yolunda bulunan D.Roma’nın savunma istihkamları olup ,Şarhöyük Kalesini kapsamıyordu) Bu zaferin ardından 2. Kılıçarslan, Kütahya ve Eskişehir'i yeniden ele geçirmiştir.

Miryokefalon Zaferi , özellikle Anadolu’nun Türkleşip İslâmlaşması açısından çok önemli bir dönüm noktası teşkil eder. Malazgirt yenilgisinden beri Anadolu’yu geri alabileceklerini ümit eden Doğu Roma’nın bu ümitleri Miryokefalon’da uğradıkları hezimetle tamamen yok olmuştur. Anadolu Selçukluları bir yandan Anadolu’yu imar ederken bir yandan da bu tarihten itibaren D.Romaya yönelik Türk akınlarına devam edilmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu elindeki toprakları koruyabilmek için savunmaya çekilmiştir. Ege sahil şeridi dışında Anadolu’da hâkimiyet Türkler’in eline geçmiştir. Bu zaferle Haçlı istilalarının doğurduğu olumsuz sonuçlar da ortadan kaldırılmıştır. Sultan 2. Kılıcarslan, başta halife olmak üzere komşu hükümdarlara zafernâmeler göndermiş, Miryokefalon zaferi İslâm ülkelerinde bayram sevinciyle kutlanmıştır.

Anadolu Selçuklularla antlaşmanın ardından İstanbul’a hareket eden Manuel K, Homa/Gümüşsu (Sublaion)’u tahrip ettiği halde Eskişehir /Sultanönü(Dorylaion)’u yıktırmadı. Sultan 2. Kılıcarslan da Menderes bölgesine 24.000 kişilik askerî birlik sevkederek onun bu davranışına karşılık verdi . Kılıçarslan, sadece D.Roma’nın değil bütün Doğu’nun kaderini belirleyen bu zaferiyle batı sınırlarını güvenceye almış, Doğu Roma İmparatorluğu ise bir daha eski gücüne kavuşamamıştır.
Batı sınırlarını güvence altına aldıktan sonra 2.Kılıçarslan doğuya yöneldi. 1178'de Malatya'yı fethetti. Bir ara Selahaddin Eyyubi ile çekişmeye girdiyse de geri çekilip 1180'de Malatya'ya geri döndü. İlerlemiş yaşına rağmen Batı Anadolu'da yeni fetihler yaptı.
Daha sonra ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırdı. Kılıçarslan ömrünün son günlerini huzur içinde geçirmeyi umuyordu. Fakat oğullarının daha kendisi sağken saltanat kavgasına girmeleri buna mani oldu. Büyük oğlu Kutbeddin Melikşah babasına karşı savaş açarak kendisini zorla veliaht yaptırdı ve 1189 yılında Konya'da tahta oturdu.
3.Haçlı Seferine karşı mücadelesi
Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin Kudüs’ü fethetmesi (1187) Avrupa’da büyük yankı uyandırması üzerine Papa VIII. Gregorius III. Haçlı Seferi için yeni bir çağrıda bulundu.3.Haçlı seferine İngiliz ,Fransız ve Alman kralları katılacaklarını ilan ettiler. İlk önce hazırlıklarını tamamlayan Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa, Mart 1190’da Gelibolu’dan Anadolu’ya geçip güneye ilerleyerek Uluborlu civarında A.Selçuklu topraklarına girdi. Bu bölgenin hâkimi olan Melik Gıyâseddin Keyhusrev ağabeyleri Kutbeddin Melikşah ve Muhyiddin Mesud ile birlikte Haçlılar’a karşı kahramanca savaştı. Ancak Haçlı ordusu karşısında endişeye kapılan Kılıcarslan savaşa girmektense küçük birliklerle onlara baskın düzenlemeyi tercih etti.(Yeniden Anadolu şehirlerinin tahrip edilmemesi için şehirler boşaltılıyor ve yiyecek bırakılmıyordu) Friedrich Barbarossa, 17 Mayıs 1190’da Kılıçarslan’ın oğlu Kutbeddin Melik Şah ve diğer Selçuklu melikleri tarafından sevk ve idare edilen Selçuklu ordusunu yenerek sultan tarafından boşaltılmış olan Baş şehir Konya’ya girdi. Daha sonra Haçlılar 2. Kılıçarslan'ın barış önerisini kabul ederek(Haçlıları bir an önce Anadolu’dan uzaklaştırmak amacıyla) Kudüs'e doğru yola çıktılar.(Alman imparatoru V. Friedrich Göksu ırmağı boyunca Akdenize doğru ilerlerken , Silifke ırmağında boğulmuş(10 Haziran 1190) , ordusunun büyük kısmı dağılmış , oğlu VI. Friedrich ancak 5.000 askerle Kudüs’e ulaşabilmiştir. (Artık Anadolu’dan geçmenin zorluklarını ve tehlikelerini gören 3.Haçlı ordusunun İngiliz ve Fransız kolları deniz yoluyla Filistin’e gitmişlerdir.)

