(Makaleler -2) : II.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ’NDE ENGELLİLERİN EĞİTİMİ
Necmi ÖZEN1
, Rifat GÜNDAY2
Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü1 Eskişehir Anadolu Lisesi Müdürü ve Tarih öğretmeni2
ÖZET
Osmanlı Devletinde (1299-1922) Modernleşme çalışmaları ilk olarak askeri alanda başlamasıyla
birlikte (Teçhizat- Silah teknolojileri –hareket tarzları) askeri amaçlı eğitim kurumlarına taşınmış ve giderek
yaygınlaşmıştır. Eğitim alanında ve çok geniş ve yaygınlaşma çalışmaları Sultan II. Abdülhamid (34.
sultan/1876-1909) döneminde uygulanan eğitim politikalarıyla gerçekleşmiştir.Bu kadar geniş bir çalışmanın
içinde ilk defa engellilerin eğitimine de bu dönemde çaba harcanmıştır.
Bu makalede Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde eğitim alanında yapılan modernleşme çabalarından ,
Türkiye’de ilk modern engelli eğitimi ve engelli eğitimine verilen önem, engellilerin eğitim(İşitme ve Görme
Engelliler) ile ilgili açılan okulların gelecekte model olması ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı, II. Abdülhamid, Engelli Eğitimi
ABSTRACT
In the Ottoman Empire (1299-1922) Modernization works were first moved to military educational institutions
with the beginning of military field (Equipment and Weapon technologies - transportation modes) and became
increasingly widespread. In the field of education and extensive and widespread studies Sultan II. Abdulhamid
(34 sultan / 1876-1909) was implemented with the educational policies. For the first time in such a broad study,
the effort for education of disabled people has been spent in this period. In this article, we reported the efforts of
Sultan II. Abdulhamid for modernization of education, the given importance for the first modern disability
education (Hearing and Visually Impaired) and also we reported the educational schools for disabled people
which have dealt with the future models.
Key words: Otoman, II. Abdülhamid, Education of disable people
1.GİRİŞ
1299 yılında Osman Gazi tarafından Sultanönü’nde (Eskişehir-Karacahisar) ilan edilen
Osmanlı Devleti, Avrupa ve ardından Afrika’ya açılarak klasik döneminde cihan- şümul bir
devlet düzeyine ulaşmıştır. Devlet-i Alî’yenin zamanla iç yapısında meydana gelen zafiyetler,
etrafında yeni güçlerin ortaya çıkması, uluslararası ticaretin Osmanlı topraklarından düşmesi
(Hindistan deniz yolunun açılmasıyla) seferlerin uzun ve yorucu bir döneme girmesi, özellikle
II. Viyana Kuşatması’nda yaşanan yenilgi (1683-1699) Batı’da Osmanlı aleyhine gelişen
“Şark Meselesi” etrafında oluşan ittifaklar yüzünden toprak ve güç kaybına uğradığından,
Avrupa’da ki ilerlemeleri yakalayabilmek için Osmanlı Devleti –zorunlu olarak- hızlı bir
modernleşme sürecine girmiştir.
Osmanlıda İlk modernleşme çabaları askeri alanda yoğunlaşırken, Sultan II.
Mahmut’tan (30. sultan /1808- 1839) itibaren tüm alanları kapsamaya başlamıştır. Kuşkusuz
toplumların geleceğini teminat altına alan eğitim sistemi de modernleşmede önemle üzerinde
durulan konu olmuştur. Özellikle Avrupa’da ortaya çıkan Modern Çağ’ın getirdiği fen ve
mühendislik alanlarının askeri alanda örneklerinin (yeni silah sistemlerinin üstünlüğü)
anlaşılınca eğitime de önem verilerek modernleşme çabaları arttırılmıştır. Eğitimle toplumun
Modern Çağ’ı yakalayacağı ve yeniliklere daha çabuk motive olacağı düşünüldüğünden ilk
reformlar eğitim alanında olmuştur. Batılı tarzda yeni okulların açılması, Avrupa’dan teknik
uzmanların getirtilmiş ve Avrupa’ya eğitim için öğrenci gönderilmiştir. Ancak bütün bu
çabalara rağmen eğitim konusundaki yetersizlikler 20. yüzyıla kadar sürmüştür. Sultan II.
