1 Kasım 2018 Perşembe

II.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ’NDE ENGELLİLERİN EĞİTİMİ

(Makaleler -2) : II.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ’NDE ENGELLİLERİN EĞİTİMİ

            Necmi ÖZEN1 ,                                                                   Rifat GÜNDAY2
Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü1        Eskişehir Anadolu Lisesi Müdürü ve Tarih öğretmeni2
ÖZET Osmanlı Devletinde (1299-1922) Modernleşme çalışmaları ilk olarak askeri alanda başlamasıyla birlikte (Teçhizat- Silah teknolojileri –hareket tarzları) askeri amaçlı eğitim kurumlarına taşınmış ve giderek yaygınlaşmıştır. Eğitim alanında ve çok geniş ve yaygınlaşma çalışmaları Sultan II. Abdülhamid (34. sultan/1876-1909) döneminde uygulanan eğitim politikalarıyla gerçekleşmiştir.Bu kadar geniş bir çalışmanın içinde ilk defa engellilerin eğitimine de bu dönemde çaba harcanmıştır. Bu makalede Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde eğitim alanında yapılan modernleşme çabalarından , Türkiye’de ilk modern engelli eğitimi ve engelli eğitimine verilen önem, engellilerin eğitim(İşitme ve Görme Engelliler) ile ilgili açılan okulların gelecekte model olması ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı, II. Abdülhamid, Engelli Eğitimi
ABSTRACT In the Ottoman Empire (1299-1922) Modernization works were first moved to military educational institutions with the beginning of military field (Equipment and Weapon technologies - transportation modes) and became increasingly widespread. In the field of education and extensive and widespread studies Sultan II. Abdulhamid (34 sultan / 1876-1909) was implemented with the educational policies. For the first time in such a broad study, the effort for education of disabled people has been spent in this period. In this article, we reported the efforts of Sultan II. Abdulhamid for modernization of education, the given importance for the first modern disability education (Hearing and Visually Impaired) and also we reported the educational schools for disabled people which have dealt with the future models.
Key words: Otoman, II. Abdülhamid, Education of disable people

1.GİRİŞ 1299 yılında Osman Gazi tarafından Sultanönü’nde (Eskişehir-Karacahisar) ilan edilen Osmanlı Devleti, Avrupa ve ardından Afrika’ya açılarak klasik döneminde cihan- şümul bir devlet düzeyine ulaşmıştır. Devlet-i Alî’yenin zamanla iç yapısında meydana gelen zafiyetler, etrafında yeni güçlerin ortaya çıkması, uluslararası ticaretin Osmanlı topraklarından düşmesi (Hindistan deniz yolunun açılmasıyla) seferlerin uzun ve yorucu bir döneme girmesi, özellikle II. Viyana Kuşatması’nda yaşanan yenilgi (1683-1699) Batı’da Osmanlı aleyhine gelişen “Şark Meselesi” etrafında oluşan ittifaklar yüzünden toprak ve güç kaybına uğradığından, Avrupa’da ki ilerlemeleri yakalayabilmek için Osmanlı Devleti –zorunlu olarak- hızlı bir modernleşme sürecine girmiştir. Osmanlıda İlk modernleşme çabaları askeri alanda yoğunlaşırken, Sultan II. Mahmut’tan (30. sultan /1808- 1839) itibaren tüm alanları kapsamaya başlamıştır. Kuşkusuz toplumların geleceğini teminat altına alan eğitim sistemi de modernleşmede önemle üzerinde durulan konu olmuştur. Özellikle Avrupa’da ortaya çıkan Modern Çağ’ın getirdiği fen ve mühendislik alanlarının askeri alanda örneklerinin (yeni silah sistemlerinin üstünlüğü) anlaşılınca eğitime de önem verilerek modernleşme çabaları arttırılmıştır. Eğitimle toplumun Modern Çağ’ı yakalayacağı ve yeniliklere daha çabuk motive olacağı düşünüldüğünden ilk reformlar eğitim alanında olmuştur. Batılı tarzda yeni okulların açılması, Avrupa’dan teknik uzmanların getirtilmiş ve Avrupa’ya eğitim için öğrenci gönderilmiştir. Ancak bütün bu çabalara rağmen eğitim konusundaki yetersizlikler 20. yüzyıla kadar sürmüştür. Sultan II. Abdülhamid (34. sultan/1876-1909) Dönemi’nde her alanda olduğu gibi özellikle eğitim alanında da bir ilerleme olmuştur. Rüşdiye ve idadilerin vilayetlerde yaygınlaştırılması, askeri ve teknik okulların, sanat ve tıp okullarının açılması II. Abdülhamid Dönemi’nde olmuştur. Avrupa’da ise Aydınlanma Çağı’na paralel olarak eğitimde meydana gelen ilerlemeler sonucunda özellikle görme, işitme ve konuşma engelli bireylerin engellerinin eğitim yoluyla azaltılabileceği, giderilebileceği fikrinden hareketle geliştirilen modern engelli eğitimine yönelik somut çalışmalar başlatılmış olsa da gerçekleşmesi ancak 18. yüzyılda mümkün olabilmiştir. 18.yüzyıla kadar Avrupa’da engellilere yaklaşım ve bakış açısı çok kötüydü. Mesela körler dilendiriliyor, sirklerde “hayvanlar” gibi oynatılıyor, sağırlara ise türlü eziyetler yapılıyordu. Osmanlı’da ise elimizde sadece “ dilsizlerin” istihdamıyla ilgili bilgiler mevcuttur. ”Dilsizler” Osmanlı sarayında ve devlet katında görev alırlar ancak bir takım işler için özel eğitim alırlardı. Engellilere yapılan yardımın temel dayanağını Hz. Peygamber’in “Âmâya veya yol sorana yol göstermen, sadakadır. Güçsüz birine yardım etmen, sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen sadakadır. (İbn Hanbel, V, 152, 169.) “ hadis’ini hem devlet yöneticileri hem de ileri gelenler düstur edinmiştir. Öz II. Abdülhamid Han Dönemi’nde (1876-1909) eğitimde modernleşme çabaları en üst seviyede merkezi bir planlama şeklinde ele alınarak ilk, orta, lise ve yükseköğretim kurumlarının yaygınlaştırılması yanında eğitimin kalitesi yükseltilmeye çalışılmıştır. Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde eğitimde önemli bir yere sahip ilk engelliler okulunun açılması, Hamidiye Ticaret Mektebi içinde “ Dilsiz ve Sağır Mektebi “ adıyla açılan, daha sonra da ” Amâ bölümü “ ilave edilen okul binası, eğitim programıyla geliştirilen “ Türk İşaret dilinin” oluşturulması gibi konular ele alınmıştır. Bu çalışmada genel eğitim çalışmalarına ek olarak, özel eğitim alanına II. Abdülhamid Han’ın verdiği önem ve İstanbul Sağır, Dilsiz ve Körler Okulu’nun eğitime hayatına başlamasıyla bu tecrübeden hareketle teşebbüs edilen diğer engelli okullarının açılma faaliyetleri anlatılacaktır.