2.Kılıçarslan. oğlu Kutbeddin Melikşah'ın yanında gözaltında tutuluyorken bir fırsatını bulup oğlu Nurettin'in yanına kaçtı.(1191) Daha sonra öteki oğullarını da dolaştı ancak hiçbirinden sevgi ve saygı göremedi. İlerlemiş yaşıyla oğullarından yüz bulamayan 2.Kılıçarslan en sonunda küçük oğlu I. Gıyaseddin Keyhüsrev onu hürmetle karşıladı. Bunun üzerine Kılıçarslan, küçük oğlu Gıyaseddin'i veliaht ilan etti. Birlikte Kutbeddin Melikşah'ın üzerine yürüdüler. K.Melikşah Aksaray'a kaçtı. 2. Kılıçarslan son bir kez daha tahta oturdu(1191). Ardından Kutbeddin Melikşah'ı izleyerek takiple Aksaray'a geldi. Burada hastalanan Kılıçarslan Konya'ya dönerken yolda 79 yaşında iken vefat etti.(26 Ağustos 1192) Naaşı Konya’ya götürülerek Alâettin tepesindeki Alâettin caminin avlusunda bulunan Sultanlar türbesine(Sultan 2.Kılıçarslan’ın yaptırdığı söylenmektedir) defnedildi
Dönemi
II. Kılıçarslan döneminde ilk olarak Danişment baskısını yok ederek devletin tam bağımsızlığını ve Anadolu Türk Birliğini büyük ölçüde tesis etmiştir.(Ege-Akdeniz-Marmara sahillerine hala D.Roma hakimdi.) Miryokefalon zaferiyle Doğu Roma İmparatorluğunu tehdit olmaktan çıkartmış, Batı hudutları yeniden Marmara bölgesine (Eskişehir-Kütahya-Sakarya ‘ya kadar) ulaşmıştır. Hükümdarlığı sırasında imar hareketine girişilmiş ve Türkistan'dan gelen binlerce Türkmen Anadolu'ya yerleştirilmiştir. Konya civârında Gündoğdu, Apa-Çimen ve Turgut adlı Türk köylerinin meydana çıkması onun dönemindeki iskân/yerleştirme siyasetinin sonuçlarıdır.


Döneminde Aksaray’ı adeta yeniden inşa ettirip (1170-71)Dârüzzafer/ Dârülcihad adını vererek askerî bir üs haline getiren 2.Kılıçarslan buraya camiler, zâviyeler, medreseler ve bir kervansaray yaptırarak Azerbaycan’dan getirdiği gazi ve âlimleri buraya yerleştirmiş, gazâ ruhunun bozulmaması için kötü ahlâklı insanların şehre girmesini yasaklamıştır. (Aksaray’daki Muzafferiye Medresesi de muhtemelen onun döneminde yapılmıştır) Onun döneminde Baş şehir Konya muhteşem bir şehir haline geldi. Babası Mesud tarafından inşasına başlanan ve Alâeddin Keykubad’ın banisi olarak bilinen cami ve saray 2.Kılıcarslan tarafından yaptırılmıştır.(Ancak Alâettin Cami kitabesinde belirtildiği üzere camii Alâattin Keykubat tamamlamıştır.) O dönemde Konya’da faal olan Alâettin tepesindeki Sultâniyye Medresesi ile Altun-aba Medresesi Kılıcarslan zamanında yapılmıştır. Aksaray’a bir konak mesafede Kılıçarslan Kervansarayı adıyla bilinen (Pervane ribâtı da denilmiş) Kervensarayı o inşa ettirmiş ve Uluslararası ticaretin gelişmesini sağlamıştır. 2.Kılıçarslan 36 yılı aşan saltanatı boyunca adaletiyle sadece Türklerin değil yönetimi altında yaşayan gayrimüslimlerin de güvenini kazanmış, Anadolu’da yeniden Türk vatanını kurmuştur. (Onun döneminde Anadolu’nun ismi Türkiye/Türkeli olarak hem doğuda hem batıda iyice pekişmiştir) Anadolu Selçukluları’nda bilinen ilk gümüş sikke (1175) ve ilk altın sikke de (1177) 2.Kılıcarslan zamanında basılmıştır 
 *Rifat Günday,Eğitimci,Araştırmacı ve Tarih Öğretmeni
  
MAKALE LİNKİ : https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/kategoriler/tarihten/7847-ii-kilicarslan-1156-1192-sultan-i-muazzam-ve-miryokefalon-zaferi
KAYNAKLAR :
1- İslâm Ansiklopedisi
2- Ali Sevim ,Erdoğan Merçil : Selçuklu Devletleri Tarihi ,TTK Yayınları
3- Osman Turan ,Selçuklular ve Türk-İslam Medeniyeti ,Ötüken Yayınları
4- Osman Turan , Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Yayınları İstanbul-2014.
5- Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1993
6- Rıfat Günday , Sultan I.Mesut ; https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/kategoriler/tarihten/6557-i-mesut-2-hacli-seferiyle-mucadelesi-ve-2-eskisehir-savasi-rifat-gunday 
7- Türk Tarih kurumu Miryokefalon Savaşı’nın Yeri Çalıştayı, Ankara- 8-9 Mayıs 2017