Abdülhamid (34. sultan/1876-1909) Dönemi’nde her alanda olduğu gibi özellikle eğitim
alanında da bir ilerleme olmuştur. Rüşdiye ve idadilerin vilayetlerde yaygınlaştırılması, askeri
ve teknik okulların, sanat ve tıp okullarının açılması II. Abdülhamid Dönemi’nde olmuştur.
Avrupa’da ise Aydınlanma Çağı’na paralel olarak eğitimde meydana gelen ilerlemeler
sonucunda özellikle görme, işitme ve konuşma engelli bireylerin engellerinin eğitim yoluyla
azaltılabileceği, giderilebileceği fikrinden hareketle geliştirilen modern engelli eğitimine
yönelik somut çalışmalar başlatılmış olsa da gerçekleşmesi ancak 18. yüzyılda mümkün
olabilmiştir. 18.yüzyıla kadar Avrupa’da engellilere yaklaşım ve bakış açısı çok kötüydü.
Mesela körler dilendiriliyor, sirklerde “hayvanlar” gibi oynatılıyor, sağırlara ise türlü eziyetler
yapılıyordu.
Osmanlı’da ise elimizde sadece “ dilsizlerin” istihdamıyla ilgili bilgiler mevcuttur.
”Dilsizler” Osmanlı sarayında ve devlet katında görev alırlar ancak bir takım işler için özel
eğitim alırlardı. Engellilere yapılan yardımın temel dayanağını Hz. Peygamber’in “Âmâya
veya yol sorana yol göstermen, sadakadır. Güçsüz birine yardım etmen, sadakadır.
Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen sadakadır. (İbn Hanbel, V, 152,
169.) “ hadis’ini hem devlet yöneticileri hem de ileri gelenler düstur edinmiştir. Öz
II. Abdülhamid Han Dönemi’nde (1876-1909) eğitimde modernleşme çabaları en üst
seviyede merkezi bir planlama şeklinde ele alınarak ilk, orta, lise ve yükseköğretim
kurumlarının yaygınlaştırılması yanında eğitimin kalitesi yükseltilmeye çalışılmıştır.
Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde eğitimde önemli bir yere sahip ilk engelliler okulunun
açılması, Hamidiye Ticaret Mektebi içinde “ Dilsiz ve Sağır Mektebi “ adıyla açılan, daha
sonra da ” Amâ bölümü “ ilave edilen okul binası, eğitim programıyla geliştirilen “ Türk
İşaret dilinin” oluşturulması gibi konular ele alınmıştır. Bu çalışmada genel eğitim
çalışmalarına ek olarak, özel eğitim alanına II. Abdülhamid Han’ın verdiği önem ve İstanbul
Sağır, Dilsiz ve Körler Okulu’nun eğitime hayatına başlamasıyla bu tecrübeden hareketle
teşebbüs edilen diğer engelli okullarının açılma faaliyetleri anlatılacaktır.