2. II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ’NDE ENGELLİ OKULLARI Osmanlı Devleti’nde Engelli eğitimiyle ilgili çalışmalar ( öncelikle işitme sonra da görme engellilerin eğitimi) II. Abdülhamid Han Dönemi’nde (1876-1909), Maarif Nazırı Münif Paşa tarafından başlatılmıştır. Avrupa’da engelli eğitiminde bazı uygulamaların ortaya çıkması ve zaten devletin çok önceden istihdam etmekte olduğu “dilsizlerin “ eğitimi meselesi ilk olarak eski Hamidiye Ticaret mektebi Müdürü olan Ferdinand Grati Efendi’nin (Avusturya uyruklu girişimci) Ma’arif Nezaretine vermiş olduğu layiha (rapor) üzerine Ma’arif Nezareti bu alandaki çalışmaları Padişah II.Abdülhamid’e sunmuştur. (GÜNAY-GÖRÜR,2013 ) F.Grati Efendi dilsizlerin eğitimi hakkındaki raporunda özetle: “.. Osmanlı Devleti’nin her bölgesinde ilim ve fen alanında eğitim veren okullar bulunmakta ancak sağır ve dilsizlere ait bir eğitim müessesi bulunmamaktadır. Sağır ve dilsizlere eğitim verecek bir okulun açılması neticesinde kendilerini ifade edemeyen ve sosyal hayata uyum göstermede zorluk yaşayan kişilerin, kendi ihtiyaçlarını bu suretle giderebileceklerinden gerekli olup ...” (ERKEN, 2015) Yine F.Grati Efendi raporunda açılacak sağır ve dilsiz okulunda uygulanacak program içinde daha önce Avrupa’da kurulmuş bulunan benzeri okulların programından istifade edilmek suretiyle bu okulun programının belirlenmesine tavsiye etmektedir. F.Grati Efendi’nin layihasında mektebin vereceği eğitimi de açıklamaktadır. “…İş bu darüttedris Türkçe, Fransızca, coğrafya, ilm-i hesap, hendese, resim, hüsn-i hat dersleri ve bazı kelimatın telaffuzu taraf-ı acizanemden ittihaz olunmuş ve bittecrube netayici nafia istihsal edilmiş olan usul-i mahsusaya tevfikan tedris olunacaktır…” (AKALIN , 2013) Bu rapor üzerine Ma’arif Vekili Münif Paşa ile Maarif Nezaretinde Me’mur olan Aziz Efendi’nin de(Oğlu dilsiz olduğundan bu okulu şiddetle destekliyordu) gayretleri üzerine de Meclisi-i Vükela’nın kararıyla (20 Haziran 1989), eğitimi zaten yakinen takip eden II. Abdülhamit ; 25 Haziran 1989 tarihli iradesine istinaden ilk engelli mektebi açılmıştır. “Dilsizler Okulu” olarak bilinen ilk engelli okulu 30 Eylül 1889( h. 4 Safer 1307, r. 18 Eylül 1305) (BALCI -2013/92) tarihinde Hamidiye Ticaret Mektebi bünyesinde 25-30 talebe ile (yaşları 6-20 arasında değişen) eğitime başlamıştır.( GÜNAY-GÖRÜR,2013)
Osmanlı’da İlk Sağır, Dilsiz Okulu Sultan II. Abdülhamid’in irâdesiyle (25 Haziran 1889) girişimci F.Grati tarafından açılan “Sağır ve Dilsiz Mektebi “nin süresi dört yıl olacak, kayıtta din farkı gözetilmeyecek ve öğrencilerden ücret alınmayacak, masrafların bir kısmı devletçe karşılanacak, kalan kısmı için ise bağış olarak toplanacaktı (YELKENCİ , 2008). Osmanlı’da din farkı gözetmeksizin öğrenci kabul eden ilk engelli okulu “Sağır ve Dilsiz Mektebi“nin eğitim kadrosu oluşturulurken, Maarif Vekili Münif Paşa ve maarif memuru Azizi Efendi’yle birlikte F.Grati Efendilerin gayretiyle Türkçe öğretmenliğine Besim Bey (İlk Pedogog Selim Sırrı Efendi’nin oğlu), öğretmen olarak da Hüseyin Sabri Bey tayin olmuşlardır ( ERKEN ,2015). Okulun işaret dili öğretim yöntemini okulun diğer öğretmenlerine de öğreten F. Grati olmuştur. Daha sonra bu okulun müdürlüğünü yürütecek olan Hüseyin Sabri Bey ile Besim Bey işitme engellilerin eğitimi konusundaki öğrenimlerini yine F. Grati’den almışlardır.