2. II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ’NDE ENGELLİ OKULLARI
Osmanlı Devleti’nde Engelli eğitimiyle ilgili çalışmalar ( öncelikle işitme sonra da görme
engellilerin eğitimi) II. Abdülhamid Han Dönemi’nde (1876-1909), Maarif Nazırı Münif Paşa
tarafından başlatılmıştır. Avrupa’da engelli eğitiminde bazı uygulamaların ortaya çıkması ve
zaten devletin çok önceden istihdam etmekte olduğu “dilsizlerin “ eğitimi meselesi ilk olarak
eski Hamidiye Ticaret mektebi Müdürü olan Ferdinand Grati Efendi’nin (Avusturya uyruklu
girişimci) Ma’arif Nezaretine vermiş olduğu layiha (rapor) üzerine Ma’arif Nezareti bu
alandaki çalışmaları Padişah II.Abdülhamid’e sunmuştur. (GÜNAY-GÖRÜR,2013 ) F.Grati
Efendi dilsizlerin eğitimi hakkındaki raporunda özetle: “.. Osmanlı Devleti’nin her bölgesinde
ilim ve fen alanında eğitim veren okullar bulunmakta ancak sağır ve dilsizlere ait bir eğitim
müessesi bulunmamaktadır. Sağır ve dilsizlere eğitim verecek bir okulun açılması neticesinde
kendilerini ifade edemeyen ve sosyal hayata uyum göstermede zorluk yaşayan kişilerin, kendi
ihtiyaçlarını bu suretle giderebileceklerinden gerekli olup ...” (ERKEN, 2015) Yine F.Grati
Efendi raporunda açılacak sağır ve dilsiz okulunda uygulanacak program içinde daha önce
Avrupa’da kurulmuş bulunan benzeri okulların programından istifade edilmek suretiyle bu
okulun programının belirlenmesine tavsiye etmektedir. F.Grati Efendi’nin layihasında
mektebin vereceği eğitimi de açıklamaktadır. “…İş bu darüttedris Türkçe, Fransızca,
coğrafya, ilm-i hesap, hendese, resim, hüsn-i hat dersleri ve bazı kelimatın telaffuzu taraf-ı
acizanemden ittihaz olunmuş ve bittecrube netayici nafia istihsal edilmiş olan usul-i
mahsusaya tevfikan tedris olunacaktır…” (AKALIN , 2013) Bu rapor üzerine Ma’arif Vekili
Münif Paşa ile Maarif Nezaretinde Me’mur olan Aziz Efendi’nin de(Oğlu dilsiz olduğundan
bu okulu şiddetle destekliyordu) gayretleri üzerine de Meclisi-i Vükela’nın kararıyla (20
Haziran 1989), eğitimi zaten yakinen takip eden II. Abdülhamit ; 25 Haziran 1989 tarihli
iradesine istinaden ilk engelli mektebi açılmıştır. “Dilsizler Okulu” olarak bilinen ilk engelli
okulu 30 Eylül 1889( h. 4 Safer 1307, r. 18 Eylül 1305) (BALCI -2013/92) tarihinde
Hamidiye Ticaret Mektebi bünyesinde 25-30 talebe ile (yaşları 6-20 arasında değişen)
eğitime başlamıştır.( GÜNAY-GÖRÜR,2013)
Osmanlı’da İlk Sağır, Dilsiz Okulu
Sultan II. Abdülhamid’in irâdesiyle (25 Haziran 1889) girişimci F.Grati tarafından açılan
“Sağır ve Dilsiz Mektebi “nin süresi dört yıl olacak, kayıtta din farkı gözetilmeyecek ve
öğrencilerden ücret alınmayacak, masrafların bir kısmı devletçe karşılanacak, kalan kısmı
için ise bağış olarak toplanacaktı (YELKENCİ , 2008). Osmanlı’da din farkı gözetmeksizin
öğrenci kabul eden ilk engelli okulu “Sağır ve Dilsiz Mektebi“nin eğitim kadrosu
oluşturulurken, Maarif Vekili Münif Paşa ve maarif memuru Azizi Efendi’yle birlikte
F.Grati Efendilerin gayretiyle Türkçe öğretmenliğine Besim Bey (İlk Pedogog Selim Sırrı
Efendi’nin oğlu), öğretmen olarak da Hüseyin Sabri Bey tayin olmuşlardır ( ERKEN ,2015).
Okulun işaret dili öğretim yöntemini okulun diğer öğretmenlerine de öğreten F. Grati
olmuştur. Daha sonra bu okulun müdürlüğünü yürütecek olan Hüseyin Sabri Bey ile Besim
Bey işitme engellilerin eğitimi konusundaki öğrenimlerini yine F. Grati’den almışlardır.
Dilsizler Okuluna Körler Okulu /Sınıfının ilave olarak açılması : Maarif Nezaretinin
görme engelliler için de okul açma arayışları ki bu anlamda Devletin bürokratlarıda yakın ilgi
ve destek sağladıklarından, görme engellilere eğitim sağlamayı yine F.Grati Efendi temin
etmiştir.