Dilsizler Okuluna Körler Okulu /Sınıfının ilave olarak açılması : Maarif Nezaretinin görme engelliler için de okul açma arayışları ki bu anlamda Devletin bürokratlarıda yakın ilgi ve destek sağladıklarından, görme engellilere eğitim sağlamayı yine F.Grati Efendi temin etmiştir. Hamidiye Ticaret Mektebi binasında açılmış bulunan “Sağır ve Dilsiz Mektebi”nde uygulanan eğitimde az da olsa başarının görülmesinden hareket eden F. Grati Efendi aynı okulda Körler Okulu’nun açılması için Maarif Nezareti’nden izin talep etmiştir. (ERKEN, 2015)Ancak Münif Paşa’nın Maarif bakanlığından ayrılmasıyla ve F.Grati hakkında bazı yolsuzluk haberleri neticesinde F.Grati Efendi Başöğretmenlikten el çektirilecek kısa bir süre sonra da vefatı üzerine yerine oğlu Luis Grati tayin edildiğinden, körler okulunun açılması Luis Grati’nin Müdürlüğü döneminde gerçekleşecektir. Babasından gördüğü tecrübeyle ok istatistiklerine bakıldığında açıkça bir düşüş görülmektedir.1893 senesinde okulda 26 öğrenci, 5 öğretmen vardır. 1910 senesinde ise bir öğretmen, 1 mubassır, 1 hademe ve 20 öğrenci görülür. (Biri kız olmak üzere) Okulda kayıtlı 20 öğrenciden ancak 16’sı okula devam edebiliyordu. Birinci sınıfta 4, ikinci sınıfta 5 ve üçüncü sınıfta 7 öğrenci bulunuyordu. Yani 4. ve 5. sınıf birleştirmeler nedeniyle yoktu. ( GÜNAY-GÖRÜR,2013) “ İstanbul Sağır ve Dilsizler Mektebi”nin ilk açıldığı bina Sultan Ahmet’te bulunan Hamidiye Ticaret Mektebinin ayrı bir birimindeydi. Bina esasında Maliye Nezaret binasıyken Ticaret Mektebine tahsis edilmişti.( Bu bina günümüzde Fatih İlçesine bağlı Sultanahmet, Suphi Paşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak kullanılıyor) Ticaret Mektebinin Bayezid Merkez Rüşdiyesine tahsis edilmesiyle “ Sağır, Dilsiz ve Ama Mektebi “ Bozdoğan Kemeri yakınındaki Kaptan İbrahim Paşa Mektebi’ne taşınmıştır. (1891). Bina bakımsızlık nedeniyle de bir sene sonra Çiçek Pazarı’nda bulunan Haseki Mustafa Ağa Mektebine oradan da deprem nedeniyle Kadırga’da bulunan Veziriazam Yahya Mektebi’ne nakledilmiştir. (1894) . 1897-1898 senesinde amâlar sınıfının lav edilmesinden sonra okul küçük kaldığından Yerebatan’da Ayasofya Merkez Rüşdiyesi binasının bir bölümü içerisinde (bodrum katında) eğitime devam edilmiştir.( GÜNAY-GÖRÜR,2013) Okulun sık yer değiştirmesinin önüne geçmek amacıyla kalıcı ve müstakil bir bina yapılması kararlaştırılmış karar 1904 yılında alınmış (Vükela Encümenince) hatta bu amaçla başta memurlar olmak üzere yardım da toplanmış, Sultan II. Abdülhamid de 1000 lira bağışta bulunmuş ancak bu kararlar bir türlü hayata geçirilememiştir. ( GÜNAY-GÖRÜR,2013) Dilsiz ve Sağırlar okulu 1914’te Şehr-i Emaneti’ne (Belediye) , 1915’te de Maarif Nezaretine bağlanmıştır. ( BALCI -2013 : 98) (1913 Maarif Nizamnamesi’yle tamamen Maarif Bakanlığına bağlanan, İstanbul’da açılan bu ilk engelli okulumuz 1926’da İzmir’e taşınacaktır.)
“İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi”nin Eğitim Programı 1889 yılında Osmanlı Devleti’nde, II. Abdülhamit Han Dönemi’nde ilk defa açılan engelli okulunda, okul kurucusu F.Grati Efendi’nin raporuna dayalı olarak Avrupa’da kullanılan uluslararası alfabe, (İşaret Dili Fransızca olarak) Osmanlı Türkçesine adaptasyonu küçük değişiklikler yapılarak uygulandı. Sağırlar, alfabeyi teşkil eden harfleri ellerinin on parmağıyla türlü şekillerde ifade ediyorlardı. Okulda işitme engellilerin eğitiminde kullanılan Avrupa’da oluşturulmuş olan Fransızca “parmak alfabesi “ F.Grati Efendi tarafından yapılan adaptasyonla. Harflerin tek elle gösterilmesi esasına dayalı bu alfabe (=elifba) bu güne kadar belirlenen ilk parmak alfabesi yani Türk işaret dili olmuştur. ( GÜNAY-GÖRÜR, 2013) Dilsizler okulunda Türkçe okuma ve yazma , Fransızca okuma-yazma (isteyenlere), hüsn-ü hat (güzel yazı), coğrafya, il-mi hesap (muhasebe), dört işlem (matematik), dini ilimler (ilmihal, ahlak), jimnastik, alem-i eşya (eşya bilgisi) dersleri okutuluyordu. (ORAL, 2016) Bu derslerde, (Osmanlı Türkçesine uyarlanan) dilsiz alfabesiyle “Fransız İşitme Engelliler Programı” kaynak olarak kullanılmıştır. Okulun üst sınıflarında okuma yazma eğitiminden sonra ise ilmihal, Jimnastik dersleri de verilmiştir. (Girgin, 2013/41 ) Türkçe okuma yazma ve dil bilgisi Fransızca okuma yazma ve dil bilgisi Eşya-ı nafia (bayındırlık) hakkında basit bilgi Çok Kullanılan Kelimelerin Telaffuzu Resm-i hatti ve taklidi (şekil, plan vb. çizme) Türkçe ve Fransızca hüsn-i hat (güzel yazı) Hesap (dört işlem) Hesap (dört işlem) Coğrafya (kısa bilgiler) Hendese (geometri) Başlangıç bilgileri Ahlak İstanbul “ Sağır ve Dilsizlere Mahsus Mektep” in 1.sınıf derslerinde (DEMİREL-2013/78) F.Grati okulda işaret diliyle eğitim – öğretimi sürdürürken aynı zamanda bazı sözcüklerin söylenişine yönelik çalışmaları yürütmekte ve okuldaki diğer eğitimcilere de bir tür hizmet içi eğitim vermekteydi. F.Grati Efendi Fransa’da kullanılan Fransız işaret dilini öğrendiğinden, bu tekniği Osmanlı Türkçesine uyarlamış ve Arap alfabesine göre ihtiyaç duyulan yeni harf ve semboller ekleyerek işaret diliyle eğitim vermeyi başarmıştı. ( ORAL, 2016) Fransız işaret dili alfabesi Osmanlı Türkçesine uyarlandıktan sonra öğretmenler tarafından kullanılırken öğretmen, yazılmasını istediği kelimedeki harflerin işaretlerini eliyle gösterir, öğrenciler de yazardı. Fakat o dönemde kullanılan Arap alfabesindeki harflerin çoğu birbiriyle bitiştiğinden öğretmen yerine göre “ayır” veya “bitiştir” gibi özel işaretlerle kelimelerin bilinen ve kullanılan şeklini yazdırırdı. Öğrencilere sade ve açık bir Türkçe öğretilir, Türkçede kullanılmayan Arapça ve Farsça sözcüklerden mümkün mertebede kaçınılırdı. (AKALINORAL, 2013) Okulun açılışından sonra körler sınıfına/bölümüne bazı öğrenciler kaydedilmişti. Körler okulunda imla kuralları, konuşma, matematik, din ilimleri, iş teknik dersleri gibi dersler kabartma noktalardan oluşan (Braille) harflerle okuma ve müzik eğitimi verilirdi. Ancak 1895’te okulda çalgı ve makama göre şarkı okuma dersleri kaldırılıp yerine ilahi ve kaside okuma uygulamasına gidilmiştir.