Hamidiye Ticaret Mektebi binasında açılmış bulunan “Sağır ve Dilsiz Mektebi”nde
uygulanan eğitimde az da olsa başarının görülmesinden hareket eden F. Grati Efendi aynı
okulda Körler Okulu’nun açılması için Maarif Nezareti’nden izin talep etmiştir. (ERKEN,
2015)Ancak Münif Paşa’nın Maarif bakanlığından ayrılmasıyla ve F.Grati hakkında bazı
yolsuzluk haberleri neticesinde F.Grati Efendi Başöğretmenlikten el çektirilecek kısa bir süre
sonra da vefatı üzerine yerine oğlu Luis Grati tayin edildiğinden, körler okulunun açılması
Luis Grati’nin Müdürlüğü döneminde gerçekleşecektir. Babasından gördüğü tecrübeyle ok
istatistiklerine bakıldığında açıkça bir düşüş görülmektedir.1893 senesinde okulda 26 öğrenci,
5 öğretmen vardır. 1910 senesinde ise bir öğretmen, 1 mubassır, 1 hademe ve 20 öğrenci
görülür. (Biri kız olmak üzere) Okulda kayıtlı 20 öğrenciden ancak 16’sı okula devam
edebiliyordu. Birinci sınıfta 4, ikinci sınıfta 5 ve üçüncü sınıfta 7 öğrenci bulunuyordu. Yani
4. ve 5. sınıf birleştirmeler nedeniyle yoktu. ( GÜNAY-GÖRÜR,2013)
“ İstanbul Sağır ve Dilsizler Mektebi”nin ilk açıldığı bina Sultan Ahmet’te bulunan
Hamidiye Ticaret Mektebinin ayrı bir birimindeydi. Bina esasında Maliye Nezaret binasıyken
Ticaret Mektebine tahsis edilmişti.( Bu bina günümüzde Fatih İlçesine bağlı Sultanahmet,
Suphi Paşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak kullanılıyor) Ticaret Mektebinin
Bayezid Merkez Rüşdiyesine tahsis edilmesiyle “ Sağır, Dilsiz ve Ama Mektebi “ Bozdoğan
Kemeri yakınındaki Kaptan İbrahim Paşa Mektebi’ne taşınmıştır. (1891). Bina bakımsızlık
nedeniyle de bir sene sonra Çiçek Pazarı’nda bulunan Haseki Mustafa Ağa Mektebine oradan
da deprem nedeniyle Kadırga’da bulunan Veziriazam Yahya Mektebi’ne nakledilmiştir.
(1894) . 1897-1898 senesinde amâlar sınıfının lav edilmesinden sonra okul küçük kaldığından
Yerebatan’da Ayasofya Merkez Rüşdiyesi binasının bir bölümü içerisinde (bodrum katında)
eğitime devam edilmiştir.( GÜNAY-GÖRÜR,2013) Okulun sık yer değiştirmesinin önüne
geçmek amacıyla kalıcı ve müstakil bir bina yapılması kararlaştırılmış karar 1904 yılında
alınmış (Vükela Encümenince) hatta bu amaçla başta memurlar olmak üzere yardım da
toplanmış, Sultan II. Abdülhamid de 1000 lira bağışta bulunmuş ancak bu kararlar bir türlü
hayata geçirilememiştir. ( GÜNAY-GÖRÜR,2013)
Dilsiz ve Sağırlar okulu 1914’te Şehr-i Emaneti’ne (Belediye) , 1915’te de Maarif
Nezaretine bağlanmıştır. ( BALCI -2013 : 98) (1913 Maarif Nizamnamesi’yle tamamen
Maarif Bakanlığına bağlanan, İstanbul’da açılan bu ilk engelli okulumuz 1926’da İzmir’e
taşınacaktır.)
“İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi”nin Eğitim Programı
1889 yılında Osmanlı Devleti’nde, II. Abdülhamit Han Dönemi’nde ilk defa açılan engelli
okulunda, okul kurucusu F.Grati Efendi’nin raporuna dayalı olarak Avrupa’da kullanılan
uluslararası alfabe, (İşaret Dili Fransızca olarak) Osmanlı Türkçesine adaptasyonu küçük
değişiklikler yapılarak uygulandı. Sağırlar, alfabeyi teşkil eden harfleri ellerinin on
parmağıyla türlü şekillerde ifade ediyorlardı. Okulda işitme engellilerin eğitiminde kullanılan
Avrupa’da oluşturulmuş olan Fransızca “parmak alfabesi “ F.Grati Efendi tarafından yapılan
adaptasyonla. Harflerin tek elle gösterilmesi esasına dayalı bu alfabe (=elifba) bu güne kadar
belirlenen ilk parmak alfabesi yani Türk işaret dili olmuştur. ( GÜNAY-GÖRÜR, 2013)
Dilsizler okulunda Türkçe okuma ve yazma , Fransızca okuma-yazma (isteyenlere), hüsn-ü
hat (güzel yazı), coğrafya, il-mi hesap (muhasebe), dört işlem (matematik), dini ilimler (ilmihal,
ahlak), jimnastik, alem-i eşya (eşya bilgisi) dersleri okutuluyordu. (ORAL, 2016)
Bu derslerde, (Osmanlı Türkçesine uyarlanan) dilsiz alfabesiyle “Fransız İşitme Engelliler
Programı” kaynak olarak kullanılmıştır. Okulun üst sınıflarında okuma yazma eğitiminden
sonra ise ilmihal, Jimnastik dersleri de verilmiştir. (Girgin, 2013/41 )
Türkçe okuma yazma ve dil bilgisi Fransızca okuma yazma ve dil bilgisi
Eşya-ı nafia (bayındırlık) hakkında basit bilgi Çok Kullanılan Kelimelerin Telaffuzu
Resm-i hatti ve taklidi (şekil, plan vb. çizme) Türkçe ve Fransızca hüsn-i hat (güzel yazı)
Hesap (dört işlem) Hesap (dört işlem)
Coğrafya (kısa bilgiler) Hendese (geometri) Başlangıç bilgileri
Ahlak
İstanbul “ Sağır ve Dilsizlere Mahsus Mektep” in 1.sınıf derslerinde (DEMİREL-2013/78)
F.Grati okulda işaret diliyle eğitim – öğretimi sürdürürken aynı zamanda bazı sözcüklerin
söylenişine yönelik çalışmaları yürütmekte ve okuldaki diğer eğitimcilere de bir tür hizmet içi
eğitim vermekteydi. F.Grati Efendi Fransa’da kullanılan Fransız işaret dilini öğrendiğinden,
bu tekniği Osmanlı Türkçesine uyarlamış ve Arap alfabesine göre ihtiyaç duyulan yeni harf ve
semboller ekleyerek işaret diliyle eğitim vermeyi başarmıştı. ( ORAL, 2016) Fransız işaret
dili alfabesi Osmanlı Türkçesine uyarlandıktan sonra öğretmenler tarafından kullanılırken
öğretmen, yazılmasını istediği kelimedeki harflerin işaretlerini eliyle gösterir, öğrenciler de
yazardı. Fakat o dönemde kullanılan Arap alfabesindeki harflerin çoğu birbiriyle bitiştiğinden
öğretmen yerine göre “ayır” veya “bitiştir” gibi özel işaretlerle kelimelerin bilinen ve
kullanılan şeklini yazdırırdı. Öğrencilere sade ve açık bir Türkçe öğretilir, Türkçede
kullanılmayan Arapça ve Farsça sözcüklerden mümkün mertebede kaçınılırdı. (AKALINORAL,
2013)
Okulun açılışından sonra körler sınıfına/bölümüne bazı öğrenciler kaydedilmişti. Körler
okulunda imla kuralları, konuşma, matematik, din ilimleri, iş teknik dersleri gibi dersler
kabartma noktalardan oluşan (Braille) harflerle okuma ve müzik eğitimi verilirdi. Ancak