(MEB, 2013) Cumartesi İmla kuralları Konuşma Pazar Matematik Ödev Pazartesi Dini ilimler Salı İmla kuralları Konuşma Çarşamba İş eğitimi dersleri Perşembe Matematik Körler Okulunun Haftalık Ders programı (BAŞKONAK , 2013) Maarif Nezareti’nin, “İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi”nden mezun olan öğrencilerden maddi durumu iyi olmayanları, kabiliyetleri göz önünde bulundurulmak kaydıyla, devlet kurumlarında istihdamlarıyla ilgili bir çalışması da olmuştur. Buna göre bir öğrenci bu okulda beş sene sonunda diplomayı aldıktan sonra öğrencilerin talep etmeleri halinde sanat öğrenmek amacıyla devlete ait fabrikalardan birisinde istihdam edilebiliyor, matbaalara mürettip olabiliyor, eskiden olduğu gibi devlet katında da memur –hademe bilhassa da Babıâli’de “kavas” olarak istihdam ediliyordu. (Konuşulan konular dışarıya aktarılmasın diye) ( ERKEN, 2015). Okuldan mezun olan öğrenciler bazen de mezun oldukları okula öğretmen oluyorlardı. “İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi”nin Görme Engelliler sınıflarında çalgı ve şarkı okumaya dayalı Müzik Eğitiminin kaldırılması üzerine öğrenciler okulu bıraktığı için körler okulu/bölümü kapanmıştır (1896) . ( BAŞKONAK, 2013 ).
Soldaki Resim : 19 Ağustos 1893 - Sultanahmet’teki Hamidiye Ticaret Mektebi önünde, çınar ağaçlarının altında Türk İşaret Diliyle söylenen “ Padişahım Çok Yaşa “ sözünün fotoğrafı. ( Foto :Abdullah Freres- Servet-i Fünun dergisinin 129. Sayısında)
Sağdaki Metin : İrade-i Seniyye (2.Abdülhamid)
 II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE AÇILAN DİĞER ENGELLİ OKULLARI
Darülaceze Körler Okulu Osmanlıda yukarıda açıklamaya çalışılan dilsizlerin eğitiminin yanı sıra görme engelliler için de bir çalışma Avrupa’da kongrelere katılan Dr.Mehmet Esad Bey (göz hekimi) tarafından hazırlanan layiha (rapor) ile başlatılmış ve ardından hazırlanan bu raporu padişaha sunmuştur. Dr. Mehmet Esad Bey raporunda Darülaceze bünyesinde görme engellilere verilecek mesleki eğitimden bahsetmektedir. (MEB, 2015). Dr. Esad Bey’in bu konudaki uzun uğraşılardan sonra Darülaceze‘de körler okulunun açılması Meclis-i Vükelâ’da kabulünün ardından (16 Şubat 1908), Sultan II. Abdülhamid tarafından da onaylanmıştır. (26 Şubat 1918) ( BALCI -2013/. 149) Ancak okul II. Meşrutiyet Dönemi’nde II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle, II. Abdülhamit Dönemi’nde hayata geçirilememiştir. Beyrut Körler Okulu 23 Mart 1892 tarihli Maarif Salnameleri’nde Beyrut’ta körlerin eğitimine ait özel bir okul gözükmektedir. Braille alfabesinin öğrenerek Arapçaya uyarlamayı başaran Lübnanlı Zeytun Efendi’nin kurucu olduğu söylenebilir. (BALCI -2013/151) Zeytun Efendi’nin İstanbul’daki sağır, dilsiz ve körler okuluna 1903 yılında öğretmenlik başvurusu yapmış olması bu okulun kapanmış olduğunu göstermektedir. Bu okul hakkında bilgiler hemen çok az olduğundan maarif sistemine katkıları tespit edilememiştir.
Selanik Sağır ve Dilsiz Okulu Okulun kurucu girişimcileri Fuat Efendi (İstanbul Dilsiz Okulu mezunu) ile Jak Faraci Efendi’ydi. (Paris Dilsiz Okulu mezunu) Selanik’te okul açma girişimleri 1895 yılına kadar uzanmaktadır. Netice olarak 1906 yılında Selanik İdadisi bünyesinde böyle bir okul açılmak üzere Jak Faraci Efendi dilekçeyle başvurusunu Selanik Maarif’ine yapmış, Rumeli Umumi Müfettişliğinin bilgisi altında Ocak-1909’da 18 öğrenciyle okul açılmıştır. (DEMİREL -2013 : 113-115) Bu okul da İstanbul okulu gibi Fransızcadan adapte edilmiş Türk işaret alfabesiyle öğretim yapan okul hem gündüzlü, hem de yatılı konumdaydı. Balkan Savaşları sırasında bu okul kapanmıştır. (1913)
İzmir sağır Dilsiz ve Körler Okulu Açılış tarihi tartışmalı da olsa da Selanik okulunun kurucusu Fuat Efendi’nin 1910 yılında Basmane’de açmış olduğu okul ancak 1911’de eğitime başlayabilmiştir. (BALCI -2013/161) Okul 1912’den sonra okul kurucusunun ayrılmasından dolayı eğitime ara vermiş ancak 1922‘den sonra okulun tekrar açıldığı görülmüştür. Bu okulda da “İstanbul Sağır ve Dilsizler Mektebi”ndeki eğitim programına benzer bir program uygulanmıştır.
Malatya Körler Okulu ,Okulun girişimcisi Alman Vatandaşı ve Protestan Misyoneri Ernst Jakob Christofel ‘dir. Önce Malatya’da 1908 yılında bir yetimhane açmıştır. Ancak ruhsatsız olan bu okul resmi olarak 1910 yılında ruhsat almıştır. (Ruhsat Malatya Ermenileri mahallesinden N.Orperyan ve D.Tamzatyan adına alınmıştır.) Okul gizli olarak Protestan misyonerlik eğitimi verdiği için1916’da kapatılacaktır. (BALCI -2013 /154-156)
Urfa Amerikan Körler Okulu Türkiye’de yabancı okulların yaygın olduğu dönemlerde, misyoner kuruluşların “kolonizasyon” amaçlı örgütlerinden “American Board” 1820’lerde topraklarımızda örgütlenmişti. İstanbul’da Sağır Dilsiz ve Körler Okulunun kapatılması gündeme geldiği sıralarda Urfa’da körler okulu açılmıştır. (Urfa Shattuck School fort the Bilind) kurucuları Corinna Shattuck ve Mary Haroutunian’dır. Kurucular, İngilizce Braille alfabesini Ermeniceye uyarlayarak eğitim vermişlerdir. (BALCI -2013/152-153) Okul I. Dünya Savaşı sırasında kapatılmıştır.
SONUÇ Osmanlı’da modern anlamda ilk engelli eğitimine II. Abdülhamit Dönemi’nde F.Grati tarafından Hamidiye Ticaret Mektebi binasının bir bölümünde açılan “Dilsiz ve Sağır Mektebi” olarak başlanmıştır. (1889) . İkinci engelli okulu da yine II. Abdülhamid Dönemi’nde aynı okulun bir bölümünde “Amâ Mektebi “ de ilave olarak açılmıştır. (1890) Okul 20. yüzyılda da “ İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi” olarak adlandırılmıştır. II. Abdülhamid Han Dönemi’nde engelli eğitimi konusunda önemli tecrübeler (İstanbul, Selanik) yaşanmış ve bizzat II. Abdülhamid Han tarafından bu eğitimler takip edilmiş ve himaye edilmiştir. Burada üzerinde durulacak en önemli husus engellilerin eğitimine temel teşkil edecek Türk işaret dili ile Braille alfabesinin Türk eğitim sistemine kazandırılmasıdır. Yukarıda detaylı olarak anlatılan İstanbul Sağır Dilsiz ve Körler Okulu’nun sürekli yer değiştirmesinden dolayı adı çok değişik biçimlerde ifade edilmiştir. (Hamidiye –Dersaadet – İstanbul gibi) İstanbul Sağır Dilsiz ve Körler Okulu 5 kez yer değiştirdikten sonra en son Kaptan İbrahim Paşa Külliyesi’ne taşınmış ve 1913’te kapanmıştır. Bu tarihten sonra Darülaceze bu okulun işlevini üstlenmiştir. II. Abdülhamit Dönemi’nde açılan Türkiye’nin ilk engelli okulu olan “İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi” ülkemiz engelli okulları için yeni bir model oluşturmuştur. Yine bu dönemde adaptasyonla ortaya konan ilk Türk işaret dili (Osmanlı Türkçesi) daha sonra Latin harfleriyle de uygulanmıştır. Osmanlı’nın Dağılma Dönemi’nde bile Sultan II. Abdülhamid’in engelli eğitimi için gösterdiği hassasiyet her türlü takdirin üzerindedir. Bu konuda en çok söylenen : “ Sağır dilsizlerin altın yılları II. Abdülhamid Dönemi’ydi."denmektedir. (Sabah Gazetesi) Türkiye’de ki engelliler eğitiminin (yalnızca işitme ve görme engelliler için) temeli II.Abdülhamid Dönemi’nde açılan okullar vasıtasıyla başlatılan çalışmalardır.