1895’te okulda çalgı ve makama göre şarkı okuma dersleri kaldırılıp yerine ilahi ve kaside
okuma uygulamasına gidilmiştir.(MEB, 2013)
Cumartesi İmla kuralları Konuşma
Pazar Matematik Ödev
Pazartesi Dini ilimler
Salı İmla kuralları Konuşma
Çarşamba İş eğitimi dersleri
Perşembe Matematik
Körler Okulunun Haftalık Ders programı (BAŞKONAK , 2013)
Maarif Nezareti’nin, “İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi”nden mezun olan öğrencilerden
maddi durumu iyi olmayanları, kabiliyetleri göz önünde bulundurulmak kaydıyla, devlet
kurumlarında istihdamlarıyla ilgili bir çalışması da olmuştur. Buna göre bir öğrenci bu
okulda beş sene sonunda diplomayı aldıktan sonra öğrencilerin talep etmeleri halinde sanat
öğrenmek amacıyla devlete ait fabrikalardan birisinde istihdam edilebiliyor, matbaalara
mürettip olabiliyor, eskiden olduğu gibi devlet katında da memur –hademe bilhassa da
Babıâli’de “kavas” olarak istihdam ediliyordu. (Konuşulan konular dışarıya aktarılmasın diye)
( ERKEN, 2015). Okuldan mezun olan öğrenciler bazen de mezun oldukları okula öğretmen
oluyorlardı. “İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi”nin Görme Engelliler sınıflarında çalgı ve
şarkı okumaya dayalı Müzik Eğitiminin kaldırılması üzerine öğrenciler okulu bıraktığı için
körler okulu/bölümü kapanmıştır (1896) . ( BAŞKONAK, 2013 ).


Soldaki Resim : 19 Ağustos 1893 - Sultanahmet’teki Hamidiye Ticaret Mektebi önünde, çınar ağaçlarının
altında Türk İşaret Diliyle söylenen “ Padişahım Çok Yaşa “ sözünün fotoğrafı.
( Foto :Abdullah Freres- Servet-i Fünun dergisinin 129. Sayısında)
Sağdaki Metin : İrade-i Seniyye (2.Abdülhamid)
II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE AÇILAN DİĞER ENGELLİ OKULLARI
Darülaceze Körler Okulu
Osmanlıda yukarıda açıklamaya çalışılan dilsizlerin eğitiminin yanı sıra görme engelliler için
de bir çalışma Avrupa’da kongrelere katılan Dr.Mehmet Esad Bey (göz hekimi) tarafından
hazırlanan layiha (rapor) ile başlatılmış ve ardından hazırlanan bu raporu padişaha
sunmuştur. Dr. Mehmet Esad Bey raporunda Darülaceze bünyesinde görme engellilere
verilecek mesleki eğitimden bahsetmektedir. (MEB, 2015). Dr. Esad Bey’in bu konudaki
uzun uğraşılardan sonra Darülaceze‘de körler okulunun açılması Meclis-i Vükelâ’da
kabulünün ardından (16 Şubat 1908), Sultan II. Abdülhamid tarafından da onaylanmıştır. (26
Şubat 1918) ( BALCI -2013/. 149) Ancak okul II. Meşrutiyet Dönemi’nde II. Abdülhamid’in
tahttan indirilmesiyle, II. Abdülhamit Dönemi’nde hayata geçirilememiştir.
Beyrut Körler Okulu
23 Mart 1892 tarihli Maarif Salnameleri’nde Beyrut’ta körlerin eğitimine ait özel bir okul
gözükmektedir. Braille alfabesinin öğrenerek Arapçaya uyarlamayı başaran Lübnanlı Zeytun
Efendi’nin kurucu olduğu söylenebilir. (BALCI -2013/151) Zeytun Efendi’nin İstanbul’daki
sağır, dilsiz ve körler okuluna 1903 yılında öğretmenlik başvurusu yapmış olması bu okulun
kapanmış olduğunu göstermektedir. Bu okul hakkında bilgiler hemen çok az olduğundan
maarif sistemine katkıları tespit edilememiştir.
Selanik Sağır ve Dilsiz Okulu
Okulun kurucu girişimcileri Fuat Efendi (İstanbul Dilsiz Okulu mezunu) ile Jak Faraci
Efendi’ydi. (Paris Dilsiz Okulu mezunu) Selanik’te okul açma girişimleri 1895 yılına kadar
uzanmaktadır. Netice olarak 1906 yılında Selanik İdadisi bünyesinde böyle bir okul açılmak
üzere Jak Faraci Efendi dilekçeyle başvurusunu Selanik Maarif’ine yapmış, Rumeli Umumi
Müfettişliğinin bilgisi altında Ocak-1909’da 18 öğrenciyle okul açılmıştır. (DEMİREL -2013
: 113-115) Bu okul da İstanbul okulu gibi Fransızcadan adapte edilmiş Türk işaret
alfabesiyle öğretim yapan okul hem gündüzlü, hem de yatılı konumdaydı. Balkan Savaşları
sırasında bu okul kapanmıştır. (1913)
İzmir sağır Dilsiz ve Körler Okulu
Açılış tarihi tartışmalı da olsa da Selanik okulunun kurucusu Fuat Efendi’nin 1910 yılında
Basmane’de açmış olduğu okul ancak 1911’de eğitime başlayabilmiştir. (BALCI -2013/161)
Okul 1912’den sonra okul kurucusunun ayrılmasından dolayı eğitime ara vermiş ancak
1922‘den sonra okulun tekrar açıldığı görülmüştür. Bu okulda da “İstanbul Sağır ve Dilsizler
Mektebi”ndeki eğitim programına benzer bir program uygulanmıştır.
Malatya Körler Okulu ,Okulun girişimcisi Alman Vatandaşı ve Protestan Misyoneri Ernst Jakob Christofel ‘dir. Önce
Malatya’da 1908 yılında bir yetimhane açmıştır. Ancak ruhsatsız olan bu okul resmi olarak
1910 yılında ruhsat almıştır. (Ruhsat Malatya Ermenileri mahallesinden N.Orperyan ve
D.Tamzatyan adına alınmıştır.) Okul gizli olarak Protestan misyonerlik eğitimi verdiği
için1916’da kapatılacaktır. (BALCI -2013 /154-156)
Urfa Amerikan Körler Okulu
Türkiye’de yabancı okulların yaygın olduğu dönemlerde, misyoner kuruluşların
“kolonizasyon” amaçlı örgütlerinden “American Board” 1820’lerde topraklarımızda
örgütlenmişti. İstanbul’da Sağır Dilsiz ve Körler Okulunun kapatılması gündeme geldiği
sıralarda Urfa’da körler okulu açılmıştır. (Urfa Shattuck School fort the Bilind) kurucuları
Corinna Shattuck ve Mary Haroutunian’dır. Kurucular, İngilizce Braille alfabesini
Ermeniceye uyarlayarak eğitim vermişlerdir. (BALCI -2013/152-153) Okul I. Dünya Savaşı
sırasında kapatılmıştır.
SONUÇ
Osmanlı’da modern anlamda ilk engelli eğitimine II. Abdülhamit Dönemi’nde F.Grati
tarafından Hamidiye Ticaret Mektebi binasının bir bölümünde açılan “Dilsiz ve Sağır
Mektebi” olarak başlanmıştır. (1889) . İkinci engelli okulu da yine II. Abdülhamid
Dönemi’nde aynı okulun bir bölümünde “Amâ Mektebi “ de ilave olarak açılmıştır. (1890)
Okul 20. yüzyılda da “ İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi” olarak adlandırılmıştır. II.
Abdülhamid Han Dönemi’nde engelli eğitimi konusunda önemli tecrübeler (İstanbul,
Selanik) yaşanmış ve bizzat II. Abdülhamid Han tarafından bu eğitimler takip edilmiş ve
himaye edilmiştir. Burada üzerinde durulacak en önemli husus engellilerin eğitimine temel
teşkil edecek Türk işaret dili ile Braille alfabesinin Türk eğitim sistemine kazandırılmasıdır.