 Necmi ÖZEN1 ,                                                                   Rifat GÜNDAY2
Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü1        Eskişehir Anadolu Lisesi Müdürü ve Tarih öğretmeni2

 Makalemiz , ESTÜDAM , Gençlik Dergisi Cilt : 2 Sayı : 1(2018) de ilk olarak Yayınlanmıştır.
Makale İlk Yayın adresi :
http://http://estudamdergi.ogu.edu.tr/index.php/genclik/issue/viewIssue/63/349

 Kaynaklar :
1- GÜNAY R - H.İ. GÖRÜR (2013) Osmanlı Devleti’nde Sağır, Dilsiz ve A'mâ Mektebi,Ankara Üniversitesi DTCF Dergileri.
2- ERKEN,B . (2015) YÜKSEK LİSANS TEZİ -Ordu Üniversitesi
3- AKALIN ,Ş.H. (2013) Türk İşaret Dili -Yeni Türkiye Sayı 55 Kasım/Aralık 2013
4- YELKENCİ , Ö.F. (2008) Yüksek Lisans Tezi -TÜRK MODERNLEŞMESİNİN OSMANLI KÖKENLERİ:SULTAN II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ EĞİTİM KONULARI-Yeditepe Üniversitesi 5- Gündüz,M (2014) –Eğitime Bakış Dergisi ,Sayı 31, Ekim ,Kasım,Aralık 2014
6- Akalın ,Ş.H. – Z. Oral, (2013) İşitme Engellilerin Eğitiminde Osmanlı Yazısının kullanımı üzerine –VIII.Milletlerarası Türkoloji Kongresi
7- BAŞKONAK,M . (2013) ALİ HAYDAR TANER İLE İŞİTME ENGELLİLERİN EĞİTİM TARİHİ ÜZERİNE –Türk-İslam Medeniyeti ,Akademik araştırmalar Dergisi ,Sayı 16 ,2013-KONYA 8- MEB , (2015) Görme engelliler okuma-yazma eğitimi klavuzu.T.C. MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ,Ankara-2015
 9- ORAL , A.Z. (2016) Türk İşaret Dili Çevirisi , Sayısal Kitapevi ,Kızılay/Ankara-2016
10-GİRGİN , M.C. (2013) , İşitme Engelli Çocukların Eğitimine Giriş, A.Ü.Eskişehir
11-Demirel , Fatih (2013) , Osmanlıʹda sağır-dilsiz ve âmâların eğitimi: dilsiz ve âmâ mektebi, İdeal Kültür & Yayıncılık-İstanbul, 151, 2013.
 12-Balcı ,Sezai (2013) ,Osmanlı Devleti’nde Engelliler ve Engelli Eğitimi ,Sağır Dilsiz ve Körler Mektebi , Libra Yayıncılık –İstanbul ,215,2013
13-Sabah Gazetesi ,24.11.2015-Burak Altuner