Yukarıda detaylı olarak anlatılan İstanbul Sağır Dilsiz ve Körler Okulu’nun sürekli yer
değiştirmesinden dolayı adı çok değişik biçimlerde ifade edilmiştir. (Hamidiye –Dersaadet –
İstanbul gibi) İstanbul Sağır Dilsiz ve Körler Okulu 5 kez yer değiştirdikten sonra en son
Kaptan İbrahim Paşa Külliyesi’ne taşınmış ve 1913’te kapanmıştır. Bu tarihten sonra
Darülaceze bu okulun işlevini üstlenmiştir. II. Abdülhamit Dönemi’nde açılan Türkiye’nin
ilk engelli okulu olan “İstanbul Sağır Dilsiz ve Amâ Mektebi” ülkemiz engelli okulları için
yeni bir model oluşturmuştur. Yine bu dönemde adaptasyonla ortaya konan ilk Türk işaret
dili (Osmanlı Türkçesi) daha sonra Latin harfleriyle de uygulanmıştır. Osmanlı’nın Dağılma
Dönemi’nde bile Sultan II. Abdülhamid’in engelli eğitimi için gösterdiği hassasiyet her türlü
takdirin üzerindedir. Bu konuda en çok söylenen : “ Sağır dilsizlerin altın yılları II.
Abdülhamid Dönemi’ydi."denmektedir. (Sabah Gazetesi) Türkiye’de ki engelliler eğitiminin
(yalnızca işitme ve görme engelliler için) temeli II.Abdülhamid Dönemi’nde açılan okullar
vasıtasıyla başlatılan çalışmalardır.
Necmi ÖZEN1 ,
Rifat GÜNDAY2
Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü1 Eskişehir Anadolu Lisesi Müdürü ve Tarih öğretmeni2
Makalemiz , ESTÜDAM , Gençlik Dergisi Cilt : 2 Sayı : 1(2018) de ilk olarak Yayınlanmıştır.
Makale İlk Yayın adresi :
http://
http://estudamdergi.ogu.edu.tr/index.php/genclik/issue/viewIssue/63/349
Kaynaklar :
1- GÜNAY R - H.İ. GÖRÜR (2013) Osmanlı Devleti’nde Sağır, Dilsiz ve A'mâ
Mektebi,Ankara Üniversitesi DTCF Dergileri.
2- ERKEN,B . (2015) YÜKSEK LİSANS TEZİ -Ordu Üniversitesi
3- AKALIN ,Ş.H. (2013) Türk İşaret Dili -Yeni Türkiye Sayı 55 Kasım/Aralık 2013
4- YELKENCİ , Ö.F. (2008) Yüksek Lisans Tezi -TÜRK MODERNLEŞMESİNİN
OSMANLI KÖKENLERİ:SULTAN II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ EĞİTİM
KONULARI-Yeditepe Üniversitesi
5- Gündüz,M (2014) –Eğitime Bakış Dergisi ,Sayı 31, Ekim ,Kasım,Aralık 2014
6- Akalın ,Ş.H. – Z. Oral, (2013) İşitme Engellilerin Eğitiminde Osmanlı Yazısının
kullanımı üzerine –VIII.Milletlerarası Türkoloji Kongresi
7- BAŞKONAK,M . (2013) ALİ HAYDAR TANER İLE İŞİTME ENGELLİLERİN
EĞİTİM TARİHİ ÜZERİNE –Türk-İslam Medeniyeti ,Akademik araştırmalar Dergisi
,Sayı 16 ,2013-KONYA
8- MEB , (2015) Görme engelliler okuma-yazma eğitimi klavuzu.T.C. MEB Özel
Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ,Ankara-2015
9- ORAL , A.Z. (2016) Türk İşaret Dili Çevirisi , Sayısal Kitapevi ,Kızılay/Ankara-2016
10-GİRGİN , M.C. (2013) , İşitme Engelli Çocukların Eğitimine Giriş, A.Ü.Eskişehir
11-Demirel , Fatih (2013) , Osmanlıʹda sağır-dilsiz ve âmâların eğitimi: dilsiz ve âmâ
mektebi, İdeal Kültür & Yayıncılık-İstanbul, 151, 2013.
12-Balcı ,Sezai (2013) ,Osmanlı Devleti’nde Engelliler ve Engelli Eğitimi ,Sağır Dilsiz ve
Körler Mektebi , Libra Yayıncılık –İstanbul ,215,2013
13-Sabah Gazetesi ,24.11.2015-Burak Altuner